• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Önsay
Süleyman Önsay
TÜM YAZILARI

Zulüm edenlere meyletmeyin!

16 Kasım 2018
A


Süleyman Önsay İletişim: [email protected]

Başlığımız bir ilahi emirdir. Ne anlamamız ve nasıl davranmamız gerekiyor, sorusuna cevap bulmamız için önce zulmün ne olduğu ve zalimin kime denildiğini bir kez daha hatırlayalım:

Sözlükte “bir şeyi ona ait olmayan yere koymak” anlamındaki zulüm (zulm) din, ahlâk, hukuk gibi alanlarda terim olarak “belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan bâtıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma, rızasını almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalık”, özellikle de “güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulama” gibi anlamlarda kullanılır… (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “zlm” md.). https://islamansiklopedisi.org.tr/zu

Öz olarak tanımlayacak olursak zulüm; adaletin zıddı olup, adalet ise “Her şeyi yerli yerine koymak demektir. Her hakkın başı, Allah hakkı olduğundan ona ortak koşmamak, tevhide iman etmek esastır. Bundan sonra ilâhi ölçülere göre her şeyin hakkını vermek adalettir” (Ali Fikri Yavuz Meali, Nahil, 90 Açıklaması). Bunun tersi ise zulümdür. Evet ilahi ölçülere uymayanlar da zalimdir.   

Şimdi gelelim başlığımızın alındığı Hud suresinin 113. Ayet-i celilesine:

Ve asla zulümde ısrar edenlerden yana eğilim göstermeyin. Yoksa, [ahirette] ateş size de dokunur; ve Allah’tan başka koruyucunuz olmadığına göre, o zaman [O’nun tarafından da] yardım edilmez  size! (Hud, 113; Muhammed Esed Meali)

“Zulüm edenlere meyletmeyin” mesajının açıklaması ile ilgili şu ifadeler dikkat çekicidir:

Onlara uymak bir tarafa, onlara meyil bile etmeyin, şirin görünmeye çalışmayın, yaptıkları zulümler karşısında sessiz kalmayın…(Mehmet Türk Meali)

“Zulmedenlere de meyletmeyin! Yoksa ateş size dokunur!” âyet-i kerîmesi fermânıyla; zulme, değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki ednâ (çok az) bir meyledenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdîd ediyor. Çünki rızâ-yı küfür (küfre râzı olmak), küfür olduğu gibi, zulme rızâ da zulümdür.” (Mektûbât, 28. Mektûb, 210) 

Zulm etmekle zalimlere meyletmek arasındaki ince ayrıntıyı İmam Gazali merhumun İhya’sındaki şu paylaşım çok açık ve net bir şekilde dikkatlere sunmaktadır:

Zalim yöneticilere elbise diken bir terzi, büyük İslam alimi İbn Mübarek’e “Onlara elbise dikmekle ben zalimlere yardımcı oluyor muyum?” der. “Hayır!” der İbn Mübarek, “Sana iğne iplik satanlar zalime yardımcı oluyor. Sen ise, doğrudan zalim olmuş oluyorsun!” (www.yenisafak.com/yazarlar/samihocaoglu/fetvalarla-sava-763)

Zulme ve zalimlere arka çıkmamak hususunda şu noktalar da göz ardı edilmemelidir:

Pek çok ayet ve hadîs-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere zulme ve zalime destek çıkmak azap ve helak sebebidir. Destek olmak bir tarafa zulüm ve zalime karşı cephe almamak bile büyük suçtur. Bu minvalde Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah’a yemin ederim ki; ya iyiliği emreder, kötülükten nehy eder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi o zalimlerin kalbi gibi yapar.” (Ebû Dâvûd, Melahim, H. No: 4336)

Peygamberlerin mücadelesi daima zalimlere ve zorbalara karşı olmuştur. Firavunlar, Hâmanlar, Kârunlar, Nemrudlar, Ebû Leheb ve Ebû Cehiller zulüm cephesinin elebaşları, önderleri olarak hakkın ve haklıların karşısına dikilmişler, mazlumlara kan kusturmuşlar, alın teri, kan ve gözyaşı üzerine saltanat kurmaya çalışmışlardır. Buna mukabil bütün peygamberler mazlumların, ezilenlerin, değer verilmeyenlerin safında yer alarak, hak ve adaletin zaferi için çalışmışlardır. https://www.igmg.org/tr/hutbe-zalimlere-meyletmeyin/

Görülüyor ki Müslüman zalimlere destek değil köstek olmak konumundadır:

Enes  radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu:

“Din kardeşin zalim de mazlum da olsa ona yardım et.”

Bir adam:

– Ya Resûlallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zâlimse nasıl yardım edeyim, söyler misiniz? dedi. Peygamberimiz:

– “Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir” buyurdu. (Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 68) 

Sahâbe-i kirâm, mazluma yardımı anlamış, ama zâlime nasıl yardım olunacağını Resûlullah’a sorma ihtiyacı duymuştur. Çünkü ilk akla gelen, zâlime yardımın da zulüm olduğudur. İşte bu isabetli soru ve Allah Resûlü’nün cevabı sayesinde biz de konuyu anlamış bulunuyoruz. Buna göre zâlimin zulüm yapmasına engel olmak ona bir yardımdır. Çünkü, yapacağı zulüm ve haksızlıktan onu kurtarmak, işleyeceği haram ve günaha engel olmak, dünya ve âhirette hak edeceği cezadan onu kurtarmak demektir. Zâlime bundan daha büyük bir yardım olmaz. Buna karşılık, zâlimin zulüm yapmasına göz yummak ve engel olmamak da zulmün bir çeşididir. (Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları)

Zalimler ve destekçileri şu gerçeği de unutmamalıdır:

Ebû Mûsâ (r.a) der ki: Resûlullah:

“Hiç şüphesiz Allah zâlime mühlet verir. Onu yakalayınca da kaçmasına fırsat vermez” buyurdu.

Sonra da şu âyet-i kerimeyi okudu:

“Rabbin, zâlimlik yapan memleket (halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz O’nun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!” (Hûd 11/102) 

(Buhârî, Tefsîr, 11/5; Müslim, Birr, 61. Ayrıca bkz. Tirmizî Tefsîr, 11; İbn-i Mâce, Fiten, 22)  https://www.igmg.org/tr/hutbe-zalimlere-meyletmeyin/

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23