6284 ve İstanbul Sözleşmesi
Değerli dostlar etrafın tozlu ve dumanlı olduğu bugünlerde yine yeniden iki ucube yasaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Covid 19 ile yatıp, Akdeniz’in Türk gölü olduğunu unutan şımarık gâvur dölünün zırvaları ile kalktığımız böyle zor bir zamanda bile başka iş mi yok diyenlere amenna diyerek toplumun huzur ve refah nüvesi olan aile kurumunun içler acısı halini bir kez daha ilgililere hatırlatmak istiyorum.
Çünkü al birini vur ötekisine. Her iki yasa da aile kurumunu tarumar ederek toplumun temel yapı taşını dinamitliyor, birlik hamurumuzu sulandırıyor.
Cinayetlerin ana sebebi olmaya devam ediyor.
Cehennemin taşlarının iyi niyetle örülmesi örneğinde olduğu gibi belki de iyi niyetle çıkarılan bu iki yasanın yürürlüğe girmesinden bugüne istatistiklere baktığımızda aileyi koruma şöyle dursun yuvalar darmadağın, aile içi cinayetler ise füze hızı ile artmış gözüküyor.
Her şeye muhalefet etmeye yeminli malum zihniyet ve mensubu oldukları partinin aşk ile bu yasayı savunup şevk ile koruma altına almak istemesini iyi tahlil etmek gerekir.
Muhalif güçler bu iki ucube yasayı savunduğu gibi bir savunmanın binde birini ülkemiz lehine başka alanlarda yapsa ve devletimizin önüne engel olmasa sanırım bizi kimsenin durdurmaya ne gücü yeter ne de kudreti.
•
Domuzdan post olmaz
Türk gölünü kana bulamak isteyen gâvur dölleri yine iş başında.
Gâvurdan dost olmaz evrensel kuralının bir kez daha tescillendiğini görüyoruz.
Ülkemiz tam bir ateş çemberinin ortasında.
Doğudan batıya kuzeyden güneye acımasız zalim sömürgeci zihniyet, mazlumların yanında saf tutmamıza ve onlarla birlikte hodri meydan dememize karşı topu birden yeniden saldırıya geçti.
Ülke olarak hiç olmazsa asgari müşterekte buluşalım. Asgari müşterek nedir dersek. Elbette ulusal güvenlik derim.
Şu doğru bu doğru elbette bunun gerçek doğrusunu tarih kitapları yazacak.
Nasıl cennetmekân Abdülhamid hanı, bugün doğru yazan tarihten öğreniyorsak aynısını bizden sonraki nesil de bizlerin tam ve net olarak göremediği doğruyu görerek bugünleri daha şümullü tahlil edecek.
Gerçekten zor bir zaman diliminde yaşıyor ve gördüğümüz acı gerçeklere rağmen uyuyanların varlığını görmek birçoğumuzda kırılma ve çöküntü yaşatsa da tek tesellimiz ümitvar olunuz tavsiyesi.
Ümitvarız ve bu zor günler gerçek dostları ve dostluğu birçoğumuza yeniden öğretecek gibi.
Dünyayı yaşanmaz hale getiren hakim sistemin olmayan vicdanına sığınacak değiliz.
Mazlumun ahını ve sillesini yakın zamanda yememiş olan hakim güç bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmeli.
İnsanlık her zamankinden daha fazla bir savrulma içerisinde.
Dünya jandarması ve onun gölgesi konumunda olan ülkeler daha fazla üç maymun oyuncusu olmamalı.
Her şeyi kahvehanedeki sade vatandaşın bile görebildiği bir gerçeklikle ilgili daha fazla üç maymun oyunu oynanamaz.
ABD ve Avrupa ile mücadele elbette zor ve meşakkatli. Bu gerçeklikten dolayı mazlumların ahları ve kimsesizlerin vahları ilahi gazaba davetiye çıkarıyor.
Bugüne kadar zalimler hep mazlum kıyamları ile diz çöküp el eman demiş. Yarınlara bu evrensel gerçeklik nedeni ile umutla bakanlardan olalım.
Tıpkı dün olduğu gibi bugün de bu zor ve çetrefilli günlerden galip çıkarak dosta güven düşmana ise korku salmaya devam edeceğiz.
Covid-19, süreci hızlandırıyor.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının işaretlerini veriyor. Bir musibetin bin nasihatten daha etkili olması gerçekliğini hatırlatarak makalemi sonlandırıyorum.
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.