• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Seyitgazi’den Karacahisar Kalesine

06 Eylül 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Eskişehir’e yolunuz düşer de Osmanlı Devleti’nin istiklalini ilan ettiği şehrin tarihi dokusunu şöyle bir temaşa etmek isterseniz, önce Seyitgazi ilçesinden başlamalısınız.

Bölgenin ilk fatihi olan ve bu topraklara İslam sancağını diken komutanlardan Battal Gazi’nin külliyesini gezerek uzunca bir tefekküre dalmalısınız.

Seyitgazi ilçesi, Battal Gazi’nin ismini taşıyor. İlçe ve köyleri tarım-hayvancılıkla geçiniyor. Kendi halinde, “azıcık aşım ağrımaz başım” görünümlü uysal bir yerleşim yeri.

Battal Gazi’nin külliyesini ilk defa gördüm. Eskişehir ulularının dostu Mustafa Özçelik, “ummadığınız bir tabloyla karşılaşacaksınız” dediğinde de tahminde bulunamamıştım.

Battal Gazi külliyesini ilçeye girerken görünce, Topkapı sarayının yavrusuyla karşılaştık. Küçük bir şehirde böyle muhteşem bir yapı! İşte size tapu!

Külliyenin içerisinde Battal Gazi’nin hatırasına hürmet niyetiyle, 8,5 metre boyunda sanduka yapılmış.

Ayrıca Battal Gazi’nin mezarını bulan çoban ilekülliyeyi yaptıran Alaaddin Keykubat’ın annesi I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi Ümmühan Hatun ve tarihe not düşenlerin kabirleri de ayrı ayrı odalara mesken edilmiş.

Kendinizi zaman tünelinden geçip o yıllara ışınlanmış gibi hissedeceğiniz külliyede; dev bir mutfak, imarethane, cami, medrese ve çilehaneler var.

………………….

Seyitgazi’den sonra Osmanlı Devleti’nin ilk imam ve fıkıh âlimi Dursun Fakih’in, Osman Gazi adına okuduğu Karacahisar kalesinin dibindeki caminin bulunduğu köye vardık.

Tarihteki hakiki Karacahisar kalesi burada imiş. Şu an koruma altında olduğu için ziyaret edilemiyor ve Kültür Turizm Bakanlığının ilgisi bekleniyor.

Karacahisar köyü, Eskişehir merkeze 5-6 km uzaklıkta. Maalesef her şehrimizde olduğu gibi buralar da paranın tahribat gücüne dayanamayarak çirkin yapılaşmalarla dolmuş.

Geçtiğimiz Cuma namazını, Dursun Fakih’in hutbe okuduğu caminin inşası devam ettiği için bahçede kıldık.

İmam efendi Dursun Fakih’in okuduğu “İstiklal Hutbesinin” günümüze aktarılan şeklini arz etti.

Dursun Fakih ve hutbe hakkındaki bilgileri yarına bırakarak, yanlış bilinen tarihin doğrusunu, sahada öğrendiğimiz kadarıyla yazalım.

Eğer bize aktarılan bilgiler eksik değilse ki, belgesi var, o günleri yaşayanların torunları var, yine o senelerden kalma bir takım eşyalar mevcut.

………………

Meseleyi basit şekliyle şöyle anlatalım:

Cennet mekân II. Abdülhamid Han’ın muhafız alayı içerisinde Bilecik’in Söğüt ilçesinden gelen 225 kişilik bir yiğit alayı vardır ve Ulu Hakan bunlar için “akrabam” der, onlarla övünür, son ana kadar da bu yiğitlerin ileri gelenleri, Abdülhamid Han’ın yanından ayrılmazlar.

Gerçi Söğüt ve köylerinden de gelenler varmış ama çoğunluk, Eskişehir’in “Söğütönü” olarak bilinen belde ve köylerinden giden Karakeçili Kayı yiğitleriymiş.

Günümüzde halen bu cengâverlerin ailelerinden civar köy ve ilçelerde yaşayanlar varmış. Hatta Yıldız’a gidenlerin isim listesi dahi mevcutmuş.

………………

Ezcümle: Tarih, milleti ve devleti sevmeden sahiplenilmiyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23