• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

İnsanları methetmekte ölçü nedir?

26 Nisan 2019
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Zamanımızda din ve şeriatımıza uymayan, bağdaşmayan birçok bidat adetler nedense çok revaçta. İnsanlar sevdiklerini veya bağlı bulundukları zatları övüp methetmekte çok aşırıya kaçıyorlar. Öyle ki, ifrat derecesine varıyorlar. Bu methedilen bazen bir hoca efendi bazen bir din hizmetlisi bazen bir grup veya cemaat adına bir yere görevlendirilen “idareci” diye tabir edilen bir abi bazen bir şeyh bazen bir iş adamı bazen bir siyasetçi, parti lideri veya parti görevlisi olabiliyor. Zaman zaman internette bazı cemaat liderlerinin, hoca efendilerin yaptıkları övgü dolu konuşmalarını dinlerken hayretler içinde kalıyoruz. Sevdikleri insanlara insanüstü bir güç veriyor, ulaşılmaz makamlara yerleştiriyorlar. Dünya saadetini ve ahirette cenneti o kişinin iki dudağı arasına maalesef bağlıyorlar.

Rivayet olunur ki Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.S.) yanında bir kişi, başka bir kişiyi methederek övdü. Peygamber Efendimiz, o kişiye: “Sana yazıklar olsun o kişinin boynunu kopardın. Eğer arkadaşın bu söylediklerini işitseydi, artık hiçbir zaman felaha kavuşmazdı” dedikten sonra şöyle buyurdu: “Eğer herhangi biriniz, muhakkak arkadaşını methetmek mecburiyetinde ise bari “Ben falan adamı şöyle sanıyorum ve Allah indinde hiç kimseyi tezkiye etmiyorum, çünkü o kimsenin gözeticisi Allah’tır. Eğer onun öyle olduğunu Allah kabul ederse öyledir.” (İhya Ter. C.3 S.348)

Övme ve övülme hastalığına yakalanan insanlara çok önemli tarihi bir kıssayı hatırlatmakta fayda görüyorum. Birlikte okuyalım. Hz. Ömer (R.A.) bir kısım ashab-ı kiram ile oturuyorlardı. Elinde dirreden yapılmış kamçısı vardı. Tam o sırada Munzir’in oğlu Carut çıkageldi. O mecliste bulunanlardan birisi: “Bu Rebia kabilesinin başıdır” diyerek onu methetti. Herkes bu “başıdır” sözünü duydu. Carut, Hz. Ömer’e yaklaştığı zaman, Hz. Ömer (R.A.) elindeki kamçı ile Carut’a vurmaya başladı. Carut, Hz. Ömer’e: “Ya emirel müminin benimle ne alıp veremediğin vardır?” deyince, Hz. Ömer (R.A.): “Seninle hiçbir alıp veremediğim yoktur. Sen söylenen sözü işitmedin mi?” der. Carut: “Evet işittim” deyince Hz. Ömer (R.A.) “İşte o söylenen sözden, senin kalbine kibir ve gurur gelmesinden korktum. Bundan dolayı seni alçaltacak bu harekette bulunmayı istedim” dedi. Allah (C.C.) Hazretlerinin kitabını, O’nun son Resulü Muhammed (S.A.S.) Efendimizin kendisini ve sünnetlerini bir kenara bırakarak, konuşmalarında daha çok ağabeylerinden, şeyhlerinden, idarecilerinden, patronlarından, siyasi liderlerinden aşırı derecede övgü ile söz eden zamanımızın hocaları (İstisnalar kaideyi bozmaz. Her zaman ihlas ehlini tenzih ederiz.) İslam şeriatı ve Peygamber Efendimizin (S.A.S.) sünnetlerine karşı hareket eden bu insanlar tam tamına bidat ve hurafeler denizine dalmaktadırlar.

Bugün Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.S.), Hülefai Raşidin ve Peygamber Efendimizin mübarek ashabı sağ olsaydı; siz övücülere, sahte meddahlara ve dünya çıkarı için aşırı derecede sever gibi gözüküp, överek arşı alalara kadar yükselttiğiniz övülen insanlara nasıl tavır koyardı? Size göre Kur’an-ı Kerim’deki “Efela takilin, efela tetefekkerün, efela tubsırun” ayet-i kerimeleri bir mana ifade etmiyor mu? Hz. Allah (C.C.) bu ayetleri Resulü Ekrem’e boşuna mı indirdi?

Bir insanı methetmede elbette ki şer’i ölçüler vardır. İnsan hocasını, ustasını, şeyhini, abisini veya siyasi liderini sevebilir. Bu sevgi şer’i ölçüler içinde kalmalı, hiçbir zaman haddi aşmamalıdır. Elbette ki bu hususta da ölçümüz Hz. Muhammed’dir (S.A.S.). Birlikte okuyalım. Bir insan; övüleni hayırla övdüğü zaman, bu övgüden ötürü sevinir. Hayır yönünden gevşer ve nefsinden razı olur. Böyle olunca nefsinden razı olan bir kimsenin ciddiyetle çalışması azalır. Zira ancak ciddiyetle çalışmaya, nefsinin kusurlu gören bir kimse koyulur. Ama diller, adamın lehinde övgü yaptıkları zaman, adam da hedefe vardığını zanneder. (Dolayısı ile gevşer!) Bu sırra binaen Hz. Muhammed (S.A.S.) şöyle buyuruyor: “Eğer arkadaşın senin yapmış olduğun övgüyü işitmiş olsaydı, sen onun boynunu kesmiş olurdun.” Mevzu ile alakalı bir hadis-i şerifinde ise Peygamber Efendimiz (S.A.S.) şöyle buyurmaktadır: “Bir kişi başka bir kişiye bilenmiş bir bıçakla giderse (saldırırsa), onun yüzüne karşı onu medhu sena etmekten daha hayırlıdır.” (İhya Terc. C.3 S.349) Bu arada övülen insanlara da çok önemli işler düşmektedir. Böyle ölçüsüz ve şeri ölçülere uymayan şekilde kendini methedenlere, methedilmekten hoşlanmadığını anlatmalıdır. Yalandan övgü düzen mürailere asla fırsat vermemelidir. Öyle mürailer var ki bağlı oldukları şeyhlerini sümme haşa peygamberlerden üstün bir konuma oturtmaktadırlar. Hürmet başka şey, insanları aşırı derecede överek semalara çıkartmak ise başka şeydir. Bu hususla alakalı olarak Peygamber Efendimiz (S.A.S.): “Övenlerin yüzüne toprak serpiniz!” buyurmaktadır. (Müslim) Hz. Ömer (R.A.) kendisini öven bir insana: “Sen hem beni hem de kendi nefsini helak etmek mi istiyorsun?” demiştir.

Bütün bu anlatılanlardan yola çıkarak diyoruz ki, aşırı övgü ve methetme hem övülene hem de övene fayda yerine zarar getirir. Bugün konuşmalarında herhangi bir kademede bulunan üstünü, amirini aşırı derecede övüyorsa bunun tek bir nedeni vardır. Övülen kişi tarafından, öven kişinin makamının korunmasını, bolca methederek, yağ çekerek istemekten başka bir şey değildir. Dünyalık, menfaat ve çıkar talebi için yapılan yalan yere medhu senalar… Şayet bir konuşmacı sohbetinde Cenab-ı Hakk’ın mübarek isimlerinden, Hz. Peygamber Efendimizin mübarek isminden sadece birkaç kez bahis edip de amirinin, büyüğünün, idarecisinin, şeyhinin, siyasi liderinin isminden kiraren, miraren bahsediyorsa samimiyet ve ihlas bunun neresinde? Bu riyakârlık ve müdahanenin tam kendisidir.

Bu hususla alakalı olarak Peygamber Efendimizin birçok hadis-i şerifi vardır. Birkaçının meali ile yazımızı bitirelim.

“Birbirinizi övmekten kaçının. Çünkü övmek onu boğazlamaktır.” (İbni Mace)

“Kişiyi yüzüne karşı övmek onu boğazlamaktır.” (İ. Ebuddünya) “Din işlerine, insanların sizi övmeleri arzusunu karıştırmaktan sakının. Sonra amelleriniz boşa gider.” (Deylemi)

“Cennetin ebedi nimetlerini isteyen, övülmekten hoşlanmaz.”

“Bir kavim çıkar, Kur’an okuyup “Kim bizden daha iyi bilir? Kim bizden daha fazla fıkıh bilgisine sahiptir?” der. İşte bunlar cehennem yakıtıdır.” (Taberani)

Cenab-ı Hakk bizleri rızasından ayırmasın. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz. Âmin…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23