Mazlumların hamisi zındıkların korkulu rüyası

Mazlumların hamisi zındıkların korkulu rüyası

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Türkiye ve dünya, bugüne kadar mazlumların hamisi, zındıkların korkulu rüyası olan bir lider gördü mü? Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı kastettiğim malum olsa gerektir.

İfademin anlaşılması için nerede ve hangi programda olursa olsun, yerli ve yabancı insanların bulunduğu açık kapalı bütün ortamlarda, sadece birkaç resme bakmak kâfidir.

Tayyip Erdoğan’a bir sevgiyle bakanların yüz hatlarıyla, beden dillerine bakalım. Bir de nefretle bakan kimselerin yüz hatlarıyla beden dillerine bakalım.

Sevgiyle bakan suretlerde samimiyet ve inanç ifadesi varken, öfke ve nefretle bakan suretlerde düşmanlık, kibir ve bilumum gayri insani hâller görülmektedir.

İnsan insanın aynasıdır denilir. Kim kime hangi niyet, düşünce ve gözle bakıyorsa, baktığı insanda esas kendisini görmektedir.

Cumhurbaşkanımızı içte ve dışta siyasi olarak destekleyen veya muhalefet edenler hariç, siyaset dışı sevenlerin hâllerine hiç dikkat ettiniz mi?

Acaba bu insanlar, Tayyip Erdoğan’ı niçin bu kadar seviyorlar? Cevap basit.

Çünkü yürekleri, dilleri, niyetleri temiz; hangi inançtan olurlarsa olsunlar, vicdan sahibi kimselerdir, mazlumdan yanadırlar, doğruluğun, iyiliğin, güzelliğin peşindedirler.

•

Bir de tam tersi düşmanlık edenlere bakalım:

Erdoğan’ın Müslüman duruşuna öfke kusanları anlamak mümkün. Demek ki, dertleri Erdoğan değil, onun üzerinden İslam’a olan kin ve öfkelerini faş etmekteler. 

Tabi bu arada en acı bir husus da, yarın huzuru mahşere hangi yüzle çıkacakları belli olmayan ve Erdoğan’ın Müslüman olduğunu bildikleri hâlde, kendileri de Müslümanlığı kimseye bırakmadan düşmanlık yapmaktalar ki, işte bunlar kıyamete kadar hiçbir toplum ve şahıs tarafından anlaşılacak değildir. Rabbim şerlerinden korusun.

Önceki gün Cumhurbaşkanımızın BM’de yaptığı konuşmayı izleyenler, dinleyenler, okuyanlar öğrenmişlerdir.

BM’de başka liderler de konuştu. Peki, Müslümanıyla, Hıristiyanıyla ve diğer inançlara mensup liderler, Filistin/Gazze konusunu böylesine insani bir yürek ve inançla, samimi şekilde dile getirebildi mi? Getiremedi!

Yalnız gelin görün ki, zındıka komiteleri, Erdoğan’ın konuşmasıyla ilgilenmediler ama mikrofonunun kapatılmasıyla bayram ettiler. Takipçilerinin dişlerinin gama ışığını aldılar.

Oysa mikrofonun kapatılması söz konusu değildi. Konuyla ilgili İletişim Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın açıklamasını bile görmediler. Mesele şuydu:

•

“BM Genel Kurulunda düzenlenen ‘Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi’ başlıklı ‘Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans’ın’ usullerine göre, devlet ve hükümet başkanlarının konuşmaları için 5 dakika, diğer konuşmacılar için ise 3 dakika süre öngörülmüştür.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması da bu çerçevede 5 dakikalık süreyle sınırlı tutulmuştur.

Dolayısıyla, konuşması sırasında Cumhurbaşkanımızın konuşturulmaması ya da sözünün kesilmesi söz konusu değildir”.

•

Ezcümle Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan:

“Biz sadece rükûda ve secdede eğiliriz. Hiç kimse bizi doğruları cesaretle dillendirmekten alıkoyamaz”.