Her millet devlet sahibi olmamalı…
Kendilerine özgü bir dil konuşan topluluklar milletleri oluştururlar. Dünyada 7 binden fazla kendine özgü dili olan millet var.
Tabi kendine özgü dili var diye kimse bu 7 bini aşkın millete devlet vermez. En başta bu milletleri içinde barındıran devletler buna izin vermez. Bu yüzden dillerini unutturarak asimile etmeye çalışırlar. Daha olmazsa çeşitli yöntemlerle baskı yapılır, silahlı müdahaleye kadar varan baskı yöntemlerine başvurulur…
Tarihte iki kez devlet kurup ikisinde de devletleri yıkılarak dünyanın çeşitli bölgelerine sürülen Yahudiler, 1897’de yapılan 1. Siyonist kongresiyle başlayan sürecin sonucunda, 1948 yılında üçüncü kez İsrail adıyla, üçüncü kez devlet kurmayı başardılar.
Yahudilerin ilk devleti olan Yahuda devletini Babil Kralı 2. Nebukadnezzar, M.Ö 586’da yıkmış, Yahudilerin büyük bir kısmını esir olarak Bâbil’e götürmüştür. Yahuda devletiyle birlikte Kudüs şehri yakılmış, Süleyman Mâbedi de yıkılmıştır.
Yahudilerin ikinci kez dağıtılması, milattan sonra 132-136 yılları arasında Roma İmparatorluğu’na karşı Yahudilerin kalkıştığı Bar Kohba Ayaklanması’nın İmparator Hadrianus tarafından kanlı bir şekilde bastırılması sonrasında gerçekleşmiştir. Ayaklanma sonucunda Yahudiye'nin bazı bölümlerinde iki yıl süreyle bağımsız bir ülke kurulmasına rağmen sonunda Roma, ordularıyla müdahale ederek bu devleti yıktı. Ayaklanmanın bastırılması sırasında 580.000 Yahudi öldürülüp 50 kale ve 985 köy yerle bir edildi. Yahudileri ayaklanmaların kaynağı olarak gören Roma İmparatoru Hadrianus, Yahudiliği kökten silmeye çalıştı. Tora kanunlarını ve İbrani takvimini yasaklayıp dini liderleri öldürttü. Yahudilerin kutsal yazıtlarını Tapınak Dağı'nda törenlerle yaktı. Yahudiliği hafızalardan silmek için adını haritalardan sildi. Bölgenin adını Yahudiye'den, zamanında Yahudilerin azılı düşmanları olan Filistlerden esinlenerek “Suriye Filistini” koydu ve Filistin adı bugüne kadar devam etti. Yahudiler bu yüzden “Filistin”e ayrı bir husumet beslerler.
Yahudilerin kurduğu iki devletin de dönemin iki süper gücü tarafından yerle bir edilerek dağıtılmasının en önemli nedeni, kendileri dışındaki insanları insan yerine koymayan inanışlarıydı.
Tevrat tahrif edilerek oluşturulan sapkın inançlarında, insanlık dışı emirler yer aldığı, İsrail’in eli kanlı Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz günlerde atıf yaptığı Samuel 15:1-7’den hatırlardadır. Bu bölümde Samuel’in Saul’a “Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür” dediği yazılı.
İşin kötü tarafı Siyonist Yahudiler, bu tahrif edilmiş metinlere sonuna kadar inanıyorlar. Ona göre amel ediyorlar. Bu yüzden Gazze’de çoluk çocuk, genç yaşlı demeden herkesi öldürüyorlar.
İşte Netanyahu, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğini doldurduğumuz şu zaman diliminde, ordusunu ve askerlerini bu kan donduran muharref ayetle motive ediyor.
Yahudiler devlet kurdukları zaman, tahrif edilmiş kitaba göre hareket edip çevrelerindeki devletlere, mazlum halklara saldırıyorlar. Taş taş üstünde bırakmıyorlar. Tıpkı bugün yaptıkları gibi.
Görüyorsunuz bütün dünyada milyonlar her gün protesto ediyor, yürüyüşler yapıyor, politikacılar seslerini yükseltiyor, insani kuruluşlar çağrılarda bulunuyor ama İsrail her gün yüzlerce kişiyi yerle bir ettikleri evlerinde öldürmeye devam ediyor.
Demek ki bazı milletlere devlet kurmak yaraşmıyor. Bazı milletler devlet kurduklarında ortalık kan gölüne dönüyor. İnsanlık büyük yaralar alıyor, can çekişiyor. Milyonlarca insan bu durumdan çok büyük zararlar görüyor. Tıpkı günümüzde Gazze’deki, Filistin’deki mazlumların başına gelenler gibi…
Devlet olmanın vakarını, ağırlığını taşıyamayan milletler sırf güçleri yetiyor diye devlet kurmamalı, vesselam…