• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

İstiklal-İstikbal ve Umut Şairi Mehmet Âkif

09 Mart 2021
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

İstiklal Harbi’nin en zorlu günlerinde kaleme aldığı İstiklal Marşı’nın Meclis tarafından 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilişinin 100. Yılı dolayısıyla ve 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi ile onu izleyen savaşlar anısına yazdığı “Çanakkale Şehidlerine” adlı destansı şiiri vesilesiyle anılacak olan İstiklal ve İstikbal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, aynı zamanda “umut şairi”dir. “Safahat”ında -özellikle de “Süleymaniye Kürsüsünde” adını verdiği İkinci Kitabında- İslâm alemini perişan hale getiren temel sorunları taassup, kör taklitçilik, hurafeler, yabancılaşma ve ümmeti parçalayan kavmiyetçilik… olarak isabetle teşhis eden Akif, bir İslam mütefekkiri olarak bütün Müslümanları, bu İslâm dışı tavır ve anlayışları terk edip yeniden Kur’ân’a ve onun diriltici ilkelerine tutunarak sa’y ü gayret ile hep birlikte ayağa kalkmaya davet eder. 

GerekÜçüncü Kitabı “Hakkın Sesleri”nde ve gerekse Dördüncü Kitabı olan “Fatih Kürsüsünde” isimli uzun şiirinde; Balkan Harbi sürecinde yaşanan can yakıcı katliamları ve toprak kayıplarını milleti adına yüreğinin ta derinliklerinde hissederek çığlıklar koparan Mehmed Âkif, bir “Kur’ân şairi” olarak da umudunu kaybetmediği gibi, Cenâb-ı Hakk’ın mutlak hakikati içeren ilahi kelamından ayet ayet diriltici mesajlar devşirerek yine milletine birlik ve dayanışma ruhu, gelecek umudu ve mücadele azmi aşılar.  

O günlerde yayımladığı Sebilürreşad’ın (28 Haziran 1328/1912) “Tefsir-i Şerif” kısmında “Ey iman eden kimseler, Allah ile Peygamberin size hayat verecek davetine icabet ediniz…” (Enfal, 24) âyetini tefsir ederken ümmete şöyle seslenir -ki, bu çağrı, Âkif’in şiir, nesir ve vaazlarındaki mesajlarının özeti gibidir-: 

“Ey Müslümanlar topluluğu! İlahi emirleri dinlememekte biraz daha devam ederseniz büsbütün mahvolursunuz. Allah size “İlim öğrenin, kuvvet hazırlayın, çalışın, adaleti düstur edinin, birbirinize yardım edin, hakkı tanıyın, ayrılıktan sakının” dedikçe, siz aksine cehle değer verdiniz; miskinliğe düştünüz, tembelliğe kapıldınız; zulmü âdet edindiniz; birbirinizin gözünü oydunuz; haktan yüz çevirdiniz; sayısız fırkalara ayrıldınız… Artık bu tuttuğunuz yolu bırakınız. Çünkü o sizi izmihlal uçurumuna doğru götürüyor. Şeriatın gösterdiği büyük kurtuluş yolunu tutunuz. Zira sizi kurtaracak ancak odur.”

Yine o yıllarında yazdığı şu şiiriyle de Hz. Yakub’un Yusuf’una dair yeissiz ümidini günceller:

“Oğullarım! Gidiniz de Yusuf’la kardeşini araştırınız; hem sakın Allah’ın inâyetinden ümîdinizi kesmeyiniz. Zîrâ, kâfirlerden başkası Alah’ın inâyetinden ümîdini kesmez.” (Yusuf Suresi, 87. Âyet) 

Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani, görsem de gözümle:
Îmânı olan kimse gebermez bu ölümle.
Ey dipdiri meyyit! “İki el bir baş içindir”
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin, niye bilmem ki, süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa, ümîdin mi yüreksiz?
Âtîyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan,
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! (…)
Ye’s öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun.
Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun! (…)
Hüsrâna rızâ verme… Çalış… Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma! (…)

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır. (…)
“İş bitti… Sebâtın sonu yoktur!” deme; yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma. 

(27 Mart 1913)

Mehmet Âkif’i rahmet ve minnetle anarken, onu anmaktan çok “anlamaya” katkı sağlamak amacıyla yazdığımız “İstiklal ve İstikbal Şairi Mehmet Âkif Ersoy” adlı kitabımızın yayımlandığını da duyuralım.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Nur suresi Nur suresi 2 - Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit Nûr Sûresi / 3.Zinâkâr erkek; zinâkâr veya müşrik bir kadından başkasıyla evlenemez. Zinâkâr kadın da zinâkâr veya müşrik bir erkekten başkasıyla evlenemez. Çünkü bu (evlenme şekli) mü’minlere haram kılınmıştır.3 Müşriklerle evlenme ancak tevbe edip İslâm’a girmeleri ile mümkün olur.4 Nûr Sûresi 26 - Kötü kadınlar, kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. İşte bu temiz olan, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır Ahzâb Sûresi 35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. 33/59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Nûr Sûresi 31 - Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz

ALİ HAKKITANIR

Hayatında hiç çile çekmeyen mevcut rejimin kuklaları.ÖMRÜ diyarı gurbette geçmiş mehmet akif beyi eleştirmesi hadsizliktir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23