• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Adın gibi ‘Emin’iz... Sen iflah olmaz bir darbe şakşakçısısın

30 Mayıs 2019
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

27 Mayıs darbesinin üzerinden tam 59 yıl geçti. Bu süre zarfında o meşum dönemle alakalı hemen hemen bütün gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Ancak birtakım darbe heveslileri, bütün bu gerçeklere rağmen hâlâ seslerini kesip mabatlarının üzerine oturmuş değil.

Görüyorsunuz, 27 Mayıs’la ilgili bazı kuyruklu yalanlar bugün bile pervasızca piyasada dolaştırılıyor. 27 Mayıs’ın her yıldönümünde darbe goygoycuları bir bir ortalığa dökülüyor. Darbenin meşru olduğu konusunda ısrarla kara propaganda yapıyorlar.

Bu kara propagandacıların bayraktarlığını ise maalesef gazeteciler üstlenmiş vaziyette.

Mesela “brifingli gazeteci” Emin Çölaşan’a bakın. 

Eleman, 27 Mayıs’ın yıldönümü sebebiyle kaleme aldığı yazılarda (“yazı” değil, “utanç vesikası” desek daha isabetli olacak aslında) açık açık “Oh olsun” demeye getiriyor. Demokrat Parti’nin 10 yıllık iktidarında giderek yoldan çıkıp sapıttığını, darbenin de bu “sapıtma”ya istinaden yapıldığını iddia ediyor.

Halbuki asıl yoldan çıkan ve sapıtan bizzat kendisi.

Öyle olmasa, “Yıllardır 27 Mayıs ve idamlar sömürüsü yapılıyor, Türk Milleti bin bir yalanla kandırılmaya kalkışılıyor” deme küstahlığında bulunmazdı.

Bu postallı gazeteci fena halde sapıtmasa, Demokrat Parti döneminde basının şiddetli bir baskı altında olduğunu ileri sürmezdi.

¥ 

Demokrat Parti iktidarında Türk basınına baskı falan uygulanmamıştır, bilakis mümtaz(!) Türk basını, elindeki bütün gücü kullanarak seçilmiş iktidara diz çöktürmeye kalkışmıştır.

Dönemin tirajı en yüksek 10-15 gazetesine bakarsanız, bu hakikati yalın bir şekilde görürsünüz.

Başta Celal Bayar ve Adnan Menderes olmak üzere DP’nin önde gelen bakan, milletvekili ve bürokratlarının çeşitli asılsız suçlamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılması...

Üniversite gençliğinin kıyma makinelerinde kıyılıp asfalt altlarına gömüldüğü palavrası...

Harbiyeli öğrencilerin tek tek toplanıp adresi bilinmeyen yerlere gönderildiğine yönelik üfürmeler...

Atatürk’ün Selanik’teki evini Menderes’in bombalattığına dair zırvalar...

Evet, bunların hepsi ve burada sayamadığımız çok daha fazlası Demokrat Parti muhalifi “candaş” basının marifetleridir.

¥

27 Mayıs’a giden süreçte matbuatın tutumu böyleydi de darbe sırasında ve sonrasında çok mu farklıydı sanki?

Değildi elbette.

Zaten Bab-ı Ali döneminin namuslu gazetecilerinden Gürbüz Azak, Türk basınının 27 Mayıs’ın hemen sonrasındaki utanç verici tavrını çok veciz bir şekilde özetliyor. Adnan Menderes ve iki bakan için idam kararı çıktığında Bab-ı Ali’deki bazı gazetecilerin tabanlarını yere vurup tepindiğini belirten Azak, o şeref yoksunu sözde gazetecilerin “3 kişi de ne demek? En az 30-35 kişinin asılması gerekirdi” diye gürlediğini ifade ediyor.

Emin Çölaşan’ın baskı altında olduğunu iddia ettiği Menderes dönemi basınını görüyorsunuz değil mi?

¥

Bize kesinlikle hikaye anlatmaya kalkma Emin!

Sen sadece 27 Mayıs’ı da değil, bütün darbeleri savunan bir demokrasi düşmanısın.

Öyle ya, 12 Eylül’de gençlerin, işkencecilerin elinde inim inim inletildiği Mamak Askeri Cezaevi için güzellemeler yapan sensin.

28 Şubat döneminde, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’e “Siz onu bunu bırakın. Darbe yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?” diye merak içinde soran sensin. 

2007 yılındaki 27 Nisan muhtırasının hemen akabinde “Asker, verdiği muhtırayla milyonlarca insanımızı rahatlattı” diyen yine sensin.

Evet Emin!

Adın gibi eminiz...

Şu bir gerçek ki, sen su katılmamış bir darbe şakşakçısısın. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23