PKK’nın yerini CHP mi alacak?
PKK’nın yerini CHP mi alacak?
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
Dünya siyasi düzeni değişiyor. Tabii ki Türkiye de değişiyor. Dönüşüyor, gelişiyor. Artık uluslararası ilişkilerde, ulusal politikada ve dahi yerel yönetimlerde, eski terimlerin geçerliği kalmadı.
Bunun en net örneklerinden biri, “Yeni Türk Devlet Modeli”nin terör örgütü PKK’ya silah bıraktırması, hiçbir taviz vermeden feshedilmesini sağlaması oldu. Ayrıca SDG’nin özerk yapısına son verip Şara’ya bağlaması, “bölücülükle övünen” siyasetçilere, “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” dedirtmesi de yeni devlet modelinin gücünü ortaya koydu.
(Yeni Türk Devlet Modeli hakkında bu yazıları okuyunuz: Dönüşen devlet, Kürtler ve CHP, “Yeni Türk Devlet Modeli”nin şifreleri, “Yeni Türk Devlet Modeli” ve üst ilke, Suriye’de Erdoğan dehası ve gizli kahramanlar, Türkiye, SDG’ye 3 seçenek sundu)
PKK bir terör örgütüdür. Öcalan bir teröristbaşıdır. Bu hiçbir zaman değişmeyecek. 84 Eruh ve Şemdinli baskınları, bunca yıldır şehit edilen 40 binden fazla insan unutulmayacak. Hatta kimsenin gündeme getirmediği, daha önce de hatırlattığım şu husus da hafızalarda her zaman yerini koruyacak: Teröristbaşı Öcalan, doğuda otoritesini kurabilmek için, herkesten önce Kürtleri katletti.
Terör örgütü PKK her zaman rezilliklerle anılacak, evet, ancak unutulmamalı ki, Türkiye bu örgüte boyun eğdirdi. Yeni Türk Devlet Modeli, Kürtlere kucak açtı. Eski kemalist rejimin baskıcı, kafatasçı, tepeden bakan, küçümseyen, ötekileştiren, faşizan tavrı artık tarihe karıştı.
Bu değişim/gelişim sürecinin 3 boyutu var. İlki devlet boyutu.
Yeni devlet modelinde Atatürkçü kesimi MHP temsil ediyor. İslamcı kesimi ise AK Parti. Kapsayıcı devletin “muhafazakar Kürtleri” temsil eden yüzü HÜDA PAR oldu. “Marjinal Kürtleri” temsil eden yüzü ise, PKK’nın feshedilmesine hizmet ederse HDP/DEM olacak. Ancak artık tamamen Türkiye’nin partisi olmaya karar vermeleri gerek. Şu an gidişat bu yönde.
İkincisi ise, Türkiye’nin önündeki en büyük engel olan terör boyutu. Terörün, yani devlet düşmanlarının en büyüğü PKK idi. Feshettirildi. Tarihe karıştı.
Üçüncü boyut ise, memlekete zerre miskal faydası olmayan CHP. Evet, CHP maalesef bu ülkenin kurucu iradesini temsil ettiği için, değişim/gelişim sürecinin doğal bir üyesi. Ve maalesef ki ülkenin kurucu iradesini temsil etmesi gereken bu parti, kapsayıcı yeni devlet modeline uyum sağlamadı. Bakın “sağlayamadı” demiyorum. Sağlamadı. Bilerek, isteyerek sağlamadı.
Başlarda, Özgür Özel’in Başkan Erdoğan, yeni devlet modeli ve terör örgütü PKK’nın feshedilmesi yönündeki açıklamaları çok olumluydu. Hakikaten CHP için umut doğmuştu. Ancak Kılıçdaroğlu ve destekçilerinin baskıları, İmamoğlu’nun adaylık için zorlaması vb. sebeplerle, Özgür Özel de tipik CHP’li oldu. Şu an partiyi tuttuğu konum ise o kadar tehlikeli ki…
Bir anti-kemalist olarak sorayım, Mustafa Kemal’in partisi bu mu?..
“Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir. Onun için de Halk Fırkası bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır” diyen Mustafa Kemal’in partisi...
“Tahsin başkan öyle Güney’den falan değil ha, Kuzey’in evladı” diyerek alenen güney/ güneydoğu halkını aşağılayan Özgür Özel yönetiminde, “halkların yükselişini ve saadetini sağlamak yolunda” çalışmalar mı yapıyor!.. (9 Mart 2024 Zonguldak mitinginde söyledi.)
20 Haziran 1920’de, Sovyetler Birliği Dışişleri Komiserine telgraf yollayıp, “Biz, Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı muhafaza etmekle yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperyalistlerinin kuvvetleri ve malum olan her vasıtaları ile Türk milletini emperyalizme vasıta yapmak istemelerine de mani oluyoruz. Bu suretle, bütün insanlığa hizmet ettiğimize kaniyiz” diyen Mustafa Kemal’in partisi...
“Mehmet Şimşek’i Financial Times’a şikayet ettim” diyen, “İngiltere bize sahip çıkmıyor” diye ağlayan, “Reuters’a, Fransız Le Monde’a, Deutsche Welle’ye, İngiliz The Times’a, CNN International’a, Japon Asahi’ye, Der Spiegel’e, Agence France Presse’e, The Guardian’a sayfa sayfa röportaj verdim” diyerek ülkesini şikayet etmekle övünen Özgür Özel ile insanlığa hizmet mi ediyor!..
“Bir milletin başarısı, mutlaka bütün millî güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir” diyen Mustafa Kemal’in partisi...
Bugün yerli ve milli markaları boykot ederek neye hizmet ediyor? Buyurun siz söyleyin?.. Grup toplantısında eline aldığı dövizde memleketi uğrattığı zararı, vatandaşın omzuna yüklediği yükü gerile gerile anlatıyor. Kendi vatanını, halkını nasıl zarara soktuğunu açıklıyor.
Ve tüm bunları bir yolsuzluk tutuklusu için yapıyor.
Gençleri sokağa döküyor, polisi hedef alıyor, memleketin kalkınmasına hizmet etmekle görevli markaları boykot ediyor, dünyayı yardıma çağırıyor... ve daha nice saçmalık.
*
Şimdi... Devletin bugüne dek en büyük düşmanı olan PKK ortadan kalkmışken, batının desteğini uman Özgür Özel’in CHP’si, niye bunca devlet karşıtlığını misyon belledi?.. İlginç!..
“Ekrem Başkan hata yapmıştır, yolsuzlukları itiraf edenler de benim partimin mensubudur, biz devletimizin yanındayız, halktan para çalındığı doğruysa, onun halka geri verilmesi için elimizden geleni yaparız, hırsız CHP’den diye savunacak değiliz, yaralı parmağımızı ilk biz keseriz” dese Türkiye’nin kahramanı olacaktı...
Ama şimdi, makul CHP’lilerin bile “İmamoğlu’nun kuklası” dediği, boş bir maskot haline geldi.
Bu kadar devlet karşıtlığı hayra alamet değil. CHP’nin “bazı boşlukları dolduruyormuş gibi” izlenim bırakması göze batıyor. Bizden uyarması. Yarın “turpun büyüğü” heybeden çıkınca, Özgür Özel “gözüne far tutulmuş tavşana” dönmesin...
Artık Türkiye’nin terörle de, teröristlerin önünde eğilip elini öpenlerle de kaybedecek vakti yok.
Ve minellâhi’t-Tevfîk.