• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Seyfullah Maden
Muhammet Seyfullah Maden
TÜM YAZILARI

Dönüşen devlet, Kürtler ve CHP

29 Kasım 2024
A


Muhammet Seyfullah Maden İletişim: [email protected]

Dönüşen devlet, Kürtler ve CHP

MUHAMMET SEYFULLAH MADEN

Allah'ın adıyla...

*

Zannediyorum ki devlet yapısı dönüşümün arefesinde. Onlarca yıldır halkı bezdiren faşist/kemalist rejim, yerini daha kapsayıcı bir modele bırakıyor. Bu biraz da mecburi bir değişim. Doğal bir süreç. Türk halkının tarihi inkişafı bunu gerektiriyor. Genetik kodlarımıza uymayan bir ideoloji, yerini hızla yeni bir modele devrediyor.

Yeni devlet modelinin, bazılarının tabiriyle "yeni rejimin" mütedeyyin/İslamcı yüzü Başkan Erdoğan. Sayın Erdoğan'a eşlik eden Sayın Bahçeli ise devletin atatürkçü yüzü. BBP ise yeni modelin mütedeyyin/milliyetçi tarafı. Bu modele HÜDA PAR ile muhafazakar Kürtler de dahil oldu.

Kemalist rejimin aksine, bu model, kendinden olmayana tepeden bakmıyor. Aksine, her kesimden insanı temsil eden bir devlet yönetimini öngörüyor. Kapsayıcılığının şifresi de burada. 

Cumhur İttifakı'nın Öcalan çıkışı da bu minvalde değerlendirilmeli. Zira Kürtleri temsil eden bir de marjinal cephe var. O cephenin temsilcisi ise DEM/Öcalan oluşumu. HÜDA PAR'ın aksine, daha seküler olan Kürtlerin temsilcisi konumundalar.

Akademi çevrelerinin "Kürt Ulusal Hareketi" olarak nitelediği marjinal cephe, kemalist rejim ve yüzde 20'yi bulmayan destekçileri tarafından yıllarca yok sayıldı. On binlerce şehit ve devam eden saldırılar gösterdi ki, yok sayma politikası bir halta yaramadı. Yeni kapsayıcı devlet modeli ise, onları yok saymak yerine iletişim kurdu.

Şimdi DEM/Öcalan oluşumunun bir karar vermesi gerek. Türkiye'deki yeni devlet modelinin uzattığı şefkat ve barış elini mi sıkacaklar, yoksa lider kadrosuna birkaç bin avro para kazandıran ve Kürtlerin kanının dökülmesine neden olan ABD/İsrail ittifakına devam mı edecekler... Bu noktada Apo özelinde “marjinal Kürtler” de dönüm noktasında denebilir. 84ʼten beri kimsenin cesaret edemeyeceği bir çağrıya muhatap oldular. “Bunu silahlı mücadeleye borçluyuz” diyerek, PKKʼnın silah bırakmaması gerektiğini savunan teröristler, Kürtlerden bir karşılık bulamayacaktır. Zira aklı başında bütün Kürtler, silahla Türkiye Cumhuriyeti Devletiʼne söz geçmeyeceğini anlamış durumda.

Farkındaysanız Sayın Bahçeli'nin çağrısından hemen sonra kayyım atamaları gerçekleşti. Aynı zamanda terör örgütü PKK'ya karşı operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Örgütün lider kadrosundaki isimler de tek tek etkisiz hale getiriliyor. Peki burada bir çelişki mi var? Yani devlet PKK'ya silah bırakın ve teslim olun çağrısı yaparken, Öcalan'a da umut hakkını tartışırken, örgüt üyelerini öldürmeye ve belediyelere kayyım atamaya devam ediyor... “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” mu?..

Cevap çok basit...

Türkiye'nin geleceğinde terör yok. Türkiye'nin geleceğinde PKK yok. Yeni devlet modeli istiyor ki, bu barışla olsun. El sıkışarak olsun. Yaralarımızı sararak olsun. Kimsenin ağlamasına, üzülmesine gerek kalmadan olsun. Bu yüzden barış elini uzatıyor.

Ancak bu el tutulmazsa... 

O zaman silahlar susmaz.

PKK ya bitecek ya bitecek. Devlet şu an barışçıl yollarla terörün sona ermesini istiyor. Silahların susup susmayacağına karar verecek olan DEM/Öcalan oluşumudur.

Peki CHP bu işin neresinde?

Açık söyleyelim, özellikle kreş saçmalığıyla CHP'nin kamuoyu nezdindeki kredisi iyice düştü. Cumhur İttifakı’nın son seçimlerdeki kötü neticesi, CHP'nin başarısı değil, emekli maaşı, enflasyon gibi sorunlar nedeniyle 9 milyon AK Parti seçmeninin sandığa gitmemesine bağlıydı. CHP'nin hiçbir konuda net bir duruşu, çözüm önerisi yok. Hayatlarını, Cumhur İttifakı’na karşı çıkmaya adamışlar. Göz boyamaya, kitle borazanlığı yapmaya, şova devam ediyorlar. Kitleleri de buna müsait. 

Özgür Özel'in göreve başladığı zamanki tutumu, yeni devlet modelini anladığı ve sıcak baktığı, partisinin bu modelde yer edinmesi için çaba sarf ettiği izlenimini uyandırıyordu bende. Ancak Kılıçdaroğlu'nun baskısı, ona yakın delegelerin değişim için kapalı kapılar ardındaki toplantıları, İmamoğlu'nun adaylığa oynaması... gibi birçok etken, Özel'i tipik bir CHP'liye dönüştürdü. Artık şov üzerinden muhalefette kalıp, niş kitlesini elde tutmaya çalışan bir genel başkan havası veriyor.

Yani ben CHP'nin bu yeni devlet modelinde yer edinmek istediğini sanmıyorum. DEM'in kuyruğu gibi bir parti oldu. DEM'in kendisi varken, kuyruğunu kim ne yapsın?..

Son olarak ekleyelim: Önceki yazılarımızda ısrarla üzerinde durduğumuz nokta, bu süreçte şehit ailelerini incitecek her türlü eylem ve söylemden uzak durulması gerektiğiydi. Muhalif medya, herhangi bir şehit yakınına mikrofon uzatıp, Bahçeli'nin çağrısı aleyhine konuşturabildi mi? Medyada hiçbir şehit yakınının, süreç aleyhine açıklama yaptığını gördünüz mü? Gerçekten de canı yanmış olan insanlar bu savaşın bitmesini destekliyorlar. Ancak tekrarlıyorum, bu konuda ısrarcıyım, Öcalan çağrısını Meclis'ten yapmak zorunda değil. Orası şehit yakınlarının ağırlanması gereken çatıdır. Onlar başımızın tacıdır. 

Ben, devletin yeni kapsayıcı modelinden memnunum. Barışla dolu günlerde, şehitlerimize layık birer vatandaş olarak yaşamanın ümidiyle yarınlara bakıyorum. Allah, eşi benzeri olmayan bu cânım ülkeyi korusun ve İslam çatısı altında tüm ırktan, milletten insanların kol kola girdiği bir Türkiye inşa etmeyi bu yeni devlet modeline nasip etsin.

Ve minellahit-Tevfîk.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Dava

Kemalizme daha doğrusu Atatürkçülüğe Faşizm diyenler alçaktır. Buna izin veren MHP ise reyiz tarafından ya para ile hizaya yada hazırlanan dosyalarla hizaya getirilmiş durumdadır.

Harun

Çok güzel bir yazı.İşte gerçek Aydın böyle olur, İslamı ve insanlık tarihini dünyadaki gelişmeleri iyi bilmek lazım.Avrupa düşünce yapısı İslamı ve Kur’an- ı hakikatleri bilmediği için 1789 Fransız ihtilalinden sonra Ulusalcılık ve ırkçılık hastalığına yakalandı.Osmanlı uleması Gazalinin Tehafetül Felasifesini anlayamadığı ve üzerinde çalışmadığı ve İbn Haldun’u anlayamadığı için sosyal ve siyasal konuları ihmal etti.Avrapada başlayan Ulusalcılık ve ırkçılık hareketlerine karşı Osmanlı Uleması bunca ayete ve hadise rağmen ciddi bir çalışma yapamadı.Bunun sonucu olarak Jöntürkler ve İttihat Terakki gibi emperyalizmin ekmeğine yağ süren oluşumlar oluştu.Kürt sorunu işte bu ihmallerin sonucu oluştu.Peygamberimizin ,:” Hepiniz Adem as torunlarısınız , Adem as da topraktan yaratılmıştır” anlayışının , siyasi, sosyolojik önemini kavrayan bilim adamları ,( yetiştirebildik mi acaba ) bu sorunu çözebilir.Bunlar da bir kaç kişi.Mevki ve makam aşıkı , bir sürü torpilli, boş adamlar bu iş için görevlendirilirse sonuç alınmaz.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23