Sisi faşizmine karşı geniş ittifak önerisi
Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013’te darbeyle görevden alınmasının ardından Rabia Meydanı’nda eylemler başlamış, darbe karşıtları günlerce barışçıl gösterilerde bulunmuşlardı. Ancak yüzü maskeli güvenlik güçleri, 14 Ağustos günü sabahın erken saatlerinde tüm dünyanın gözü önünde meydana kanlı bir şekilde müdahale etmiş binlerce insan acımasızca katledilmiş bir kısmının cesetleri toplanarak yakılmıştı.
Kahire Ceza Mahkemesi 8 Eylül Cumartesi günü, 2013 yılında Rabia Meydanı’nın boşaltılması olayları davasında yargılanan 739 kişiden 75’i hakkında idam kararı verdi. Hakkında idam kararı verilenler arasında Şehit Esma’nın babası Muhammed el-Biltaci ve birçok önemli şahsiyet bulunuyor.
Birleşmiş Milletler ve birçok uluslararası insan hakları kuruluşu idam cezası kararının bozulması için çağrı yapsa da rejimin bu çağrıları dikkate almadığı ve bu kararları panikle verdiği söylenebilir. Zira son süreçte birçok kesim baskıcı rejimin uygulamalarına karşı birlikte hareket etmekten söz ediyor.
Geçmişte bir araya gelmesi imkânsız görünen birçok karşıt kesim ulusal muhalefet gücü oluşturarak Sisi rejimi yerine herkese eşit mesafede duran bir geçiş hükümetinin kurulması önerisine gün geçtikçe daha sıcak bakıyor.
Bu birlikteliğin tahtını sarsacağını düşünen rejim lider kadrolara yönelik bu idam kararları ile geçmişte izlediği şok ve terör politikasını yeniden tırmandırmayı amaçlıyor olabilir. Ayrıca Müslüman Kardeşler başta olmak üzere diğer müttefik güçlerin iradesini kırmayı hedefliyor.
Rejim, ülkenin adil bir siyasal çözüme kavuşmasından yana olmadığını birçok kez ortaya koydu. Uyduruk gerekçelerle idam ve müebbet hapislerden tutun, hakkında hüküm çıkarılan on binlerce insanın malvarlıklarına el konması üçüncü, dördüncü dereceden akrabalarının devlet dairelerinden uzaklaştırılması gibi her türlü zulme ve adaletsizliğe başvurdu.
Çünkü rejim herhangi bir anlaşmanın bedelinin ağır olacağını biliyor, bu nedenle despotizminin tanınmasını ve tam teslimiyet içinde dayatılan aşağılayıcı hayatın kabul edilmesini istiyor.
Ancak rejimin mesajı her seferinde hedefini şaşırıyor. Zira günümüzde şekli itibariyle Rabia katliamından daha acımasız bir katliam yaşanmadı. Aynı anda barışçıl sivil göstericilerin bir meydanda yakılarak ve parçalanarak katliama tabii tutulduğu bir acı olay yakın tarihimizde yoktur. Bu katliam karşısında dahi sarsılmayan kimselere idam cezası vererek halkı hak talebinden vaz geçiremeyeceğini rejim henüz anlamış değil.
Mursi döneminin Hukuk ve Parlamento İşleri Bakanı Muhammed Mahsub, idam kararlarının bir yol ayrımı olduğunu belirterek, “Mübarek rejimini deviren Ocak devrim güçlerini, Gençlik hareketlerini, Mübarek rejimi dönemindeki reform güçlerini ve Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesinin demokratik sürece destek olabileceğine inandırılan Mursi karşıtı kesimler de dahil olmak üzere geniş bir halk koalisyonu çağrısında bulundu.”
Mısır tarihindeki ulusal toplumun en geniş ittifakıyla karşı karşıyayız, dün bütünüyle çelişkili görebildiğiniz tüm geleneksel, reformist ve devrimci güçler bugün ayrılıklarını bir kenara bırakarak organize bir biçimde “Mısır’ı kurtarma” etrafında kenetlenmelidir” dedi.
Herkes tarafından kabul edilen yeni bir sosyal sözleşmeye dayanarak, herhangi bir grup veya kurumun bir diğerini aşmamasını, teknokrat, asker ve deneyimli devlet adamlarından oluşacak bir komite sağlanarak geçiş sürecine götürülmesi öneriliyor.
Son dönemde pek çok üst düzey komutan ve subay gözaltında tutulup, ev hapsinde bulunuyor. Sisi rejimi askeriyeden gelebilecek olası bir tehdide karşı orduyu da karşısına aldı. Bu şekilde ordunun da iktidar olmadığı mesajını verdi.
Sisi rejiminin karşısında her kesimden yığılan muhalif gruplar keskin söylem ve kırmızı çizgilerinden vazgeçerek oluşturacakları ortak uzlaşı anlayışıyla sonuca ulaşabileceklerdir. Bunun dışında başka pratik bir çözüm de görünmüyor.