• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Tarihten Günümüze Fütüvvet ve Ahilik

17 Eylül 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Bu haftaki eserimiz, “Ahilik Haftası” münasebetiyle ikinci baskısı yapılan “Tarihten Günümüze Fütüvvet ve Ahilik” kitabı.

Kayıhan Yayınları’ndan çıkan eserin yazarı, Ebubekir Aytekin.

Ahilik teşkilatı isim olarak en çok duyulan ve maalesef en az sahiplenilen köklü teşkilatlarımızdandır.

Bir de Ahilik müessesesi, yazanların ve araştıranların, “kendi dünya görüşlerine göre ayarladıkları teşkilat” olmaktan kurtulamamıştır.

Ahilik üzerine hem okuyarak hem gezerek yaptığım araştırmalarda birkaç ciddi eserden söz etmek mümkündür. Onlardan biri de bu çalışmadır, daha önce de tanıtmıştım.

Fütüvvet ve Ahilik kavramları birbirinden ayrı gibi dursa da öz itibariyle bir ve aynı gayeler üzerine teşkilatlanmışlardır.

Abbasiler döneminde serpilen ve büyüyen Fütüvvet müessesesi, bizim coğrafyamızda Ahilik olarak isim almış ve günün şartlarına göre aynı prensipler çerçevesinde gelişip büyüyerek, Selçuklu ve Osmanlı toplumunun; “huzur, güven, istikrar ve adalet” sigortası olmuştur.

……………………

Selçuklulardan Osmanlı Devleti’ne geçişi ve Osmanlı’da bu kadar uzun hüküm sürmesine sebep, Ahilik teşkilatının sahada ve yönetimde faal olmasındandır.

Ne var ki bu teşkilat, 20. yüzyıl başında Loncalara dönüştürülerek, işlerliğini ve önemini kaybetmiş, ticari hayat başta olmak üzere esnafın ve halkın sosyal, siyasal ve kültürel değerlerinde tahribata sebep olmuştur.

Ahilik teşkilatının ilk temel yasası bellidir. Helal ve haram arasındaki dünyadır. Geri kalan yasa maddeleri tamamen bu iki temel üzerinden yürür.

Ahiliğin olmazsa olmaz kurallarının başında gelen uyarılar, maalesef bugünlerde tamamen kaybettiğimiz ve dahi görmezden geldiğimiz hususlardır.

Ötelediğimiz şartları şöyle sıralayalım:

“Harama yaklaşma, bakma, yeme, içme! Sabırlı ve dayanıklı ol! Asla yalan söyleme ve aldatma”!

“Büyüklerden önce söze başlama ve söz için izin iste”! “Kanaat sahibi ol! Dünya malına hırs ve tamah gösterme! Yanlış ölçüp biçme! Eksik tartma”!

“Kuvvetli iken affetmesini, öfkeli iken sabır göstermesini bil”!

“Elinde varken muhtaç olurum diye korkma cömert ol”!

“Kalbin hazinesi kulaktır! Hayırlı sözleri dinle, şer sözleri unut”!

“Dinini ve helalini şer işlerden ve şerlilerden muhafaza eyle!”

“Vardığın yerde izzet ve hürmet görmek istersen, oturduğu yere edeple oturup, edeple kalk, sözünü bil ve sözün hikmetli kısmını az ile söyle.

Elinle koymadığın şeye el uzatıp alma!” Ve son ikaz:

“Farzı terk etme, sünneti boş verme! Farzı ve sünneti terk eden ve ettirenler nankör olarak yaşar, nankör olarak ölürler”.

……………….

Ezcümle:

Hiç birimiz, hiçbir şeyin sahibi değiliz aslında. Her türden maddi varlıklarımız birer emanetten ibarettir.

Her birimiz bugün için elimizdeki varlıklarımızın gerisine doğru gittiğimizde, esas sahibini asla bulamayız. Nasıl geldiysek öyle döneceğiz vesselam! 

Eser hakkında: 

Kayıhan Yayınları; 

(0212) 513 51 90

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23