İçerideki düşmana SİHA sökmez..
“Kontrollü darbe” kavramı bence şahane bir tabir..
Ana muhalefetin 15 Temmuz’a yönelik iddialarını kastetmiyorum elbette.
15 Temmuz hain kalkışması, buz gibi bir darbeydi..
Bir grup ahmak Fetullahçı asker ve sivilin organize ettiği, seküler kesimi de kuyruklarına takabilmek için “yurtta sulh” ifadesiyle süsledikleri alçak bir darbe girişimiydi.
Ben başka bir şeyden bahsediyorum..
Meşru hükümeti her türlü yöntemle alaşağı edebilmek için, sistematik bir şekilde kamu düzenini arızalı hale getirmeye yönelik bir çalışmadan bahsediyorum..
Şöyle biraz geri çekilip, siyasi ve ideolojik kalıplardan uzaklaşıp, tarafsız bir şekilde bakın..
Türkiye ne yapıyor?
Suriye’de bir terör devleti kurulmaması için savaş veriyor..
Doğu Akdeniz’deki haklarını müdafaa etmek için donanmanızla, Libya’da ise Hafter soytarısı ve onu kullanan ağababalarıyla çarpışıyor..
Karabağ’da Ermenistan’a kök söktürüyor..
Ukrayna’dan, Afganistan’a, Kudüs’ten Lübnan’a, Somali’den Sudan’a kadar geniş bir alanda etkili olmak için mücadele ediyor..
Kur baskısına karşı elindeki açık-kapalı tüm imkânlarla direniyor.
Öbür taraftan da salgınla amansız bir mücadele veriyor.
Ama en yıpratıcı darbeyi bu meselelerle ilgilenirken yemiyor..
Maalesef içerideki operasyon, dışarıdakine parmak ısırtıyor.
En ağır tahribata, kontrollü darbecilerin, “kontrollü darbe”si neden oluyor..
Rahmetli Hasan Celal Güzel ile oturup sohbet eden ben yaşta(!) pek fazla gazeteci yoktur sanırım..
Hasan ağabey anlatıyor: “Darbeden yıllar önce başladılar çalışmaya, siyasetçisi, medyası, iş dünyası ve askeri bir oldu, adım adım hükümeti iş görmez hale getirdiler. Sırasına girilip alınan şekerden, depolarda saklanılan tonlarca margarine kadar.. Herifler katı yağla darbe yaptı darbe.”
Hükümeti devirmek isterseniz, tankı sokağa çıkarmadan önce, halkı sokağa çıkarmanız gerekli..
İşte FETÖ’nün kuyruğuna takılan muhalefet, tam olarak bunu yapıyor.
Kontrollü bir şekilde “hükümet ülkeyi yönetemiyor” algısı oluşturulmak istiyor.
Medyası, siyasetçisi, sanatçısı, akademisyeni, odası, borsası ile birlikte aynı konuya odaklanılıp sürekli tekrar ediliyor.
Saman, domates vs. vs..
Mesela geçen sene patatesle yürüdüler..
Yer gök patates oldu..
Bu sene ayçiçeği yağı gündem..
Koca koca gazeteler, gazeteciler çıkıp, ayçiçek yağı üzerine manşet, sürmanşet atıyor.
“30 liradan 80 liraya nasıl çıktı”, “Hükümetin yanlış tarım politikası ayçiçeği yağının fırlamasına neden oldu” diyorlar..
Oysa gerçek ne?
2019 Ekim ayında yurt dışında 330 dolar olan yağlık ay çekirdeği fiyatı, 2020 yılında 560 dolara kadar çıktı.
Ham yağ, yurt dışında geçen yıl fiyatı 700-720 dolar iken, bu yıl 1325 dolara yükseldi.
Ayçiçeği ve yağlı tohumlarda kovid ve kuraklık kaynaklı ürün yetersizliği ve fiyat artışları sadece ülkemizde değil bütün dünyada büyük bir sorun haline geldi.
Yani Ahmet’in yağı zamlandıysa, Hans’ın ki, Coni’nin ki, İvan’ın ki de zamlandı..
Ama Almanya’daki hiçbir Hans, “yağ fiyatı arttı Merkel istifa” demiyor..
Almanya’daki gazetelerin hiçbiri, yağ fiyatlarını hükümetle ilişkilendirip manşetine çekmiyor..
Bir örnek daha..
Kovide yönelik aşılama çalışması dün başladı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu da ilk doz aşıyı yaptırdı.
“Geç kaldık”, “Avrupa başladı bizde neden yok” diyenlerin tamamı ağız değiştirdi..
Bu defa Brezilya’daki başarı oranı ile Türkiye’deki başarı oranını çarpıtmaya başladılar.
“Brezilya’da yüzde 50 çıktı, Türkiye’de nasıl yüzde 91” diyerek aşının aslında başarısız olduğunu ima ettiler.
Biraz araştırma yapınca gerçek de ortaya çıkıyor..
Akit’in manşetinde okudunuz..
Siirt Üniversitesi TIP Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vefik Arıca anlatıyor: “Tıbbi terimlere boğmadan özetle, bahsedilen yüzde 50, aşı sonrası ‘Burnum bile yanmadı’ diyenlerin oranı. Aşı olup da çok hafif atlatan, aşı olduktan sonra hastanelik olmayanlarla rakam yüzde 90’nın üzerine çıkıyor ki, bu Almanya’nın ya da ABD’nin uyguladığı aşının yaklaşık değeri kadar. Aşılar zaten bulaşmamayı vaad etmez, aşılar hastalık yapıcı virüs ya da bakteri bulaştığında hiç hasta olmamayı ya da ölümcül hastalıktan en hafif şekilde kurtulmayı vaat eder. Ve biz bilimsel olarak Çin aşısının bu vaadini yerine getirdiğini saptadık.”
Bu kafanın yağını versen de, aşısını vursan da bir şey değişmeyecek..
Dışarıdaki düşman tehlikeli ama içerideki düşman daha da tehlikeli..
Ve içerideki düşmanla mücadele ederken SİHA’nız işe yaramıyor.
Selametle..