• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Vehbi Kara
Vehbi Kara
TÜM YAZILARI

Günümüzde Muhtariyet ve Adem-i Merkeziyet

21 Ağustos 2017
A


Vehbi Kara İletişim: [email protected]
Batılı emperyalist güçler Osmanlı Devleti gibi büyük devletleri tek lokmada yutamadıkları için önce parçalara ayırdı ve sonra da afiyetle yuttular. Alemin hali buna şahittir.
 
Şimdi Türkiye’yi de yine Osmanlı gibi yutmak istiyorlar. Lakin onlar için hala koca bir lokma. Bunu başarabilmek için parçalara ayırmak gerekiyor. Peki ne yapmalı? Adem-i merkeziyet denilen eyalet sistemini ortaya çıkarmak gerekiyor. İşte bunu yapmak için PKK’yı ve ellerine geçirdikleri her gücü kullanıyorlar.
 
PKK’nın siyasi kolu olan HDP, ülkenin hayrı, vatan ve memleketin refahı için değil de vatanı  nasıl parçalarım diye çalışıyor. Özyönetim diye uydurdukları bir söz ile önce ülkeyi eyaletlere ayırmayı sonra da bölüp parçalamayı esas tutmuşlar. Fakat başarılı olamadılar. Halk bu Allah’tan korkmayan ve kuldan utanmayan faşist kavmiyetçi teröristlere prim vermedi. Türkiye’de yapamadıklarını bu sefer Suriye’de yapmaya çalıştılar. Ne ilginçtir ki Hem ABD hem de Rusya bunları destekliyor. Çünkü Büyük Türkiye’yi istemiyorlar.
 
Bitlis’te dünyaya gelmiş eğitimini, çocukluğunu ve gençliğini bu topraklarda geçirmiş bir insan olarak Bediüzzaman’ın ülkemizin Kürt coğrafyası hakkındaki görüşleri elbette çok önemlidir. Zamanın gördüğü en büyük İslam Alimlerinden biri olması yanında sosyal ve siyasi olaylara bakış açısı ile insanlık alemine büyük katkılarda bulunmuş Bediüzzaman’ın eyalet sistemi hakkındaki görüşleri de dikkat çekicidir. Onun eserlerinden istifade etmek her vatan evladının boynuna bir borçtur. Osmanlı aydınlarından Prens Sabahattin’e yazmış olduğu mektupta muhtariyet ve adem-i merkeziyete karşı olduğunu ikna edici sözlerle izah etmiş ve bu teşebbüse ta 110 yıl önce mani olmuştu.
 
Özellikle “Ahrar” partisinin kurucu ve yöneticilerinden olan Prens Sabahattin, eyalet sistemini savunuyor bunun için kamuoyu meydana getirmeye çalışıyordu. İşin doğrusunu söylemek gerekirse adem-i merkeziyet yani eyalet sistemi iyi bir yönetim için daha kolaydır. Çünkü yerinden yönetim sayesinde daha çabuk karar alma ve uygulama şansı vardır. Bununla birlikte ülkenin tamamı sosyal, ekonomik ve kültürel yönden bir bütünlük içinde bulunmuyor ise eyalet sistemi tam bir faciaya yol açma istidadı gösterir. Nitekim Amerikan İç savaşı bunun en güzel örneğidir.
 
yüzyılın ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nin güneydoğu bölgelerinde, büyük çiftliklerin ağırlıkta olduğu ve tarıma dayanan bir ekonomi yerleşmişti. Bu çiftliklerde özellikle pamuk, tütün ve şeker kamışı yetiştirilmekte ve gereken işgücü Afrika’dan kaçırılıp getirilen siyahi kökenlilerden oluşan kölelerden sağlanmaktaydı.ABD’nin diğer bölgelerinde ekonomi sanayiye yönelmiş ve bunun gerektirdiği serbest işgücü için kölelik ortadan kaldırılmıştı. Kısaca ülke bir farklı iki bölgeden oluşuyordu. Sosyal ve kültürel bakımdan ülkede bir bütünlükten bahsetmek mümkün değildi.
ABD’nin batı kesiminde hala yeni eyaletler kurulmaya devam ediyor ve bu yeni eyaletlerin çoğunda kölelik yasaklanıyordu. Bu ortamda güney eyaletleri köleliğin eninde sonunda güneyde de yasaklanacağından endişelenmekteydiler. Bu da güneyin köleliğe dayanan üretim tarzını kökünden tehdit ediyordu. Köleliği kaldırmaya söz vererek seçime katılan başkan adayıAbraham Lincoln seçimi kazanınca güneyli 7 eyalet yeni başkanın köleliği kaldıracağına kesin gözle bakarak 1860 yılında ABD’den bağımsızlığını ilan ettiler. Bu eyaletler Jefferson Davis’in başkanlığı altında Amerika Konfedere Devletleri adı altında yeni bir devlet kurdular. Kısa bir süre sonra buna 4 eyalet daha katıldı. Bu toplam 11 eyelet, Amerikan İç Savaşı’nda güneylikonfederasyon tarafını oluşturdular. Ülkenin geri kalan kısmı (özellikle kuzeydoğu kısmı) da kuzeyli union “birlik” tarafını oluşturdular. Bir süre sonra iki devlet arasında savaş patlak verdi.
 
Savaşı kuzeyliler yani Birleşik Devletler kazanmıştı lakin kayıplar ise korkunçtu. 110.000 kişisi çatışmada olmak üzere toplam 360.000 ölü ve 275.000 yaralı ve kayıp vermişlerdi. Konfederasyon’un da kayıpları büyüktü; 93.000’ çatışmada olmak üzere toplam 260.000 ölü ve 137.000 yaralı ve kayıp vermişlerdi. Kısaca bir milyon insan kaybedilmişti. Bu yıkım ne yazık ki hala dikkate alınmamaktadır. Tarih ibret alınsa tekerrür eder mi hiç?
 
Amerikan iç savaşına karşılık bölgesel farklılıkları olmayan Avrupa’da farklı bir ülkede farklı sonuçlar alınıyordu. Zira Almanya’da homojen bir yapı mevcuttu. Ülkenin kuzey veya güneyi ile doğu veya batısı arasında bir fark yoktu. Yüzlerce küçük devletçiklerden meydana gelen Prusya’nın önderliğinde Almanya, birleşmişti. İki büyük dünya savaşından yenik olarak ayrılmasına rağmen eyalet sistemi bu ülkede başarılı sonuçlar doğurmuştu. Halen AB’nin motoru olan ve üstünlüğünü kuran Almanya, dünyanın en büyük ve güçlü ülkesinden bir tanesi olmuştur.
 
İşte eyalet sistemi ülke bölgesel farklılıklar giderildiğinde yani sosyal ve kültürel yönden birlik ve beraberlik içinde olduğu takdirde eyalet sisteminin başarılı sonuçlar vermesi söz konusu olabilir. Adem-i merkeziyet desteklenebilir ve başarılı sonuçlar verebilir. Aksi takdirde Selçuklu Devletinin yıkılması ile ortaya çıkan ve Anadolu’da 300 yıl devam eden beylikler arasındaki mücadeleye tekrar tanık olmak da mümkündür. Tavaif-i Mülük Kavgası adı verilen bu Türkler arası iç savaşta onca Müslümanın kanı akmış insanlar perişan olmuştu. Nihayet Osmanlı Devleti birliği sağladı ve bugünlere kadar geldik. Eğer Yavuz Sultan Selim Han’ın;
 
İhtilâf u tefrika endişesi 
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni. 
İttihadken savlet-i a’dâyı def’e çaremiz, 
İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni.
 
Diyerek dile getirdiği İttihad yani birlik ve beraberlik sağlanamamış olsaydı çok büyük acıları yine yaşayabilirdik. İşte bu nedenlerden dolayı üniter yapıyı muhafaza etme zorunluluğumuz vardır. Aksi takdirde aç kurtlar gibi ülkemizi parçalayarak bölmeye çalışan düşmanlara yem olma ihtimalimiz vardır.
 
Bediüzzaman, adem-i merkeziyetçilik yani eyalet sistemi hakkında; birlik rabıtalarını ve yollarını ortadan kaldıracak, keşmekeşi doğuracak, Anadolu Beyliklerinin birbirleri ile savaşmasını ifade eden “tavaif-i mülük” kavgası olacak şekilde değerlendirmiştir. Eyalet sistemini Münazarat isimli eserinde eleştirirken “beylik ve muhtariyetin ammizadesi (kardeş çocuğu)” olarak gördüğünü ifade etmiştir.
 
Vakta ki Türkiye Almanya gibi homojen bir yapıya sahip olur yani kuzeyi, güneyi, doğu ve batısı ile birlikte bütünlük içinde olur, bölgesel farklılıklar giderilir, sosyal ve kültürel bakımdan eşitlik sağlanır işte o zaman eyalet sistemine geçilebilir. Aksi takdirde Prens Sabahattin’e yazılan mektuplarda olduğu gibi zenb-i azim yani büyük bir günah işlenmiş olur, vesselam…
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23