İsrail’in Kâğıttan Kaplan “Demir Kubbesi”

İşgalci İsrail, aylarca süren gergin bekleyiş ve temkinli sükûnetin ardından Gazze Şeridine yönelik bombalı saldırganlığını yeniden hızlandırdı. Olay yerinde bulunan 15 yaşlarında iki çocuk şehit olurken IHH Gazze ofisinin de aralarında bulunduğu birçok binada hasarlar meydana geldi. Bazı camiler ve kurum binaları tahrip edildi.

İsrail, Kassam tugaylarının askeri merkezini hedef aldığını belirtse de sivil yerleşim bölgelerini direk hedef aldı. İsrail saldırılarına karşı farklı direniş çözümleri üreten Filistinliler, Gazze çevresindeki işgal bölgelerine “yanan uçurtma ile helyum gazıyla şişirilmiş balonlar” gönderiyor. Bu nedenle bölgede yangınlar meydana geliyor. “Yanan uçurtmalara» çözüm bulamayan İsrail ordusu, son günlerde bu uçurtmaların hazırlandığı yerler olduğunu iddia ettiği sınırdaki pek çok noktaya hava saldırısı gerçekleştiriyor. 

İşgal edilerek Yahudilerin yerleştirildiği bölgelerde birçok tarım arazisi, direnişçilerin sınırın diğer tarafına gönderdiği bu uçurtmaların çıkardığı yangın sebebiyle kül oldu. Bu uçurtma ve balonların durdurulması için Mısır’ı devreye sokan İsrail, bu girişimden de bir sonuç elde edemedi. Çaresiz kalan İsrail, balonlara füzeyle karşılık vermeye başladı.

Gözlemciler bu askeri tırmanışın 2008, 2012 ve 2014 yıllarındaki İsrail saldırılarına benzer kapsamlı bir savaşın başlangıcı olduğunu belirtiyorlar. Öte yandan; İsrail içinden bir çok analist Netanyahu hükümetinin Hamas’ı tamamen bitirilebilecek kapsamlı bir saldırıyı göze alamadığını İsrail’in askeri kapasitesinin de bunu gerçekleştiremeyeceğini belirtiyorlar. Ayrıca 2014 saldırısında kaybolan iki İsrail askerinin Hamas’ın elinde olduğunu iddia ediyor. Bu kayıplara yenisini eklemeyi de göze alamıyor.

Zira İsrail’in Gazze’ye gerçekleştirdiği son saldırı bu acizliği ispatlar nitelikte. “Büyük Dönüş Yürüyüşü” ile birlikte Gazze’deki silahlı direniş hareketleri “Ortak operasyon Odası” oluşturarak İsrail saldırılarına ortak karşılık verme kararı aldılar.

Geçen haftaki saldırıya karşılık olarak Gazze direniş hareketleri işgal bölgelerine 60 adet füze fırlattılar. Füzelerin bölgeye düşmesiyle çalan sirenlerle işgalci yerleşimcilerin panik içinde sığınaklara kaçışması çekilen videolara yansıdı. 

İsrail ordusunun halkına karşı sürekli gururla anlattığı “demir kubbe” savunma sisteminin, bizatihi İsrail’in “walla” adlı internet sayfası tarafından ortaya konulan rapordan da açıkça anlaşıldığı gibi, Gazze Şeridi’nden gelen roketleri engellemede başarısız olduğu kanıtlandı.

Rapor, Gazze Şeridi sınırına konuşlandırılmış olan “Demir Kubbe” savunma sisteminin direnişin ateşlediği 60 füzenin yalnızca altı tanesini havada imha edebildiğini, geriye kalanların yerleşim alanlarına düştüğünü belirtti.

Strateji uzmanları bu gelişmelere karşı şu yorumda bulunuyor; “İsrail yüksek askeri teknolojisine rağmen kuşatma altındaki Gazze Şeridinden ateşlenen mütevazı roketlere bir çözüm geliştiremiyorsa, kendisine birçok cepheden daha fazla gelişmiş uluslararası standartlara ve büyük etkiye sahip binlerce füzelere maruz kalsaydı ne olurdu? 

Gazze’deki direniş ile işgalci İsrail arasındaki güç dengesinin arasında uçurumun olduğu doğrudur, fakat direniş hareketleri akıllıca hareket ederek İsrail’in askeri açıklarını tespit etmiş ve bu noktalardan yüksek teknolojisini işlevsiz hale getirerek sürekli üstünlük sağlamıştır.”

İsrail’in kendi kaynaklarına göre 2008 yılındaki Gazze savaşında atılan füzelerin sadece % 9’u etkisiz hale getirilebilmişti. 2014 yılında savunma sisteminin kapasitesinin artırıldığını ilan eden İsrail, Kassam tugaylarının Tel Aviv’e füze atacağını duyurmasına rağmen beklentileri karşılayamayarak hayal kırıklığı yarattı.

Önleyici savunma füzesinin maliyeti 100.000 dolar iken, Filistin direniş hareketlerinin roketleri veya füzelerinin maliyeti yüzlerce dolar ile ifade ediliyor. 

Filistinli bazı yorumcular, son süreçte İsrail’in saldırılarının tırmanışının gerçek nedenini, İsrail hükümetinin 2014’teki geniş çaplı saldırganlığının ürettiği caydırıcı denklemi yeniden kurma arzusuna bağlıyor. Halkın barışçıl direnişe katılımı ve farklı yöntemlerle İsrail’i köşeye sıkıştırması İsrail açısından “caydırıcı askeri operasyon” seçeneğini doğuruyor.