Sportif organizasyon ve başarı yolunda İslami hassasiyet!..
Spor organizasyonları, ülke sporcularının sportif başarı adına hünerlerini sergiledikleri bir süreç. Sürecin beraberinde getirdiği soru ve sorunlar var(!) Dün Balkan Şampiyonası, an itibariyle Akdeniz Oyunları, devamında İslami Dayanışma Oyunları. Daha sonra Avrupa ve Dünya Şampiyonası, sonrası ise olimpiyatlar. Deyim yerindeyse bitmek bilmeyen bir ‘oyun’. Ülkemizi temsilen bu müsabakalara sporcular katılıyor. Derece durumlarına göre çeşitli ödüller alıyorlar. Başarı kolay kazanılmıyor, özveri ve emek ister. Profesyonel bir sporcunun günde 2-3 öğün, toplam 6-7 saat antrenman yapması gerekiyor. Bu kadar gayret ve çabanın elbette maddi bir karşılığı olması gerekiyor Olmalı da! Devam edelim…
‘KÜRSÜYE ÇIK, ALTINI KAP’ TAMAM DA!...
Sporcuların başarılarının karşılığında aldıkları ödül miktarı konusunu biraz merak, biraz da bilgi sahibi olabilmek için araştırdığımızda, Gençlik ve Spor Bakanlığının ödül yönetmeliği ile karşılaşıyoruz. 1986 yılında çıkarılan Kanuna dayandırılarak, Bakanlar Kurulu Kararıyla 2010 yılında yayımlanan 5693 sayılı yönetmelik ulusal ve uluslararası spor hizmet ve faaliyetlerinde üstün başarı gösteren sporculara, spor kulüplerinin, teknik direktör ve antrenörlere nakdi yardım yapılmasıyla ilgili usul ve esaslarını kapsamaktadır. Başarı ödülleri ‘dikkat’ çekici. Olimpiyat ve paralimpik Oyunlarının ferdi müsabakalarında birinci olan sporcuya en az 1.000 (Bin), Dünya Şampiyonasında 500, Avrupa Şampiyonasında 300, Universiade, Akdeniz oyunları ve diğer çoklu uluslararası spor oyunlarında birinci olan sporcuya 100 cumhuriyet altını verildiğini öğreniyoruz. Başarıya kolay ulaşılmadığı gibi, her başarını sevmek ve çalışmak, gerek dedik. Dedik demesine de, o sürecin sağlıklı işletilmesi de önem taşıyor. Söz dönüp dolaşıp, İslami hassasiyete geliyor. Devam edelim…
BAŞARIYA GİDEN HER YOL MÜBAH MI?
Milli Takıma kadar ‘yükselebilmek özveri ve hassasiyeti gerekiyor. Spor Federasyonu Başkanları başta olmak üzere bu sürecin içinde yer alan sporcu ve antrenörler açısından büyük bir çabanın içerisinde yer aldığını görüyoruz. Her dört yılda bir gerçekleşen Başkanlık seçimlerinde, kıyasıya bir rekabet oluşur. Düşünmüyor değiliz, bu görev, maddi bir karşılık beklemeksizin ‘fahriliği’ gerektiriyor ise, bu rekabetin içinde yer alanlar oldukça ‘özverili’ olsa gerek. Başkan çalışacağı yönetim ve diğer kurulları seçiyor. Aynı şekilde, sporcu ve antrenör her sportif organizasyondan başarı elde edebilmesi için iyi bir kamp dönemi geçirmesi gerekiyor. Bu kamplarda, zaman dilimine vurduğumuzda saatler, günler, aylarca sürmektedir. Yarışmalarda başarılı olunması için barınma, ulaşım, yemek, kıyafet v.b. hususlarda, devlet bu sürece önemli bir kaynak ayırıyor, sonrasında sportif açıdan başarı sayılan dereceler. Devlet politikası olarak spora önem verilmesi, mevcut on altı bakanlıktan birinin Gençlik ve Spor Bakanlığı olması bunun en önemli göstergesi. Devletin bu desteği, yazımızın girişinde belirttiğimiz şekilde bu ödüle dönüşüyor. Sportif başarıya eyvallah ama madalyaya giden her yol ‘mubahtır’ gözüyle bakmamak gerekiyor… Devam edelim.
İSLAMİ HASSASİYETTEN UZAK
SPOR ORGANİZASYONLARI
Sportif başarı ve organizasyonlarının süreci, işleyiş şekli ve neticeleri açısından sağlıklı yönetilmesi gerekiyor. Ülke olarak sporcunun başarılı olması adına gösterdiğiniz özveri ve hassasiyeti, toplumun milli manevi değerleri adına inşa etmezseniz, geleceğimiz olarak benimsenmediğinde, geleceğimiz olan gençliği belirsizliğe sürüklemiş olursunuz. Dikkat edilmediğinde, Müslüman’ın ana kaynağı olan Kur’an ve Sünnet yolundan sapma olunacaktır. Cezayir’de devam eden Akdeniz Oyunlarında katılan bazı spor branşları ve sporcuların giydiği açık kıyafetten, vücuduna yaptırdığı dövme dikkat çekici. Benzeri manzaraların, Ağustos 2022 tarihinde İslami Dayanışma Oyunları adı altında Mevlana şehri Konya’da yaşanmaması için, ilgili ve yetkilileri bir kez daha göreve davet ediyoruz…