Bu şımarıklığa cevabı Kürtler verecektir
Bu şımarıklığa cevabı Kürtler verecektir
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla…
*
Bese Hozat kod adlı terörist Hülya Oran, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne aba altından sopa göstermeye kalktı.
Abdullah Öcalan’ı “Önder Apo” olarak niteleyen Hozat, İmralı’dan gelen yapıcı çağrıları yok saydı. “Önder” dediği Öcalan’ın aksine tansiyonu yükseltecek çıkışlar yaptı, Ankara’nın süreci ilerletemediğini ileri sürdü, hiçbir suç işlemedikleri için af talepleri olmadığını savundu.
Amed Malazgirt kod adlı Fehmi Atalay isimli terörist ise çıtayı biraz daha yükseltti: Türkiye Öcalan’ı serbest bırakmazsa PKK’nın başka adım atmayacağını söyledi.
Devlet Bahçeli’nin, süreci hızlı ilerletmek istemesinin nedeni bu işte. Süreç uzadıkça provokasyonlar çoğalacak.
İSRAİL’İN KUKLASI OLMAYA ADAYLAR
Öcalan üç partinin milletvekilleriyle yaptığı görüşmede, israil’in İbrahim Anlaşmaları üzerinden Orta Doğu’yu şekillendirmek istediğini söylemiş, siyonistlerin bölgesel güç olmak için çalıştığını vurgulamış, Tel Aviv’in bundan sonra bölgede Kürt gücüne yaslanmak isteyeceğini belirtmişti.
Görünen o ki PKK içinde israil’in kuklası olmaya meraklı isimler yavaş yavaş türemeye başladı.
Zira “Kürt hareketi” ayağına göz göre göre israil ile iş birliğini savunanlar seslerini yükseltmeye başladılar.
Günlerdir açık açık, “Keşke muhatabımız Türkiye değil israil olsaydı” diyen bazı başıbozuklar da sosyal medyada provokasyona soyunuyorlar.
Bu ahmakların peşinden gitmeye meyyal bir kitle var ama gördüğümüz kadarıyla sayıları az. Kürtlerin geneline nüfuz edebilmiş değiller. DEM kitlesi tamamen Öcalan’a odaklanmış durumda.
GÜVENLİKLERİNİ KİMSE GARANTİ EDEMEZ
Zaten israil ile iş kotarıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni karşılarına alanların kalıcı olmayacağı ortada. Zira Netanyahu hükümetinin yayılmacı politikasına şiddetle karşı çıkan büyük bir nüfus var israil’de.
Netanyahu köpeği devrildikten sonra göreve gelecek olan yeni yönetim ABD’nin sözünü dinleyip, Türkiye ile barışır – ki bu vâkidir – ve Suriye’ye yönelik saldırıları da durdurursa kuklalar mal gibi ortada kalacaklar.
O zaman Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, silah bırakmayıp saldırgan tutuma devam eden terör gruplarına neler yapacağına kimse karışamaz.
Devlet de gözlerinin yaşına bakmaz.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mimarı olduğu barış süreci kapsamında, devletin uzattığı eli tutan herkese tüm kapılar sonuna dek açık.
O eli havada bırakanların ise güvenliğini kimse garanti edemez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Aralık 2024’te yaptığı açıklama sürecin özeti mahiyetinde: “Gerektiğinde devletin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu da devreye almaktan çekinmeyeceğiz.”
Öcalan’ın örgütü lağv etme çağrısına ve serbest kalmak gibi bir niyeti olmamasına rağmen Kandil’den gelen bu bozuk seslere aldırmamak, Kürtler için en doğru yol olacaktır. Tasması israil’in elinde olan çürük elmaların kalıcı olamayacağı, Kürt hareketine de cihanşümul bir katkı sağlayamayacakları çok açık.
ŞIMARIKLARA CEVABI KÜRTLER VERECEK
Öte yandan Bahçeli de, “Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir. Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek başlıca sorumluluğumuzdur” diyerek Kürtlerin çektikleri acılara vurgu yaptı. Öte yandan, Kürtlerin talep ettikleri haklara da işaret etmiş oldu.
Bahçeli’nin, “Nitekim Kürt kardeşlerim bu amacın safındadır, fazilet ve ferasetleri de iç ve dış komploları püskürtecek kırattadır” sözü de devletin yapıcı bir beklentisi olduğunu ortaya koyuyordu.
Hülasa…
Devlet barış elini uzattı. Öcalan’ı dinleyip şartsız koşulsuz bu eli tutanlar kazanır ve Türkiye içinde istedikleri her koşulda özgürce yaşarlar. Özgür Türkiye’yi inşa etmek ise hepimizin boynunun borcudur…
Şımarık israil kuklalarının peşinden gitmek ise hiçbir Kürt’e yakışmaz.
Bese Hozat ve Amed Malazgirt gibi şımarıklara cevabı verecek olan bizzat Kürt kardeşlerimiz olacaktır.
TERÖRİSTLERİN TESLİM OLMASI MESELESİ
Bahçeli Türkgün’e verdiği röportajda şöyle bir vurgu yaptı: “Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur. Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. Bizim kaybına göz yumacağımız, heba edeceğimiz tek bir insanımız yoktur.”
Milliyetçi geçinen odaklar kıyameti kopardı bu açıklamadan sonra.
Neymiş; Bahçeli teröristleri Türkiye’ye davet etmiş, PKK’lılar sınırlarımızdan elini kolunu sallayıp ülkeye mi gireceklermiş, teröristler aramızda mı gezecekmiş, falan fistan…
Yahu…
Devlete teslim olan terörist haberlerini daha önce hiç mi görmediniz?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dağlara uçaklarla, İHA’larla Türkçe, Kürtçe ve Arapça, “Devlete teslim ol” yazılı bildiriler attığını hiç mi görmediniz?
Çocukları PKK’ya katılmış ailelerin televizyonlara çıkıp, “Devletin şefkatli kollarına teslim ol” diyerek evlatlarına seslendiklerini hiç mi görmediniz?
Dağdan gelen çocukların emniyet birimlerinin nezaretinde ailelerine kavuştukları görüntüleri hiç mi görmediniz?
Devlet kırk yıldır teröristlere teslim olun çağrısı yapıyor. Üstelik suça karışanlara bile!..
Ama Bahçeli’nin, “… kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır” demesi mi beka sorunu oldu?
Esas beka sorunu, insanların duygularını sömürüp hamaset yapan ve süreci baltalamaya ant içmiş çakma milliyetçiler.
Ve minellâhi’t-Tevfîk.