Cudi Dağı eteklerinde ‘tenis’ ?.!
Dünya hayatını güzelleştirme çabasındayken, ebedi ahiret hayatını göz ardı etmemiz gerektiğini önemseyenlerdeniz. Bunun ne kadarını gerçekleştiriyoruz? Biz bilemeyiz, Allah bilir.
Sahi, nereden çıktı bu yaşam, ölüm, ahiret hayatı. Ve bunların spor ile ne alakası olabilir.
Otuz yılı geçkin spor gazeteciliği, bir o kadar spora ‘akademik’ yaklaşım içesinde olan bir kişi olarak, spordaki doğru ile yanlışı ayırt etme gayretindeyiz, elhamdülillah.
Toplumun sağlıklı yaşam ve eğitim sürecine, sporun o denli önemi var ki. Bunu örneklerinde de görmek mümkün. Sizin normal şartlarda ulaşamadığınız kitlelere, spor aracığıyla erişebilir, o kitleyi sporla anlayışınıza göre ‘şekillendirebilirsiniz’…
ZAP SUYU’NDA RAFTİNG
HANİ’DE YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Dönemin Spor Bakanı ile 2002 yıllarında Gençlik Kamplarını gezerken, temeli atılmış ama tamamlanmayan adeta çürümeye terkedilmiş spor tesislerine bizzat şahit olanlardanım.
Bugün öyle değil!
Sporda tesisleşme konusunda, görevdeki hükümetin eline kimse su dökemez. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bundan iki yıl önce yaptığı açıklamayı hatırlayalım; “17 yılda küçük ve büyük ölçekli tesislere toplam yatırım rakamı 9,5 katrilyon. Türkiye’de 9,5 milyon lisanslı sporcu, 272 bine yaklaşan antrenör, spor faaliyetlerine katılan genç sayısı 2,5 milyon.”
Aradan geçen 2 yıla yakın sürede, tesisleşme ve sporcu sayısı bakımında rakamlar katlanarak devam ediyor. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun önceki günü yaptığı açıklamaya göre, ülkemizde lisanslı sporcu sayısı 11 milyonu aşmış durumda. Sayın Bakan’ın belirttiği, Hakkari’de, Tunceli’de, Bitlis’te sporun dolu dolu yaşandığı, Hakkari Çukurca’da Zap suyunda rafting, Diyarbakır Hani’de yamaç paraşütü, Muş Şenyayla ve Derecik’te kamp alanlarında gençlere yönelik hizmetleri, takdirle karşılıyoruz. İsmi güne kadar terörle anılan bu bölgelerde bugün devletimizin hakimiyeti, devam eden yatırımları var, elhamdülillah.
CUDİ DAĞI ETEKLERİNDE
TENİS KORTUNUN NE İŞİ OLABİLİR?
Spor Bakanımız Sayın Kasapoğlu Şırnak için ne diyor; “Bu doğa harikası coğrafya aynı zamanda tarihin yazıldığı binlerce medeniyetlere, kültürlere ev sahipliği yapılmış mekânlar.”
Bu vesile ile biz de araya giriyor ve soruyoruz; “Bir zamanda terör belasından kaynaklı üzücü olayların bertaraf edildiği bölge de, tenis kortunun ne işi olabilir?” Bu işin aması maması, şusu busu olmaz, olmamalı da. Ülkemiz huzur iklimine kavuştu, eyvallah. Ama bizim kültür ve medeniyetimizin tarihten süregelen değerlerine sahip çıkmamız gerekmiyor mu? Ne diyor Sayın Bakanımız Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Uluslararası Tenis Turnuvası artık Cudi’de yapılıyor, sporcuların sevinç sesleri ve raketleri sesleri duyulduğunu belirtiliyor. Hatırlatıyoruz, silah seslerinden arındırılarak huzur iklimine kavuşturulan bölgede, iyi organize edemediğinizde spor bahanesiyle, raket seslerinin ardı sıra gelebilecek çöküşün hesabını da yapmak durumundayız. Bu bağlamda, sormak istiyorum; “Çocuk ve gençler başta olmak üzere, bölge halkının tenis oynamaya ihtiyacı mı var?” Kılık kıyafet, kadınlı erkekli karma yapılan etkinlikler başta olmak üzere, süreci iyi yönetemediğinizde yaptığınız çalışmanın kendi insanımız üzerindeki manevi çöküntüyü hesaplamak zorundasınız!..
HER TENİSÇİNİN YOLU
NİÇİN ŞIRNAK’TAN GEÇMEMELİ?
Bakan Kasapoğlu’nun “İstiyoruz ki, her tenisçinin yolu Şırnak’tan en az bir kez geçsin” diyor. Biz de bakanımıza çağrıda bulunmak istiyoruz. “Bu yol Şıırnak’tan tenis üzerinden geçecek ise, geçmesin Sayın Bakanım.” Niçin? Rusya’dan İngiltere’ye, birçok ülkenin katılımıyla gerçekleşen Cudi Cup. Batılı anlayışın ürünü modern spor bir spor branşında organizasyon. İsmi bile kendini ‘ele’ veriyor. Bu organizasyon bana, Real Madrid’in 2005 yılında, savaştan yeni çıkan Kuzey Irak’ta açtığı futbol okulları sürecini hatırlattı. Bakın, Yaptığımız/yaptırdığımız sporu, toplumun milli ve manevi değerleri üzerine inşa etmezsek, çocuk ve gençlerimizi canavarlaşan batı medeniyeti pençesine atmış oluruz. Allah muhafaza…