• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı

05 Ekim 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“Bu dünyada tekrar yaşamak için ikinci bir şansınız asla olmayacak”.

İfadenin kime ait olduğunu bilmiyorum ama yazının başlığındaki ismi anlamak ve anlatmak için biçilmiş kaftandır.

Merhum Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı hocamız bu hakikati bilerek ve sahiplenerek bütün bir ömrünü İ’la-yı Kelimetullah uğruna vakfetmiştir.

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı, İstanbul’un altıncı müftülerindendir. Camiler Ve Din Görevliler Haftası münasebetiyle İstanbul müftülüğünce “anma paneli” yapıldı.

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz’ın başkanlığında icra edilen panelin diğer konukları Sadık Albayrak, Ali Rıza Demircan ve damadı Bülent Çorapçı idi.

Fatih’teki Ali Emiri Kültür Merkezinin salonunda yapılan “anma paneli” afişini görünce aklımdan şu geçti.

Daha önce de birkaç kez yazdım. Türkçe Müslüman bir dildir diye. Hiç olmazsa yerli ve milli meselelerimizde yerli ve milli sözcüklerimizi kullansak!

Mesela “anma paneli” yerine “anlama şurası” denilse çok mu garip kaçardı. Zihnimiz sünnet ve ayetlerle, dilimiz Frenkçe olunca daha mı manalı oluyor?

Belki de “takıldığın şeye bak” diyenler olacaktır. Zaten dilimizin ve dinimizin başına ne geldiyse böyle diyen nemelazımcılar yüzünden gelmedi mi? Geçelim.

Hasan Kamil Yılmaz hocamın hatırına daha fazla ileri gitmek istemiyorum.

Çünkü dini İslam’ın çizdiği Müslüman hal ve hareketine uyan nadir insanlardan olduğuna kaniyim, onu üzmek istemem.

Ali Emiri Kültür Merkezinde yapılan “anlama şurasına” sanırım İstanbul’daki müftüler, vaizler, imanlar ve müezzinler katılmıştı.

Daha önce hiçbir salonda görmediğim kadar sakallı ve kravatlı insan topluluğu gördüm. Geçelim.

Abdurrahman hocaefendiyi tanımak ve anlamak, insanın gemisini dünya limanından alıp, ahiret limanına bağlaması anlamına gelir.

Abdurrahman hocaefendi, merhametli derin bir vicdana, ahlak dini olan İslam’a tam bir mensubiyet sağlamış; yürekli, cesur, diklenmeyen ama dik duran, iman ve amel hususunda taviz vermeyen, vicdan ve ahlak imarını tamamlamış birisidir. 

Ali Rıza Demircan ve Bülent Çorapçı, hocaefendiyi anlatırken, zaman zaman gözyaşlarına hâkim olamadılar.

Salonda bulunanlar bazen anlatılanları alkışladılar. Ali Rıza hoca; “Neyi alkışlıyorsunuz, ‘Subhanelllah’ deyin, ‘Allahuekber’ deyin” diye alkışı kestirdi. Geçelim.

Ezcümle:

Geniş bir kültür birikimine sahip iyi bir hatip ve şair olan Abdurrahman hocamızın yetişmesinde; Osmanlı âlim, edip ve şairlerinin büyük katkısı olmuş.

Medrese ve tekke kültürünü sanat ve edebiyatla birleştiren nadir âlimlerimizdendir.

Yakından tanıyan ve takip edenlerin şahitliklerine göre özellikle Salı geceleri sabah namazına kadar süren sohbetleriyle, Pazar günleri ikindi namazından sonra Beyazıt Camii’nde verdiği vaazları, din ile dünya arasında kalmış zihin kargaşası yaşayan üniversite gençliğinin istikameti bulmasında önemli bir yol haritası çizmiş.

“Fatih Minberinden Mü’minlere Hutbeler” kitabı her evde mutlaka okunmalı.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23