Birbirini taklit eden CHP’li iki başkan!
Esasında, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 11 Aralık’ta, Cuma namazından sonra bütün camilerde yağmur duası yapılacağının duyurulmasının ardından, Kemalistlerin ruhani lideri Yılmaz Özdil’in Müslüman’ın duasıyla kahkahalar eşliğinde alay etmesinden hareketle bir yazı yazarak, sözü İzmir’de yaşanan sel felaketine getirmeyi düşünüyordum.
“Dua en çok burada tuttu çünkü 3 gündür burada yağmur var. Diyanet galiba duanın ayarını kaçırdı” diyerek dualarla dalga geçen Özdil’in, 1999’dan beri CHP’nin elinde olan İzmir’deki altyapı yetersizliğini eleştirip, ölen 2 canın hesabını sorup sormayacağını sorgulayacaktım. Fakat Boğaziçi’ndeki eylemlerin 31. gününde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın talimat almışçasına aynı anda harekete geçmesi, beni bu yazıyı yazmaya sevk etti.
Zira Yavaş ile İmamoğlu, tesadüf sayılamayacak şekilde benzer hareketler içerisinde. Hazır konu selden açılmışken…
Mesela, Mansur Yavaş göreve geldikten iki ay sonra çıktığı 13 günlük bayram tatilinde Ankara’yı sel basmış, 3 kişi ölmüştü.
İmamoğlu da başkanlığının 50. gününde çıktığı ilk tatilinde, Bodrum’da gününü gün ederken, ‘Sessiz’ olarak tanınan bir evsiz, Unkapanı altgeçidinde sel sularında boğularak ölüyordu.
Peki, Ankaralılar selde can verirken Beypazarı doğumlu Mansur Yavaş tatil için hangi ülkeyi tercih etmişti?
Daha sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Abdullah Gül fotoğrafı önünde poz vereceği Chatham House’un bulunduğu İngiltere’yi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün günler öncesinde yaptığı uyarılara rağmen İmamoğlu ile Yavaş’ın tatilleri sırasında meydana gelen ölümlü sel felaketlerini bir kenara bırakarak, benzer noktaları hatırlatmaya devam ediyorum:
CHP’li Ekrem İmamoğlu, tam da gazetecilerin “Seçimlerin iptaliyle ilgili ne düşünüyorsunuz” sorusuna yanıt verecekken, arkasında bekleyen siyah minibüsten uzanan meçhul bir el tarafından omzundan yakalanıp, konuşmaması için sertçe aracın içine çekilmişti.
CHP’li Mansur Yavaş da seçim öncesi gazetecilerle yaptığı bir toplantıda, “HDP’yi ziyaret edecek misiniz?” sorusuna; “Onu bilemiyorum, ajans karar verecek!” demiş, talimatla hareket ettiğini açık etmişti.
Dün ikili bir kez daha pişti oldu.
Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesine rektör atanması bahanesiyle 4 Ocak’ta başlayan protesto eylemlerinin 31. gününde, Yavaş ve İmamoğlu aynı yerden talimat almışçasına harekete geçtiler.
Görevleri; yönettikleri şehrin caddelerini temizlemek, vatandaşlarının çöplerini toplamak olan CHP’li iki başkan, üzerlerine vazife olmayan işlere giriştiler.
Oylarına talip olduğu HDP’lilerle görüşmek için çalıştığı ajansın vereceği kararı bekleyen ve göreve geldiğinde siyasetten uzak kalıp, sadece belediye işleriyle uğraşacağını söyleyen Yavaş, dün gece yarısı attığı bir tweetle kendisine çizilen yasal sınırları aşarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan Prof. Dr. Bulu’nun istifasını istedi.
Şimdiye kadar hizmet üretmek yerine “cek, cak”larla uğraşan ve açtığı heykellerle CHP’lilerin takdirini kazanan Mansur Yavaş, “Belediye başkanının siyaset yapmaması gerektiğini her zaman hatırlatacağım. Ankaralılara en ucuz hizmetleri en güvenli şekilde sağlayacağım. Belediye başkanı siyaset yapmaz, kentlilere en ucuz ve güvenli şekilde hizmet götürmekle görevlidir” şeklinde sosyal medya paylaşımları ortada dururken, gecenin bir yarısı niçin sözünü çiğneyerek, siyaset yaptı diye düşünürken…
Devreye kısmen de olsa eylemler karşısında sessizliğini koruyan Ekrem İmamoğlu girdi.
Hatta İmamoğlu bir adım daha ileri giderek resmen eylemcilerin sözcülüğüne soyundu.
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” tuzağıyla İstanbul’u LGBTİ’lerin başkenti yapmaya hazırlanan İmamoğlu, dün Twitter’dan yaptığı açıklamada, aralarında DHKP-C’li teröristler ile eşcinsel sapkınların olduğu Boğaziçili göstericilerin taleplerini kendi resmi hesabından sıraladı.
Sapkın eylemcilere hizmet etmemek için Gezi olayları sırasında Soros beslemesi Taksim Platformu’nun taleplerini andıran maddeleri burada sıralamayı uygun bulmadım.
•
Dediğim gibi, CHP’liler arasında isimleri 2023 seçimlerinde ‘cumhurbaşkanı adayı’ olarak anılan bu ikili sürekli birbirini takip ediyor. Bunda çalıştıkları ajansların ya da omuzlarına uzanan gizemli ellerin etkisi var mı bilmiyorum, ama bu durum son günlerde cumhurbaşkanlığına göz kırpan Kılıçdaroğlu’nun canını fena halde sıkacağa benziyor.
Zira zavallı Kılıçdaroğlu, tam da Muharrem İnce’den kurtulmak üzereyken kendi eliyle büyüttüğü iki isimden birinin kurbanı olacak gibi gözüküyor.