• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Mustafa Destici haklı... AK Parti’ye tuzak kuruluyor

23 Mayıs 2019
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Malum, Büyük Birlik Partisi, AK Parti ile MHP’nin de dahil olduğu Cumhur İttifakı’nın ortaklarından. 

31 Mart’taki yerel seçimlerde pek çok yerde kendi adaylarını çıkarmayarak ittifaka destek verdiler. Devletin bekası, ülkenin bütünlüğü, milletin istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda destek vermeye devam edeceklerini de her fırsatta dile getirdiler.

Fakat BBP’nin ittifakın içinde yer alması, birtakım yanlışlara karşı ses çıkarmayacağı anlamına gelmiyor.

Zaten görüldüğü gibi, bazı hususlarda AK Parti ve MHP’ye çatır çatır muhalefet yapıyorlar. 

Doğrusu iyi de yapıyorlar.

Son çıkışları da bizce bir hayli yerindeydi.

PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesine yönelik yasağın kaldırılmasına açık yüreklilikle gösterdikleri tepkiden bahsediyoruz.

Baksanıza, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Apo’nun avukatlarıyla görüşmesinin Kandil’le ve HDP ile görüşüp bilgi alışverişi yapması ve buraları içeriden yönetmesi anlamına geleceğini hiç çekinmeden söylüyor.

HDP’lilerin, “23 Haziran” sopasını gösterip hükümete birtakım adımlar attırmak istemesinin tam anlamıyla bir “tuzak” olduğunu dile getiriyor.

Sayın Destici’nin tespitleri gerçekten de çok yerinde. Dolayısıyla hepsinin altına hiç düşünmeden imzamızı atarız.

Belki farkında değiller ama, İstanbul seçimleri öncesinde AK Parti’ye hakikaten bir tuzak kurulmaya çalışılıyor. AK Parti, tarihi seçim öncesinde tarihi bir hata yapmaya zorlanıyor.

Bu tür kritik eşiklerde atılacak adımların ne getirip ne götüreceğini iyi hesap etmek çok önemlidir. İşte bu yüzden AK Parti, çözüm sürecini yeniden başlatma anlamına gelebilecek tehlikeli adımlardan özenli bir şekilde kaçınmalıdır. 

Bizden uyarması.

¥

İLLET GİBİ YAPIŞTINIZ... BIRAKIN

ARTIK ŞU MİLLETİN YAKASINI!

Daha önce de dile getirdik. Geçtiğimiz yıl içerisinde “Türk Sanayici ve İşadamları Derneği” olan isimlerini “Türk Sanayici ve İşinsanları Derneği” olarak değiştirdiklerinde, “TÜSİAD’ın isim değişikliğine değil, acilen bir zihniyet değişikliğine ihtiyacı var” dedik.

Yanılmadığımızı şu son yaşananlar açık bir şekilde gösteriyor. 

Evet, yine buram buram demokrasi hazımsızlığı kokan bir skandalla gündemdeler.

Kuruluş tarihi olan 1971’den bu yana mezkur huyları hiç değişmedi. TÜSİAD, bildirisinde yer alan Türkiye’yi ekonomik olarak kalkındıracak icraatlara imza atmak yerine sürekli siyasi çıkışlarla gündeme geldi.

Koca koca(!) “iş insanları”nın başka işi-gücü yok.

Dün gazetelere verdikleri çarşaf çarşaf ilanlarla hükümet düşürüyorlardı, bugün de ısrarla aynı işlerin peşinden koşuyorlar.

İsimlerinde güya “Türk” ibaresi var, lakin “Türklük”le de “Türkiye” ile de uzaktan yakından bir alakaları bulunmuyor.

Görüyorsunuz, ne zaman Türkiye’nin meselelerini çözmeye çalışan bir hükümet işbaşına gelse, anında onun karşısına dikiliveriyorlar.

Demokrasi karneleri kırıklarla dolu.

Darbe destekçiliği bunlarda... Vesayet rejimine gönüllü payandalık desen, yine bunlarda.

Söylesenize, yarım asra yaklaşan serüvenlerinde, bir Allah’ın günü olsun demokrasiden yana tavır takındıklarını gördünüz mü bu kodamanların?

Hangi taşı kaldırsak, altından çıkıyorlar.

Kâh 12 Eylül darbesine alkış tutuyorlar, kâh 28 Şubat 1997’deki “post modern” darbede çok önemli bir rol üstlenerek Refahyol Hükümeti’nin düşürülmesinde aktif görev icra ediyorlar. 

27 Nisan e-muhtırasında, Gezi kalkışmasında, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki ülkeyi içeriden çökertme operasyonlarında... hep bunlar var. Devlet ve millet düşmanlarının yanında saf tutmayı adeta alışkanlık haline getirmişler.

“Gönüllü bir iş dünyası kuruluşu” olduklarını iddia ediyorlar, fakat daha ziyade Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen bir kısım güçlerin “gönüllü tetikçiliği”ni yapıyorlar.

12 Eylül darbesinin ardından önce kapatılmaları, ama daha sonra “ABD’de lobi faaliyetlerinde bulunacakları” gerekçesiyle tekrar açılıp, “12 Eylül cunta yönetiminin icazet verdiği ilk dernek” olarak tarihe geçmeleri, birilerinin tetikçisi olduklarının en büyük kanıtı zaten.

Ülkemize yönelik dış baskı ne zaman artsa, emperyalistlerle senkronize bir şekilde seslerini yükseltmeleri, maşa olarak kullanıldıklarının en bariz delili...

Ne diyelim, temennimiz bir illet gibi yapıştıkları şu milletin yakasını bir an önce bırakmaları. Öyle gözüküyor ki ülke ancak o zaman rahat bir nefes alacak. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23