Türkiye, SDG’ye 3 seçenek sundu
Türkiye, SDG’ye 3 seçenek sundu
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
- “Siz bizi kentinize kabul etmezseniz, yarın bir başçavuş gelecek ve başınız sağ olsun diyecek.”
2014’te söylenen bu skandal sözler, HDP/DEM Partili Sırrı Süreyya Önder’e ait.
- “Öcalan’ın bir talebi yok. Ön şart ya da sonrasında şu şart diye bir şey yok. Bunu bütün bir şerefimle söylüyorum. Şerefim üzerine yemin ederim ki bu işin pazarlığı ya da şartı yok. Türkiye’yi böldürmeyeceğiz.”
2025’te söylenen bu sözler de Sırrı Süreyya Önder’e ait.
İlkindeki tehdit, halkı korkutma, “terör siyaseti” denebilecek kadar sert sözler, eski Türkiye’nin özeti niteliğindeydi. Ve unutulmamalıdır ki, CHP, bu sözlere rağmen HDP ile işbirliği yapıyordu. Ve bizim mahallenin ezikleri de CHP’nin kuyruğuna takılıyordu...
İkinci söz ise, terör örgütü PKK’nın lağv edilmesi hakkında. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hiçbir şart koşulamıyor. Öcalan’ın serbest kalması söz konusu değil. Pazarlık yok. Bu sözler de Yeni Türkiye’nin özetidir. Defalarca yazdığım “Yeni Türk Devlet Modeli”nin yansımasıdır. Ayrıca geçmişte kendince özerklik ilan eden partinin şimdi “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” demesi de marjinal Kürtlerin geldiği noktayı çok güzel gösteriyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de “Devlet hangi tavizi verdi, şeklinde konuşulduğunu görüyoruz. Devletin ve milletin nitelikleri konusunda herhangi bir al ver süreci yoktur” diyerek zaten konuyu kapattı.
Kahraman Mehmetçik her gün bir “üst düzey” PKK’lıyı öldürürken; devlet, demokratik temayüllerin dışına çıkan belediyelere hiç bekletmeden kayyım atarken, PKK’ya sosyal medyada destek çıkanlar Emniyet tarafından tek tek toplanırken, MİT’in gizli kahramanları hemen her gün bir teröristi paketleyip Türk yargısına teslim ederken... Velhasıl, Türkiye terörle mücadelesini tavizsiz sürdürürken, Öcalan’a PKK’yı lağv etmekten, yandaşlarına da düz ovada siyaset yapmaktan başka çare kalmadı. Zira Türkiye, Kürtlerin hakkını teslim eden bir ülke olurken, marjinal Kürtlere de “artık sizi PKK temsil edemez” mesajı verdi. Tabanda “silahsız mücadele” fikri ağır bastı.
Yani PKK/KCK/HDP/DEM çizgisi artık Türkiye’nin safında olmak ve sadece Meclis kürsüsünden “mücadelesini” sürdürmek zorunda. Bu şartla, teröre taviz ve geçit vermeden, barışın her türlüsüne devlet sıcak bakıyor.
*
PKK uzantısı “SDG”nin elebaşı Ferhad Abdi Şahin, ABD’deki Ulusal Basın Kulübüne video konferansla bağlandı ve Öcalan’ın silah bırakma çağrısının PKK’ya olduğunu, kendilerine olmadığını savundu. Ki PYD, PKK’nın Suriye yapılanması.
Türkiye, SDG’ye 3 seçenek sundu; 1) Ya PKK’nın lağv edilmesine uyun ve tamamen yeni bir süreç başlasın. 2) Ya Ahmet Şara’ya bağlanın, Suriye ordusuna dahil olun. 3) Ya da ölün.
PKK/SDG halen Amerika’nın varlığına güveniyor. Ancak Türkiye PKK/ SDG’nin özerk yapısına müsaade etmeyeceğinin altını çiziyor. Ahmet Şara da Erdoğan’ın lafının üstüne laf söylemeyeceklerini vurgulamıştı. Nitekim o da Aralık’ta yaptığı açıklamada Suriye’nin toprak bütünlüğünün kırmızı çizgileri olduğunu söylemiş ve SDG’nin varlığını devam ettirmesinin tek yolunun Suriye ordusuna bağlanmak olduğunu belirtmişti. Özerk bir SDG artık mümkün değil.
Yeni Suriye devleti ile PKK/SDG arasındaki görüşmelerin olumlu ilerlediği söyleniyor ancak iki taraf arasında PKK/SDG’nin bölgesindeki petrolün paylaşılması noktasında anlaşmazlık olduğu ileri sürülüyor.
Her şeyin özeti şu; Şahin daha önce Öcalan’ın çağrısına uyacaklarını söylemişti. Şimdi yan çiziyor çünkü Amerika bölgedeki petrolü kurtarabilir miyiz düşüncesiyle Şahin’i zorluyor. Yani PKK/SDG’ye uzatmaları oynatmaya çalışıyor.
Marjinal Kürtlerin devlete tam bağlanmalarının – ki Sırrı Süreyya’nın sözleri bu noktada çok mühim– PKK/SDG’nin elini tümden güçsüzleştireceği de ortada. Irak ve Türkiye Kürtlerinin kayıtsız şartsız Türkiye’nin yanında yer almaları, Suriye Kürtlerinin tek başlarına, Türkiye’ye rağmen ayakta kalamayacaklarının göstergesi. ABD onları sonsuza dek beslemeyecek.
Hülasa... SDG’nin Öcalan’ın çağrısı hakkındaki tavrı Türkiye’yi çok etkilemez. Çünkü Ankara’nın terörle mücadele konusunda tavrı net. Abdi Şahin, Türkiye’nin geleceğinde terörün olmadığının farkına varmak zorunda. Varmazsa, 3’üncü seçenek halen masada. Sayın Erdoğan’ın dediği gibi, “Demir yumruğumuzu daima hazır tutuyoruz.”
Ve minellâhit-Tevfîk.