• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Mavi Marmara’yı müze yapacak bir “babayiğit” yok muydu?

18 Mart 2018
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Gazze’ye yardım malzemesi götürürken gözü dönmüş siyonist İsrail askerlerinin düzenlediği baskında 10 kişinin şehit olduğu Mavi Marmara gemisi satılmış. Daha doğru bir ifadeyle satılmak zorunda bırakılmış.

Mavi Marmara ruhunun yaşatılması için müze olması gereken gemi, 3 aylık bir tadilattan sonra “Erdoğan Bey” ismiyle kamyon taşımacılığında kullanılacakmış.

Ne hazin değil mi?

Devletten milyonlarca dolarlık ballı ihaleler alan sözde muhafazakâr zenginler de...

Onlarca saçma sapan projeye dev bütçeler ayıran Kültür ve Turizm Bakanlığı da kılını kıpırdatmıyor.

8 yıldır Haydarpaşa Limanı’nda demirlemiş durumda öylece bekleyen Mavi Marmara’yı satın almak, ticari saiklerle hareket eden bir armatöre düşüyor. 

Yazık, hem de çok yazık...

“TEK ADAM”, “TEK SES” İSTİYOR

Görüyorsunuz değil mi, Tayyip Erdoğan’ı her fırsatta “tek adam” olarak nitelendiren Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’deki “tek adam”lığını git gide perçinliyor.

Hep söylüyoruz, bunların “6 ok”u var, ama tek bir prensipleri bulunuyor. O da “tek adam”a tam biat hep biat. 

Kılıçdaroğlu’nun ne yapmak istediği gayet açık:  

Kendi düşüncelerinden farklı bir görüşün dillendirilmesine tahammül edemiyor. Yani “tek adam”, CHP’de “tek ses” istiyor.

Hatırlayın, işbu “tek adam”, geçtiğimiz hafta düzenlenen ve parti içi demokrasinin rafa kalktığı kurultayda, herkesin tek bir söylemde olması gerektiğini belirtip, farklı görüş açıklayan milletvekillerini partiden kovmakla tehdit etmemiş miydi?

“Ben milletvekili seçildim, istediğim kanala çıkarım, istediğim gibi de konuşurum” diyenlerin CHP’de yerinin olmadığını söylememiş miydi? 

“Bugüne kadar ses çıkarmadım, ama bundan sonra izinsiz konuşamazsınız arkadaş” diyerek tüm vekillere gözdağı vermemiş miydi?

Eee, böyle bir gözdağının ardından, CHP’li vekillerin birbirinden farklı görüşler serdetmesi beklenebilir mi?

Tabii ki beklenemez.

Alın işte, CHP’de şimdi, tam da “Diktatör Kemal”in istediği gibi tek ses hakim.

Baksanıza, Kılıçdaroğlu’nun farklı görüş açıklayanları kapı önüne koyacağını dillendirmesinin ardından, CHP’li milletvekilleri neredeyse aynı anda aynı tweet’i atıyor. 

Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Barış Yarkadaş’ın da aralarında bulunduğu 8 milletvekili, “Meclis Başkanı AKP ile MHP’nin seçimi katleden yasayı sabaha kadar geçirme kararı aldığını gece yarısı öğrendi. 12 Mart’a bu yakışır!” diyerek, ittifak yasasını noktası virgülüne aynı kelimelerle eleştiriyor. 

Ne diyelim, işte tek adam, işte tek ses!

“BEN DELİ MİYİM Kİ” DİYEN 

KARAMOLLAOĞLU’NUN 

YAPTIKLARI HİÇ DE “AKILLI” 

İŞİ DEĞİL

“AK Parti ile MHP’nin Cumhur İttifakı’na dahil olacak mısınız?” sorusuna “Ben deli miyim ki böyle bir mesuliyetin altına gireyim” diye karşılık veren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Müslümanların İslami değer ve kimliklerine karşı kirli yayınları ile bilinen Sözcü gazetesine manşet olarak nasıl bir mesuliyetin altına girdiğinin farkında mı acaba?

Darbe dönemlerinde bile hukuka güvenin olduğunu, ama AK Parti iktidarında hukuka güvenin kalmadığını iddia eden sayın genel başkan, Erbakan Hoca’nın ilk partisi olan Milli Nizam’ın “Hukuka güven vardı” dediği 12 Mart muhtırasından sonra kapatıldığını bilmiyor mu?

Necmettin Erbakan’ın ikinci partisi Milli Selamet’in “hukuka güvenin olduğu(!)” 12 Eylül 1980 darbesinin ardından yasaklandığından, Hoca’nın da o dönem 10 ay haksız yere hapis yattığından habersiz mi sayın Karamollaoğlu?

28 Şubat postmodern darbesinde asker zoruyla iktidardan düşürülen, bir defa daha partisi kapatılan, kendisi de siyaseten yasaklanan Erbakan’ın halefi, hem de Erbakan’ın yıllarca kullandığı odada, üstelik din düşmanı bir gazeteye, nasıl “Darbe dönemlerinde bile hukuka güven vardı; fakat şimdi hukuka güven falan kalmadı” diyebilir?

Hadi tüm bunları bir tarafa bıraktık, Karamollaoğlu, başörtüsünden ne kadar rahatsız olduğunu her fırsatta ortaya koyan Sözcü gibi bir gazeteye (AK Parti’nin eleştirilecek onca icraatı olmasına rağmen), “Bu iş başörtüsü sorununu çözmekle olmuyor” açıklamasını hangi saikle yapabilir?

“Ben deli miyim ki Cumhur İttifakı’na katılayım” diyen Karamollaoğlu’ndan “aklı başında” bir cevap bekliyoruz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23