• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Önsay
Süleyman Önsay
TÜM YAZILARI

“İnsanlığa sunulan mucize”

13 Nisan 2018
A


Süleyman Önsay İletişim: [email protected]

Bugün Mi’rac Kandili! Merhum Seyid Kutub İsrâ sûresinin ilk  âyetlerinde ifade ve işaret buyrulan İsrâ ve Mir’ac mucizelerini açıklarken,  olayı “İnsanlığa sunulan mucize” başlığını kullanarak takdim eder. 

Bilindiği gibi mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerîm’de, “İsrâ sûresinin 1. âyeti ile Necm sûresinin ilk âyetleri mi‘rac olayına işaret etmektedir. Aynı konuda hadis mecmualarında da kırk beş kadar sahâbî vasıtasıyla bizzat Hz. Peygamber’den bilgiler nakledilmiştir.”(1)

Yüce Rabbimiz İsrâ suresinin ilk cümlesinde şöyle buyurdu:

“Kulu Muhammed’i bir gece Mescidi Haram’dan (Kabe’den) yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi, olağanüstülüklerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescidi Aksa’ya (Kudüs’e) ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir.”

Bu konuda bizlere ulaşan “..hadislere göre bir gece Hz. Peygamber Kâbe’nin avlusunda (diğer bazı rivayetlerde amcasının kızı Ümmühânî’nin evinde) ‘uyku ile uyanıklık arasında bir durumdayken’ Cebrâil yanına geldi, göğsünü açarak kalbini zemzemle yıkadı, sonra Burak denilen bir binek üzerinde onu Kudüs’e götürdü. Resûlullah’ı burada önceki bazı peygamberler karşıladılar ve onu kendilerine imam yaparak arkasında topluca namaz kıldılar.

.. Daha sonra semaya yükseltilen Resûlullah, semanın birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ, üçüncü katında Hz. Yûsuf, dördüncü katında Hz. İdrîs, beşinci katında Hz. Hârûn, altıncı katında Hz. Mûsâ, yedinci katında ise Hz. İbrâhim ile görüştü. Kur’an’da ‘sidretü’l-müntehâ’(hudut ağacı) denilen ve bir görüşe göre (bk. Şevkânî, V, 124) yaratılmışlarca bilinebilen alanın son sınırını işaretlediği kabul edilen hudut noktasının ötesine, Cebrâil’in geçme imkânı olmadığı için Hz. Peygamber refref denilen bir araçla tek başına yükselmesini sürdürdü. Bu sırada kendisine evrenin sırları, varlığın kaderiyle hükümlerin tesbiti için görevlendirilmiş olan meleklerin çalışmaları gösterildi. Nihayet bir yoruma göre (bk. Şevkânî, V, 123) bir beşerin insan olma özelliğini koruyarak Allah’a yaklaşabileceği son noktaya kadar yaklaştı..

Peygamber’in Rabbine ihtiramını (saygı) arzettiği, Allah’ın da ona selâmla hitap ettiği ve inananlara esenliklerin dile getirildiği ‘Tahiyyat’ duasındaki diyalogun mi‘rac olayı sırasında gerçekleştiği kabul edilir. Mekândan münezzeh olan Allah Teâlâ ile Kur’an’ın ‘âlemlere rahmet’ olarak gönderildiğini bildirdiği Hz. Muhammed arasında, insan idrakinin kavramaktan âciz olduğu bir şekilde gerçekleşen bu buluşma sırasında Resûlullah’a, içlerinden günahkâr olanlar –eğer affedilmezlerse– bir süre cehennemde cezalandırıldıktan sonra bütün ümmetinin cennete kabul buyurulacağı müjdelendi; ayrıca kendisine bir hediye olarak Bakara sûresinin Âmene’r-resûlü...’ diye başlayan son iki âyeti verildi; İslâm’ın temel ibadetlerinden beş vakit namaz emredildi. Bazı rivayetlere göre mi‘racdan dönüş sırasında kendisine cennet ve cehennem ile buralarda bulunacak insanların durumları gösterildi. Nihayet Hz. Peygamber Mekke’den ayrıldığı noktaya getirildi.” (2)

Mirac gecesinin sabahında “Kâbe’de Ebu Cehil gelip yanına oturunca Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- ona İsra olayını anlattı. Ebu Cehil: ‘Ey Kâ’b İbn-i Lüeyoğulları! Gelin’ dedi. Ve kendisine anlatılanları onlara anlattı. Bu olayı anlatırken insanlar hayretlerinden ve inkârlarından ıslıklar çalıyor, ellerini başlarının üzerine koyuyorlardı. Resulullah’a iman edenlerden bazıları bu olay üzerine dönüş yaptılar. Bazı insanlar Hz. Ebu Bekir’e -Allah ondan razı olsun- koştular. Durumu anlattılar. Hz. Ebu Bekir: ‘Peygamber böyle diyor mu?’ diye sordu. ‘Evet’ dediklerinde: ‘Ben şahitlik ederim ki, eğer o bunları söylemişse doğrudur’ dedi. Adamlar: ‘Bir gecede, Şam’a gidip, sabah olmadan tekrar Mekke’ye döndüğünü doğruluyor musun?’ diye sorduklarında: ‘Ben bundan daha ötesine ilişkin konularda bile onu doğruluyorum. Onun gökten haber getirdiğine inanıyorum’ karşılığını verdi ve bu olay nedeniyle kendisine ‘Sıddık’ adı verildi.”(3)

Biz bugün bu büyük mucizeyi özetlemeye çalıştık. Bu konu ile ilgili bazı önemli noktaları inşallah haftaya sunacağız. 

Sözlerimizi noktalarken önce Mir’ac’da gerçekleşen diyalogu bir kez daha gözler önüne getirelim: Peygamber Efendimiz Rabbimizin huzurunda, “Ettehiyyâtü lillâhi vessalevâtü ve’t tayyibât= Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah’a dır” dedi. Cenab-ı Hak’ta: Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtüh= Ey Peygamber! Allah’ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun” diye hitap buyurdu. 

Diyalog şöyle tamamlandı:

“Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlüh= Selam bizim üzerimize ve Allah’ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O’nun kulu ve Peygamberidir” 

Sonra da Hz. Ebubekir’in (r.a.) sadakat timsali veciz ifadesini Resulullah (s.av.)’ın tebliğ ettiği tüm haber ve mesajlara karşı gönülden bir kez daha tekrarlayalım:

“Ben şahitlik ederim ki, eğer o bunları söylemişse doğrudur.”

1- Prof. Dr. Hayreddin Karaman ve Diğerleri, Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir,Ankara 2007, c.III, S.458,459.

2- a.e.

3- Seyid Kutup, Fî zılal-li Kur’an, Îsra suresi, âyet,1.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23