• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Gülümseyen
Ahmet Gülümseyen
1969 yılında Bayburt’ta doğdu. İlköğretim ve Liseyi Bayburt’ta okudu.1994-1998 Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu / Spor Yönetimini bitirdi. 2004 -2005-Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) / Yüksek Lisans Özel Öğrencisi.2016-2018-Gelişim Üniversitesi BESYO /Spor Yöneticiliği Bölümünde Yüksek Lisansını tamamladı. 2000-2002 Bağcılar Ensar Koleji Beden Eğitimi Öğretmenliği.2002-2005 Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Uzmanı /ANKARA.2005-2008 İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü-Spor Uzmanı.2008-2011 İBB Spor Etkinlikleri A.Ş.- Spor Tesisi Müdürlüğü. 2014-2018 İBB Spor İstanbul Engelliler Koordinatörü. Gazetecilik ve Televizyon tecrübeleri: 1993-1995 Foto-Maç Muhabirlik.1995-1997 Bakırköy Postası Dergisi (Spor Sorumlusu) 1995-1997 Fanatik Gazetesi-Anadolu Ajansı (Fahri Muhabirlik). Akit-Anadolu’da Vakit Gazetelerinde Köşe Yazarlığı 1997- Devam Ediyor. İstanbul Büyükşehir Beledisi WEB TV’de Spor Muhabirliği ve 2012 Avrupa Spor Başkenti Program Yapımcılığı. Akit TV’de ‘Spor Sohbetleri’ Program Yapımcı ve Sunuculuğu. Birçok spor branşında hakemlik ve antrenörlük belgesi sahibidir.
TÜM YAZILARI

Yetiştirme yurdundan Masa Tenisi Türkiye Şampiyonluğuna…

19 Haziran 2022
A


Ahmet Gülümseyen İletişim: [email protected]

Anne ve babasının çocuk yaşta vefat etmesiyle, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda büyüyen antrenör/sporcu Aydın Demirkol, çocukluktan gençlik yıllarına denk gelen dönemde başladığı masa tenisinde üst üste elde ettiği Bedensel Engelliler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonluğu başarısı bulunuyor. Demirkol, spora başlamasıyla birlikte morali yükselince, engelini unuttuğunu belirtiyor. Sporculukla antrenörlüğü bir arada yürüten şampiyon sporcu, hafta sonu katılacağı Bedensel Engelliler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası’yla aktif sporculuk hayatını noktalayacak. Sporda sportif başarı kadar, karakterli sporcu yetiştirmeyi kendine prensip edinen şampiyon sporcu/antrenör Aydın Demirkol hocamız daha şimdiden, bilgi, birikim ve tecrübeleri çocuklar ve gençlere aktaracağının heyecanı içerisinde olduğunu gözlemledik. Siz değerli okuyucularımız için, işte o röportajın ayrıntıları;

AYDIN DEMİRKOL KİMDİR?

“1967 Bursa doğumluyum ve Bursa’nın Doğanbey mahallesinde oturuyorum. Annem Babam sizlere ömür, ben bebekken vefat ettiler. Yetiştirme Yurdunda büyüdüm ben. Devletimiz sağ olsun bizlere sahip çıktı. Lise çağına kadar Yetiştirme Yurdunda büyüdüm. Daha sonra Sağlık Meslek Lisesini kazandım. Dört yıl lise eğitiminden sonra sağlık memuru olarak mesleğime başladım. Masa Tenisine Lise çağında başladım. Oradaki Müdürlerim, hocalarım, canı gönülden destekledikleri için özellikle Yalçın Kalay ve Maksut Kaplan hocama teşekkür ederim…

YETİŞTİRME YURDUNDAN SPOR SALONLARINA

Yetiştirme Yurdunda büyüyen çocuklar genelde kendilerini toplumdan soyutlarlar. Aksine, spor yaptığım için ben kendimi toplumdan soyutlamak yerine böyle bir durum yaşamadım. Yüzmeyi çok iyi yapardım. Yüzmede bayağı başarılıydım, futbolu çok iyi oynardım. Yetiştirme yurdunda bana çok şey kazandırdı. Oradaki çocuklara değer vermek lazım. Oradaki çocuklara sahip çıkmak lazım. Sonuçta onlarda bizim evlatlarımız. Bende orada büyüdüm. Yadırganmaktansa, devletimize bu konuda canı gönülden teşekkür ediyorum, sağ olsun var olsun devletimiz…

SEVGİ EVLERİ AİLE ORTAMLARINI ARATMIYOR

Şuanda Yetiştirme Yurdu adı altında pek yer kalmadı. Artık çocuk bakım yerleri, aile merkezleri oldu. Ailelerin çatısı altında çocuklarımız yetişiyor. Oralara ziyaretlere gidiyorum. Bizim zamanımızda çok kalabalıktı. Şimdi bayanlar erkekler, küçükler büyükler ayrı. Daha iyi bir ortam, daha iyi bir imkânlarda yetişiyorlar. Keşke eskiden de böyle olsaydı ama, şimdi ki ortamlar daha iyi. Burada büyüyen çocuklarımıza devletimiz daha çok destek veriyor. En önemlisi okumayanlara bile sahip çıkıyorlar, iş imkânı veriyor onlara. Sağ olsun devletimiz, kendi çatısı altında işe başlatıyor. Kızlarımızı evlendiriyorlar. Artık bir aile ortamı gibi oldu.Beden Eğitimcilerin Yetiştirme Yurdunda ki çocuklara spor yaptırmaları çok iyi olur. Benimde tanıdıklarım var, oralara giderek çocuklara sahip çıkıyorlar. Oradaki çocukları yadırgamamız lazım. Bakın bende o çocuklardan biriydim. Aile, sevgi evlerinde büyüyen insanlar, topluma faydalı insanlar olarak yetişiyorlar. Yetiştirme Yurtlarında büyümüş, avukat olan, doktor olan arkadaşlarımız var. Benim arkadaşım var. Orada büyüyen ve çevre mühendisi, doktor olan arkadaşlarımız var. Sevgi evlerinde büyüyen insanlara artık herkes sahip çıkıyor. Bu gibi yerlere devlet çok büyük destek veriyor

‘SPORLA MORALİMİ YÜKSEK TUTUNCA, ENGELİMİ YADIRGAMADIM…’

Ben, altı-yedi yaşıma kadar sağlıklıydım. Her hangi bir problemim yoktu. Çocuk felcine yakalandım, sorasında skolyoz meydana geldi. Ama elhamdülillah beynime, ayaklarıma pek bir şey olmadı. Vücudumda bel kamburluğu oldu. Kendim Bedensel Engelli oldum. Doğuştan değil, sonradan oldu bende bu durum. Ama hiçbir zaman yadırgamadım. Aksine bunun üzerine gittim. Ben bedensel engelli, sırtım kambur diye, skolyozum diye şu işi yapamayacağım, edemeyeceğim gibi bir şey düşünmedim. Aksine daha çok çalıştım, daha çok hırs ve inanç yaptım. Girdiğim her spor dalında da başarılı olmuşumdur. Özellikle küçük yaşta çok futbol, basketbol oynardık. Ben sakatım, ben özürlüyüm diye kaçmaktansa, yapabilirim diye üzerine vardım. Gençlik ve ergenlik çağlarında insan bazı şeylerden kaçıyor. Benim vücudum kambur, beni kimse beğenmeyecek diye insan düşünüyor, düşünmüyor değil. Benim aklıma da geldi öyle şeyler. Ama ben bunu sporla kapattım. Ben bunu çalışmayla, ben bunu insanlara yardımıyla kapattım. Yurtta kalırken yüzme kamplarına giderdi. Herkes yüzerken, ben çekinirdim. Kamburum var, millet benden çekinecek diye şeyler olurdu ama, arkadaşlarım bana destek oldu. Bana sürekli, sende bizle gel bizimle birlikte oyna diyorlardı. Bu düşüncelerden dolayı, bende kendimi soyutlamalardan ziyade, daha çok onların içerisine girdim. Spora sarıldım. Spor sayesinde kendimi daha iyi hissettim kendimi

‘ÖNEMLİ OLAN BEYNİN SAĞLAM OLMASI’

“Tevekkül etmek gerekiyor. Ben ilk etapta sağlam insandım, çocukluğumda hiçbir şeyim yoktu. Altı yedi yaşında bu hastalığa yakalandım. Ama bu duruma isyan etmedim. Kader ve kaza diye bir şey var. Kendi kaderime mi küseyim yani. Küsmektense Allah’a şükretmek lazım. Beterin beteri diye bir şey vardır. Devletimiz bak bana sahip çıktı. Allah razı olsun onlardan. Beni ameliyat yaptırdı. Hacettepe Hastanesinde ameliyat oldum ve sağlığıma kavuştum. Ha benim vücudumda skolyoz, bel kamburluğu kaldı ama, ameliyat olmasam benim durumum daha kötü olacaktı. Devletimizden Allah razı olsun, bizlere sahip çıkmış ki, ben kendimi çok iyi hissediyorum. Bana göre en büyük engel, insanın beynidir. Allah kimsenin başına vermesin. Benim özürlülüğü çok ağır bir şey. Bacaklar tutmayabilir, gözler görmeyebilir, kulaklar duymayabilir. Önemli olan beynin sağlam olması. O nedenle şükür ve tevekkül ediyoruz...

‘DEVLETİMİZ ENGELLİ BİREYLERİN SÜREKLİ YANINDA’

Özel sporcularla ilgilemek lazım. Down sendromu, otizmli veya mental rahatsızlığı olan özel çocuklarla ilgilenmek lazım. Bunlarla ilgilendikten sonra, bu çocukların yapamayacağı bir şey yok. Bu çocukların mental, ileri seyide rahatsızlığı var diye kenara atıp, bunlarla ilgilenmemek olmaz. Bunların dünyaya küsmemesi için, hayata bağlayacağız. Sportif faaliyetlerle bunlarla ilgileneceğiz, bunlarla daha iyi yerlere varacağız. Devletimiz sağ olsun, ne yaptı bunlar için gündüz bakım evleri açtı, rehabilitasyon merkezleri var. Bunlarla daha çok ilgilenmeye başladılar. Artık özel sporcularımız var. Olimpiyat şampiyonlarımız var. Hafta sonu Bedensel Engelliler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası var. Ben 10. klasta şampiyon oldum, elhamdülillah. Ben isterim ki, benden sonraki kardeşlerimiz olsun. Biz yaşlandık artık. Benim gayem ve amacım bundan sonra küçük çocuk yetiştirmek. Ben 50 yaşında sporcu, Dünya veya Olimpiyatlara gitmektense 15-16 yaşındaki çocuklar gitsin. Daha verimli olur onlar…

‘SPOR O KADAR TATLI GELDİ Kİ

ARTIK BIRAKAMIYORUM…’

Hacettepe Üniversite Hastanesinde ameliyat olduktan sonra beni alçıya aldılar. ‘Alçıda 35 gün kalacaksın’ dediler. Şu anda ameliyatlar çok ileri, o zaman bu kadar imkân yoktu. Alçıyla çene altından bel hizasına kadar, bir buçuk ay nasıl alçıda kalırsınız? Böyle bir duruma ben en fazla 10 gün dayanabildim. On, onbeş gün sonra arkadaşlara futbol oynarken alçıyı parçaladım. Yüzdüm, basketbol oynadım. Ondan sonra doktor kontrolüne gittik ‘Buna yapılacak bir şey yok’ dediler. Yirmi gün sonra alçıyı aldılar. Spor o kadar tatlı geldi ki, sporu bırakamıyorum. Masa tenisine başlama en büyük nedeni, bizim yurda aldıkları masa tenisi masasında Üzeyir isimli bir abimizle oynarken oldu. O da bedensel engelliydi. Kendisi masa tenisçiydi ve herkesi yeniyordu. ‘Sende bel kamburluğu var ama, bu işi sen benden daha iyi yaparsın’ derdi. Gerçekten de adamın dediği çıktı. Ben bu işi yapacağım dedim ve orada başladım. Liseye daha gitmeyen, genç bir çocuktuk. Benim masa tenisine geçişim asıl lise dönemlerinde oldu. Lise Müdürüm Yalçın hocam, Maksut hocama canı gönülden teşekkür ederim. Göreve başladıktan sonra on sene masa tenisini oynayamadım. İşim gereği, ilk tayinim Siirt’e çıktı. Siirt’ten tekrar Bursa’ya geldiğimde tekrar masatenisine başladım. Masa tenisi gönül işi, başka bir şey değil. Diğer sporlarda baktım bir şey yapamıyorum, en iyisi masa tenisi oynayayım dedim. Doktor bile masa tenisini tavsiye etti bana. ‘Ya masa tenisi, ya da yüzme yapacaksın’ dedi bana. Yüzme de benim için pahalı, masa tenisi ucuz bir spor olarak geliyordu bana, bende öyle başladım…  

‘MASA TENİSİNİN FAYDASI SAYMAKLA BİTMEZ’

Masa tenisi dikkat, masa tenisi konsantrasyon gerektiren bir branş. Özelikle çocuklarda dikkati çok iyi topluyor. Artı, bu ferdi bir oyun ve iki kişi karşılıklı oynayabiliyor. En büyük faydası beyne var. Aynı zamanda kişiyi konsantre ediyor. Diğer yandan kişiyi sosyalleştiriyor. Masa tenisiyle dikkat sahibi oluyorsunuz. Ben kendim sağlık memuruydum. Liseyi bitirdikten sonra göreve başladım. Birçok devlet hastanesi ve sağlık ocaklarında görev yaptım. Kendim eski sünnetçiyim. Şimdi devletimiz böyle şeyi yasakladı, sünnet işi yapmıyoruz artık. Devlet yasa koydu mu, onu yerine getirmek lazım. Kendimi mesleğime adadım. Meslekte birçok faydasını gördüm masatenisinin. Kurumlar ve ferdi müsabakalara katıldım, birçok getirisi oldu. Masa tenisi beni iyi yerlere vardırdı. Kariyer bakımından bir şey diyemeyeceğim ama, psikolojik olarak kendimi daha rahat, daha huzurlu hissediyorum. İnsanlarla daha rahat ilgilenebiliyorum. Onlarla daha rahat dertleşip, sorunlarını dinleyebiliyorum…

‘MASA TENİSİ OYNAMAYA BAŞLADIKTAN SONRA HER MESLEKTEN BİRÇOK KİŞİYİ TANIDIM…’

“Masa tenisi yapan insan daha özgürleşiyor. Ben kendimi daha rahat, daha özgür hissediyorum. Bire bir, ferdi oyun bu. Karşı tarafla daha rahat iletişim kurabiliyorsun. Sosyalleşebiliyorsun. İnanır mısınız, ben masa tenisi oynamaya başladıktan sonra her meslekten çok sayıda kişi tanıdım…

‘KENDİMİ SAĞLAM İNSANLAR GİBİ GÖRÜYORUM’

Özürlü demeyelim artık. Bedensel Engelli demek daha doğru olur. Yirmi yirmibeş yıl önce kendimi başkalarından soyutluyordum. Şuan Veteran oyuncusuyum. İnanın kendimi sağlam insanlar gibi görüyorum. Kendimi bedensel engelli değil, daha sağlam görüyorum. Kendimi öyle hissediyorum. Bursa’da benim bildiğim çok sayıda veteran oyuncusu var. Bedensel engelli bildiğim bir iki kişi var, onlara müsabakalara katılın diyorum, katılmıyorlar. Kendilerini göstermek istemiyorlar. Ben bu sene Ankara’da Bedensel Engelliler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası’na katılacağım. Bu sene jübile yapmak istiyorum. Bu seneden sonra müsabakalara katılmak istemiyorum. Bedensel engelliler olsun, özel sporcular olsun veya sağlamlar olsun artık öğrenci yetiştirmek istiyorum. Zamanımı artık, masa tenisi hizmeti almak isteyenlere ayırmak istiyorum. Bu konuda bizleri destekledikleri için Nilüfer Belediyesine teşekkür ediyorum. Beni onura ettiler kendileri. Kendilerine bir sunum yaptık, kabul ederlerse de masa tenisi hususunda insanlara faydalı işler yapmak istiyorum…

DÜNYA SIRALAMASININ ZİRVESİNDEYİZ

“Özellikle masa tenisinde, sağlamlara nazaran büyük başarılar elde edildi. Abdullah Öztürk iki sefer olimpiyat şampiyonu oldu. Bu branşta diğer sporcuların çok sayıda başarıları var. Paralimpik Oyunları’na masa tenisi damgasını vurdu. Benim kendimin 10. Klas Türkiye Şampiyonluğum var ama, belli sebeplerden dolayı Uluslararası müsabakalara gidemedim. Onun nedenini takdiri yönetici arkadaşlarımızın. Elbet bir sebebi vardır. Onları eleştirecek bir şey diyemem. Dünya sıralamasında bedensel engelli sporcuların başarıları takdire şayandır. Benim gitmem o kadar önemli değil, kardeşlerimizin gitmesi, özellikle 10. klasta beğendiğim, alttan gelen oyuncularda var. Masa tenisinde ses getirmeleri, Türkiye’nin bayrağını yukarlarda dalgalandırmaları bu bizim için önemlidir. Benim gibi yaşı büyük olanların yurt dışına gitmemeleri hususunda bir şey diyemeyiz, yukarıda ki arkadaşların elbette ki bir bildikleri vardır…

BAŞARIDA ALTYAPININ ÖNEMİ

“Uluslararası müsabakalarda bedensel engelliler 10.,9.,8 ve aşağıya kadar klaslarda oynama imkanı var. Türkiye bu dalda, özellikle erkeklerde başarı yapmış değil. Çünkü Polonya, Japon ve Çin’de, ileri düzeyde, başarılı, çok iyi oyuncular var. Polonyalı bir sporcu var, onu geçmek çok zor. Biz önce Balkanlar ve Avrupa’da derece yapmamız lazım. Buralarda derece yaptığımızda ancak olimpiyatlara gidebiliriz. Buradan İlhami ve Yusuf hocalarıma, öğrencileri çok iyi yetiştirdikleri için canı gönülden teşekkür ediyorum. Bizde altyapı almadığımız için, kendimizi pek fazla ilerlettik, diyemeyiz. Bizden sonraki çocuklarımız, kardeşlerimiz bunu başarırlar inşallah…

‘MİLLİ FOMAYI GİYMEK

ÇOK ÇALIŞMAK VE NASİP İŞİ…’

Alt yapı alan çocukların yaşları küçük, daha deneyimli hocaların eline geçecekleri için, bunlar daha iyi yerlere varır. Onlar, Avrupa ve Dünya şampiyonu olacakları gibi, Olimpiyat Şampiyonu da olurlar. Avrupa bizden çok çok ilerde. Aydın hoca gidemiyor, ben de gidemeyeceğim gibi bir düşünceye kapılmasınlar, çalışmalarına devam etsinler. Milli formayı giymek isterdim ama kısmet değilmiş, hayırlısı diyelim. Nasip ise ay-yıldızlı formayı giyer, nasip değilse kardeşlerimiz giyer...

‘MİLLİ FORMAYI GİYMEK KISMET OMADI’

2015 yılında Bursa Mustafa Kemal Paşa Belediyesi adına Türkiye Şampiyonluğuna gittim ve üçüncü oldum. Daha sonra iki kez üst üste Türkiye Şampiyonu oldum. Benim hedefim milli olmaktı. Nasip olmadı, kısmet değilmiş. Yapacak bir şey yok. Hayata küsmemek lazım. Önemli olan bizde sonrakileri yetiştirebilmek. O çocuklar Türk bayrağını daha iyi yerlere taşıyacaklardır. Ben böyle düşünüyorum. İllaki ben şampiyonaya gideceğim, mutlaka orada derece yapacağım diye düşünürsek kaybederiz. Spor, illa da masa tenisi değil. Kardeşlerimiz her branşta derece yapar, Türkiye Şampiyonu olur. Daha sonra Türkiye adına müsabakaya katılabiliyorsa ne mutlu. Çok şükür ki ben Türkiye Şampiyonu oldum. En büyük hedefim milli olmaktı ama nasip değilmiş. İnşallah hoca olarak, bundan sonra elimizden geleni yaparız.

KARAKTERLİ SPORCU YETİŞTİRMEK

“Başarılı olmak için çok çalışmak, iyi karakter, sevgi ve saygı gerekli. Bir kere bunlar kesin olacak. Öğrenci hocasına saygılı olacak ve çalışkan olacak. Hiçbir hoca öğrencisinin kötü yola gitmesini istemez. Bunun yanında elinden geleni yapar öğrenci, birinci veya ikinci olamaz, eyvallah. Hocası da öğrencisinin elinden gelen gayreti gösterdiğini görür ve takdir eder. Bir kere, kesinlikle yetiştireceğim öğrencilerden istediğim en önemli şey saygıdır. İleride derece yapar, Türkiye ve Olimpiyat Şampiyonu olur. Gelir bana ‘Aydın hocamın bende çok emeği vardır’ demesi yeterlidir, yani. Başka bir şey demiyorum…

‘MASA TENİSİ AŞIĞIYIM’

Ben masa tenisine aşık bir insandım. Mustafakemalpaşa ile Bursa arası 95 km’dir. Kemalpaşa’da Veteran derneği vardı. O dernekte masa tenisi oynamak için, Kemalpaşa’dan Bursa’ya gelip masa tenisi oynamaya başladım. Bu dernek bana sahip çıktı, bir de özel ödül verdiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Halen Bursa’da çok değerli arkadaşlarımız var ve bu arkadaşların Bursa’ya çok değerleri katkıları var. Bursa Dikkaldırım Veteran Masa Tenisi Derneği’nin Bursa’da olması bize çok katkılar sağladı. Kendim, bir dernek yetmez dedik ve ikinci masa tenisi derneği olan Nilüfer Masa Tenisi Spor Kulübü Derneği’ni kurduk ve faaliyete geçirmek bize nasip oldu. Şu anda da faaliyetlere devam ediyoruz…

MASA TENİSİNİN GELECEĞİ SAĞLAM  

Masa Tenisi Spor Federasyonu Başkanı Oktay Çimen’e buradan seslenmek, teşekkür etmek istiyorum. Paralimpik oyuncuların liglerde oynamaya izin vermiştir. Şuanda normal liglerde oynayan arkadaşlarımız var, yok değil. Yurt dışında mücadele eden ve iyi düzeyde olan kardeşlerimiz var. Hatta Sırbistan ile Türkiye, şuanda Bursa Büyükşehir Belediyesi tesislerinde ortak kamp yapıyorlar. Avrupa şampiyonasına hazırlanıyorlar. Veteran oyuncular artık Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde masa tenisinde oynayabiliyor. Bu çok güzel bir olay. Alt yapı oyuncular kendilerini göstermeye başladılar ve Abdullahlar, Aliler ve Nesimler gibi başarılı olacaklarına inanıyorum… Ankara’da sırf masa tenisi oynanacak tesis yaptılar. Bizim Bursa’da da böyle bir salonun olması lazım. İstanbul’da da böyle tesisler olmalı ki, iyi sporcular yetişsin. Abdullah ve Alilerin bu derece de başarılı olmalarının nedeni, küçük yaştan bugüne birlikte çalışmaları…

MASA TENİSİ BRANŞI

HER YAŞ GRUBUNA UYGUN

“Masatenisi yaş kategorisi ayırt edilmeden, her kesime hitap ediyor. Bunu göz ardı etmemek lazım. Benim idealim, alt yapıda çocuklarla ilgilenmek. Belli bir yaştan sonra, öğrencilerle ilgilenmek istiyorum. Bunlarla çalışmayı seviyorum, ben böyle huzurlu oluyorum. Çocuklarla oynarken, onlara bir şeyler öğretirken stres atıyorum, rahatlıyorum. Bir öğrencim vardı ve çok hırslıydı. Yenildiği zaman ağlardı böyle yani. Babasıyla söylüyordum, bu çocuk kazanma isteğinden dolayı ağlıyorsa güzel yerlere varacaktır. Baktım çocuk tam bir performans sporcusu olmuş. Önüne geleni yeniyor artık. Çocuklarla ilgilenmek hoşuma gidiyor.

‘ÇOCUKLARDA DİKKATİ ARTIRIYOR,

YAŞLILARDA ALZHEİMER’I KALDIRIYOR...’

“Masa tenisi dikkat oyunu olduğu için beyni, dikkati topluyor. Bir de yaşlılara en önemli etkisi, Alzheimer kaldırması. Alzheimer kaldırmak ne demek ya! Dikkatin tamamen o topta. O top ne zaman düşecek, o topa ne zaman vuracaksın. Top küçük ve sürekli olarak hareket halinde. O topu karşı tarafa nasıl atacaksın ve karşı taraftan nasıl dönüşü olacak. Yönlendirmesini yapacak, bir de cevap vereceksin. Topun masadaki hareketine konsantre oluyor, devamlı takip ediyorsun. Topa odaklanıyorsun. Odaklanma en güzel masa tenisinde oluyor. Bir çocuk derse odaklanması önemli. En çok odaklanma matematikte oluyor. Ben şahit oldum, matematik öğretmenleri masa tenisini daha çok öğrenmişler. Onda dikkat daha yüksek olduğu için…

‘MİLLİ OLMAK İÇİN HAZIRLANDIK’

Sporcu olduğum için ikinci kademe antrenörlük belgem var. Üçüncü kademeyi de almaya niyetim var. Sporun içinden geldiğim için, antrenörlük kurslarında fazla zorlanmıyorum. Sporculuğu artık noktalamak istiyorum. Bu yaştan sonra ben artık veteran oyuncusuyum, veteran düzeyinde devam etmek istiyorum. Ankara’da yapılacak olan Bedensel Engelli Türkiye Masa Tenisi Şampiyonasında inşallah jübile yapacağım. Milli olamadık ama, bu son şampiyonada iyi bir derece yaparsak, Gençlik ve Spor Bakanlığı veya ilgili görevliler bizi görürde, Milli olmakta nasip olur. Bir de şunu söylemek, Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Muaz Ergezen Bey’e seslenmek istiyorum. Denklik sınavında, özel Sporcularda antrenörlük belgemiz var. Müracaat etmemize rağmen, denklikten Bedensel Engellilerden belgemizi alamıyoruz. Bursa’da bedensel engelli oyuncularım var. Ben bunlarla ilgilenmek istiyorum, belgeyi de almak istiyorum ama ne hikmetse, bu belgeyi almak nasip olmuyor. Sizin kanalınızla Muaz Beye söylemek istiyorum. Bedensel Engelliler Belgesi almak, denklikte açmalarını istiyorum. Sizin aracılınızla bu talebimizi iletmek istiyorum…

SPORUN YAYGINLAŞAMASINDA SPONSORLARIN ÖNEMİ

Kamu sektöründe Belediyelere çok iş düşüyor. Bana verdikleri desteklerden dolayı Çiftehavuzlar Muhtarımız Mustafa Süleyman Bey ve Nilüfer Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz. Özel sektör olarak bizim Bursa’da Uludağ fabrikamız var. Diğer özel büyük firmalar var. Masa tenisi sponsorluğu yüksek meblağ gerektirmeyen bir branştır. Eğer bizlere, masa tenisindeki bedensel engelli arkadaşlara destek verirlerse, bizler daha iyi yerlere geliriz. Bursa Büyükşehir ve Bursaspor Masa Tenisi takımlarının da sporcuları var. Bursa’daki belediyeler bedensel engelli sporculara desteklerini veriyor, vermiyor da değil. Futbol oynayan ampute sporcuları da var. Buradan, desteklerinden dolayı Bursa Bedensel Engelliler Dernek Başkanı Faruk Kuzu Abimize de çok teşekkür ediyorum. Bedensel engelli ve özel sporcular olsun, aynı çatı altında toplamak istiyoruz...

‘SPOR İLAÇLARI EKARTE EDİYOR,

ALLAH DEVLETİMİZE ZEVAL VERMESİN…’

“Yaptığınız spor branşı ne olursa olsun, ilacı ekarte ediyor. Masatenisi oynamadığım zamanlarda çok ilaç kullanırdım, artık hiçbir ilaç kullanmıyorum. Kendimi zinde hissediyorum çünkü. Spor yaptığımda, terle birlikte tüm stres gidiyor. İlaca ne gerek var, yani! Psikolojik açıdan rahatlıyorum. Devletin en çok sevdiğim işlerinden biri, uluslararası şampiyonlarda başarılı olan sporcuları işe alması. Bedensel engelli veya diğer engel grubunda olsun, birçok insanımız spor uzmanı ve diğer alanlarda çalışmaya başladı. En son Nesim kardeşimiz göreve başladı, devlet görev verdi ona. O insanlar öğrenci yetiştirecek, devlete katkısı, daha çok faydası olacak. Bu sporcuları ayakta tutmak önce devlerimiz, sonra bizlerin vazifesi. Devletimiz de, elhamdülillah bu konuda özverili çalışıyor. Ve ben destekliyorum onları. Allah devletimize zeval vermesin. İnsanlar bazen konuşuyor ‘şöyledir, böyledir’ diye ama, şunu söylemek istiyorum. Bazı şeyler dünyada her ülkenin başına geliyor bazı şeyler, gelmiyor değil. Ama, eğer sporcularımıza devlet sahip çıkıyorsa helali hoş olsun, daha ne diyeyim ben devletime. Ve her sporcumuza da sahip çıkıyor yani…

SPORU, SEVGİ VE SAYGI ÇERÇEVESİNDE YAPMA

İnsanları germemek, insanları fazla sıkmamak lazım. Eğer ben sporumu yapıyorsam, birinci olamıyorsam bile, sporcu olduğumuz için bize değer verilmesi lazım. En azından kötü yola düşmüyoruz. Bunu sporculara sağlayacak kişilerde hocalardır. Başka kimse olamaz. Çocukları yetiştiren hocalardan kaynaklanır. Eğer ki bir hoca kendi öğrencisini yetiştirmek isterse, kendisinden öğrencisine değer katmak isterse sporcunu inançlı, sevgi ve saygı içerisinde yetiştirmesi çok önemlidir. Öğrenciye öncelikle sevgi ve saygı öğretecek, o şekilde yetiştirecek. Öğrenci bir müsabakayı sadece spor olarak görmeli. Yeneceğim diye karşısındaki adamı öldürmenin bir anlamı yok. En basitinden futbol. Ben bu maçı alacağım diye, karşısında ki oyuncunun bacağını kırmanın bir mantığı yoktur. Böyle bir sporda olmaz, böyle bir sporda olmasın. Masatenisinde de öyledir. Ben arkadaşımı yeneceğim diye, onun kalbini kırmanın, onu üzmenin de bir anlamı yok. Raketi masaya veya duvara fırlatmanın ne anlamı var! Sonuçta sen spor yapıyorsun. Sporunu da yap değerini de kaybetme. Sevgi ve saygı içerisinde bu işi yap, ilerlet…

KAYBEDİLEN MAÇTA ARKADAŞ KAZANMAK

Centilmenlik konusunda güzel bir anım vardı, onu paylaşmak istiyorum. Müsabakada ben öndeydim ve maç sayısı atıyorum. Skor 10’a 9’du. Maçta güzel ralliler oldu. Ralliler sonucunda, rakibim bana karşı spin çekti. Spin sonucunda, top masaya değdi mi değmedi mi şeklinde bir pozisyon oldu. Rakibim masaya değdi dedi, o anda hakem benim görüşümü almak için seslendi. Evet, doğrudur hocam dedim. Bir sayı kaybedersin ama arkadaş kazanırsın. Benim için önemli olan budur. Ve sayıyı rakibe verdik. Maçı da arkadaşım aldı. Ben orada diyebilirdim, yok hocam değmedi. Ondan sonra da o arkadaş ile çok samimi oldum. Halende birbirimizi arar sorarız yani. Şunu demek istiyorum, illaki maç almak önemli değil. O anda yapacağın bir anlık centilmenlik neticesinde arkadaş, insan kazanıyorsun. Ben bunu sever, ben bunu isterim yani. Ben orada maçı kaybettim ama, bir arkadaş kazandım. Benim için önemli olan budur…”

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Bahçekapılı

Allah, Engelli bireylerin ve ailelerinin yardımcısı olsun. Toplum olarak engelli bireylerin sporla yaşama bir şekilde bağlanmasını sağlamalıyız.

Dursun Genç

Aydın Demirkol, yakın arkadaşımız. Röportajı sonuna kadar okudum. Güzel tespitler yapmış kardeşimiz. Kendisi bedensel engelli olduğu halde, azmiyle, hırsıyla kendini çok geliştirdi. Bedensel engelli olmayan oyuncalarla başabaş mücadele etmektedir. Bursa Veteranda ferdi ligde süper grupta oynuyor. Şimdiye kadar defalarca süper grupta birincilik, bireysel Bursa turnuvalarında birincilikleri var. Benim kanımca, bedensel engelli olmasaydı Dünya çapında masa tenisçi olabilirdi. Bu arada şunu söyleyebilirim. Devletimiz spor yapmak isteyenleri olanaklar tanıyor. Fakat, belli yaşın üzerinde olan insanlara kendilerinin yapabilecekleri spor konusunda çok geride. Bursa'da veteran masa tenisçileri derneğinin 300'ün üzerinde aktif üyesi bulunmaktadır. Fakat havasız bodrum bir yerde faaliyetimizi sürdürmekteyiz. Salon yetersiz olduğu için randevu sistemi ile gitmek durumundayız. Oysaki yüksek paralarla yapılan Timsah arena boş duruyor. Onun bir bir yerinde masa tenisi salonu yapılabilirdi. Veya başka bir yerde. Aktif olarak 300 kişinin spor yaptığı başka bir veteran göremiyoruz. Üyelerimiz arasında 20 yaşından 80 yaşına kadar aktif spor yapan üyelerimiz vardır. 80 yaşında aktif müsabakalara katılan başka bir spor dalı oldukça az. Bu vesileyle Bursa Büyükşehir belediyesinin bize daha iyi sahip çıkmasını istirham ediyorum. Aydın kardeşimize de bundan sonra antrenörlük hayatında başarılar diliyorum.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23