• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Millet ve Devlet İradesini Bozma Gayretleri

16 Ekim 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Cumhuriyet tarihi boyunca millet-devlet iradesinin buluştuğu yıllarımız nadirdir ve güçlendiğimiz devirler o senelerdir.

Birinci TBMM, millet-devlet iradesiyle oluşmuştur. Hemen ardından ikinci ve üçüncü TBMM’de bu gayretler bozulmak istenmiş ve bozulmuştur.

İkinci istikrar devresi, 14 Mayıs 1950’dir. CHP zihniyetinin millet-devlet iradesini çürütmeye başladığı yokluk ve kıtlık yıllarında, ABD’ye teslimiyet bayrağı çekileceği sırada milletimizin feraseti devreye girmiş ve istiklalimiz, istikbalimiz muhafazaya çalışılmıştır.

Gerçi bu devirlerde çok büyük kayıplar vermişiz, içeride ve dışarıda, CHP’liler devlet ve millet nezdinde sarılması çok büyük tahribatlar yapmışlardır.

Örneğin, dil ve din hususunda hâlâ tedavi edilmeyen yaralarımız vardır.

¥

Rahmetli Adnan Menderes’ten sonra yine iç ve dış mihraklar tarafından bozulan istikrarımıza karşı mücadele eden milletimizin büyük ekseriyeti, rahmetli Turgut Özal’ın bir ve ikinci döneminde yeniden millet-devlet iradesini sağlamıştır.

Gerçi millet-devlet iradesini yakın tarihten başlattık ama esas bozulma, parçalanma gayretlerini Tanzimat’tan bu yana ele almak gerekir.

İttihatçılar ve onların destekçileri, Ermeniler, Rumlar, Yahudilerle, İngilizlere imanlarını satmış, sadece kadavraları ve kıyafetleri Müslüman gözüken bir kısım Araplar, millet-devlet iradesine ilk ihanet edenlerdir.

Tanzimat ve sonrasında devletimiz-milletimiz üzerine sahnelenen binbir ihanet oyunlarına karşı başka bir millet-devlet olsaydı, çoktan sömürge olmuştu.

Tüm bu millet-devlet ve din düşmanlarının anladığı ve bu sebeple de düşman olma sebepleri şudur:

¥

Bu topraklar Kelime-i Tevhid topraklarıdır ve halkımız Kelime-i Tevhid toplumudur. Devletimizin sahibi de Kelime-i Tevhid inancıyla hareket eden milletimizdir.

Bu inanç bütününde tek kişi de olsa batıla karşı mücadele edecek insanımız olacaktır. Tarihimiz boyunca pek çok örneği görülmüştür.

Şimdiye kadar yine dış destekli iç figüranlar tarafından yapılan ve yapılmak istenen bütün darbelerle birlikte, 15 Temmuz kalkışmasında da olduğu gibi nice iç ve dış müdahaleler püskürtülmüştür.

Yiğit düştüğü yerden kalkar misali, millet ve devlet olarak yaralarımız sarılmasa da iyileşmese de pansumanla yaşamayı öğrenmiş bir toplumuz.

Düşmanlardan ve dost görünen çevrelerden darbe yiye yiye kendi kendimize yetmeyi bilmişiz ve bilmekteyiz. Dünyanın akıl erdiremediği tarafımız da bu yönümüzdür.

¥

Evet, son millet-devlet iradesi, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın siyasete girmesiyle bir daha neşvünema bulmuş ve halen devam etmektedir.

Türkiye’nin başına örülmek istenen çorapların esas sebebinin, millet-devlet iradesi olduğunu bilmeyen yoktur. Varsa da ne diyeyim bilmem artık!

Ezcümle:

Sözün bittiği yerde rahmetli Abdurrahim Karakoç girer devreye. Söz onun:

“Ruh tuzağa düşer mi?.. Düşer dikkat etmezsen!

Can bedenden taşar mı?.. Taşar dikkat etmezsen!

Gidip uzak yerlerde can düşmanı arama!

Düşman sende yaşar mı?.. Yaşar dikkat etmezsen!”.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23