Vatan hesabına on parası geçmemişler

Vatan hesabına on parası geçmemişler

HÜSEYİN ÖZTÜRK

“İftiracılar ve fitneciler, kalpleri ve dilleriyle sürekli ihanet ve kötülüklerden yana durduklarından, her yerde iyilerin güneşini daima gölgelemek isterler”. Yusuf Has Hacib. Kutadgu Bilig.

Dün, Mehmed Akif Ersoy’un anlatıldığı kitaptan söz etmiştim ya. Mevzu Mehmed Akif olunca ve meselenizin başında da; “vatan, millet, devlet, din” var ve insan iseniz, “Adam sen de işte yazdın geç git” diyemezsiniz.

Yusuf Has Hacib’in dediği gibi kalbi ile dili ihanet ve düşmanlıkla terörize edilmemiş kimseler ve kesimler hariç, aklıselim sahibi herkes pek âlâ görmekte ve bilmektedir ki, devletimiz tepeden tırnağa, içte ve dışta İstiklalimiz ve istikbalimiz için mücadele etmektedir.

Vatanın selameti, devletin selameti; devletin selameti, milletin selameti demektir. Bu kadarına akıl erdiremeyenler, akılarını kötülüklere ve ihanete mıhlamışlar demektir.

İşte Mehmed Akif, “vatan, millet ve din sevgisini” yaşayarak anlatan bir münevverimizdir, şairimizdir. Ömrünü, kalemini, sözünü bu uğurda feda etmiştir.

Yine kitaptan bazı örneklerle meramımızı anlatalım ve anlaşılması için gayret edelim.

•

Özellikle savaş dönemlerinde; “Kör olsun ağlamayan, ey vatan felaketine” diye feryat eden şairimiz, devletimizin ve milletimizin bağımsızlığını, kendi hayatından üstün tutmuştur.

Bin yıldan bu yana devlet ve millet olarak bağımsız yaşadığımızı bilir. Bu nedenle İstiklal Mücadelesine katılır ve işgallerin halkımızın yıldırmasına ve mağlup edilmesine tahammül edemeyerek, şehir şehir dolaşarak halkımızı uyandırır.

Mehmed Akif tam bir istikamet insanıdır. Sırat-ı Müstakim bildiği tek yoldur. Bu sebeple dostları bir gün:

-“Akif Bey, hangi insanları sevmez, meclislerinde oturmaz ve hoşlanmazsınız” diye sorunca şöyle cevap verir:

-“Vatan hesabına on parası geçmemiş, bir damla kanı dökülmemiş, bir hizmeti geçmemiş olduğu halde ağzını memleketin temiz kan damarlarından birine yamayarak emmekte bulunan serseri tufeyliler (asalaklar) yok mu, işte en sevmediğim bunlardır”.

Yeri gelmişken Mehmed Akif’i günümüzde kimlerin sevmediğini hatırlayalım.

•

Mehmed Akif, bağımsızlığını kaybetmiş devletlerin ve milletlerin hiçbir hususta hürriyetleri olmayacağını, kimlerin düşman çizmeleri altında yönetiliyorlarsa onların hizmetinde bulunmaya mecbur kalacaklarını dile getirerek şöyle seslenir:

“Yok mu sizlerde vatan namına hiçbir duygu?

Düşmeden pençesinin altına istikbalin,

Biliniz kadrini hürriyetin, istiklalin”.

Hâkimiyet ne imiş, öğreniniz kıymetini,

Yoksa onsuz ne şu vatan kalır İslam’a, ne din.

Mehmed Akif’in can yoldaşı, TBMM’de sıra arkadaşı Hasan Basri Çantay şöyle der:

-“Evet, ona tam bir İslam şairi” diyebiliriz. Kuvvetli, imanlı, ateşli bir İslam şairi!

•

Ezcümle:

Mehmed Akif’te millet olma bilinci, devlete ve vatana sahip çıkmakla çelikleşir. Ona göre Türkiye, Müslüman halkıyla İslam’ın son ve en güçlü kalesidir.

İçteki her türden muhalefet, işte bu hakikate karşı ittifak etmektedir. Boşuna beka meselesi konuşulmuyor.