• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Akben
Ali Akben
TÜM YAZILARI

İstemezükçülerin hüsranı

30 Mayıs 2021
A


Ali Akben İletişim:

Yaptıkları bir sürü aymazlığa rağmen bir türlü hayalleri gerçekleşmiyor ve eski Türkiye’ye kavuşma özlemleri ile debelenip duruyorlar. Beter olun diyesim geliyor ve besbeter olun kininizde boğulun diyorum.

Bu milletin sizden çektiği yetmezmiş gibi ha bire yeni entrikalar peşinde dolaşıp duruyorsunuz. Sırtınızı dayadığınız kaya zannettiğiniz içi fos bir bidon.

Bidon kafalıya güvenmeyin kendine bile hayrı yok.

Dünyanın pandemi sarmalında savrulup durduğu bir sürecin içerisinde beladan bile medet umarak zırvalayıp durdunuz. Devlet aklı ile bugünlere geldiğimize şükretmek yerine emziği elinden alınmış bebeler gibi mızmızlanıyorsunuz.

Kafalarınızın içerisinden çıkan avazlara baktıkça Allah’ım bu acezelerin eline bu necip milleti düşürme ve muhtaç eyleme diye dua ediyorum.

Benim yaşım müsait yakın geçmişi hatırlamaya. 

Tüp gaz kuyruklarını, bir adet margarin almak ve şeker bulmak için saatlerce bakkalların önünde beklenilen günleri, çöp dağlarını, bir damla suya muhtaç olduğumuz günleri, maaşların deprem için yollanan yardım paraları ile ödendiğini, raprapçıların dudağını okuyan minik kuşlardan gelen haberlere göre gazetelerin manşetlerinin atıldığını vesselam bu millete yakışmayan yüzlerce hatta binlerce benzer ucubeliklerin yaşandığı günleri unutmadım.

Yurtta susan dünyada susan bir Türkiye vardı. İşleri tıkırında olan sırca köşk sakinleri vardı. Devlet dipçikçilerin, çapulcuların, tefecilerin ve üç beş gazeteci bozuntusunun yönlendirmesi ile idare ediliyordu. 

Bakırköy akıl hastanesinde çalıştığım yıllarda bugün halkımızın kullandığı belediyenin Florya tesislerinin yanına bile yaklaştırılmadığım günleri de hatırlıyorum. Yasakçı zihniyetin zebanilerinden olur alanlara ise serbestti.

Daha neleri neleri hatırlıyorum.

Yüzünüze gözünüze dursun.

Değerli okurlarım, siz siz olun aklınızı kiraya vererek rezil rüsvay olmayın. Ülkemizde son yıllar oldukça zor geçse de ne maaşların ödenmesinde, ne iç ve dış güvenlikte, ne de yerelde geçmişte yaşanılanlar yaşanmadı. 

Çok şükür yaşanmıyoruz da.

İç ve dış kaynaklı terör yuvalarının tüm gayretlerine rağmen, ekonomik saldırıyı açık seçik yapanların çabaları ve yerli yabancı hain zihniyetlilerin yıkıcı tüm dezenformasyonları devletimizi çok şükür bir milim bile sarsamadı.

Milletin devleti ile arasını açmak için her türlü hileye pespayeliğe başvurmuş olanlar umduklarını bulamayınca şimdi de mafya kasetlerine bel bağladılar. Yok üçüncü, yok beşinci, yedinci kaset derken anladılar ki, buradan da bir sonuç alamayacaklar.

Bu kafa ile gitmeye devam ederlerse bırakın sonuç almayı rezil olmaktan da kurtulmaları zor. 

Ne diyelim. 

Allah müstahaklarını versin.

Taksim’e cami

Ülkemizde güzel şeyler de oluyor derken elbette haklıyım. 

Gezi olayları ile tarumar edilen İstanbul’umuzun kalbi olan Taksim meydanını süsleyen cami dün Cumhurbaşkanımız tarafından ibadete açıldı. Tam da Gezi olaylarının yıl dönümünde ve aynı zamanda İstanbul’un fethedildiği günde yapılan bu açılışın başka bir anlamı da var.

Osmanlı dedelerimiz tarafından yapılan camilerin bir zamanlar atlar için ahır yapıldığı günleri hatırladığımızda dün açılan caminin kimleri niçin rahatsız ediyor sorusu da cevapsız kalmamış olur.

Aynı güruh, Ayasofya’nın açılışında da salya sümük saldırarak din düşmanlıklarındaki samimiyetlerini açık etmişler ve fırsat bulsalardı ortalığı tarumar edeceklerdi. Çok şükür millet fırsat vermedi ve aylardır devam eden ziyaretleri ile de fırsat vermeye hiç mi hiç niyetleri yok.

Çamlıca tepesine alamet-i farika olarak imzasını atan Çamlıca Camiine de karşı çıkmışlardı.

Bu güruh ülkemizin ve milletimizin hayrına olan her şeye karşı. 

Boğaz köprüsünden Marmaray’a, Avrasya tünelinden İstanbul Havaalanına. Saymakla bitmez karşı olup istemezük dedikleri. 

Bu zihniyetin iktidarda olduğu İBB’de Başakşehir Çam-Sakura Hastanesinin yollarını yapmayarak pandeminin zirve yaptığı günlerde virüsten nefes alamayan hastalarımıza nefes olmak şöyle dursun yolunu yapmayarak adeta nefesini kesmişti. 

Bu zihniyeti tanıdığım kadarı ile kısa ve öz özetleyerek makalemi sonlandırıyorum. 

Bunlar hayra fren şerre gaz olmak için varlar.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Dr Ali abim hekimliğin de yazarlığın da muhteşem gerçekleri o tatlı dilinle o kadar harika yorumlamış ve anlatmışsın ki.. Teşekkürler muhterem hocam..

Sema

Değerli hocam anlayana anlaması getekenleri çok güzel özetlemişin. Teşekkürler yüreğinize kaleminize ve gönlünüze
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23