Erdoğan ve diğerleri
Farklı görüşlere rağmen, çeşitli halk katmanları birbirine bağlayan, ‘asabiyet’ten kaynaklanan kavramlar, kurallar ve değerler vardır.
Toplumsal sistemin varlığına atıf yapan, toplumun vazgeçilmezleri kabul edilen o kurallar ve kavramlar ise “milli ve manevi” değerlerimiz olarak özetlenmiştir.
Duruş ve düşünce zemininde kendini bu milletin bir parçası kabul eden herkesin bu yüce değerlerin yaşanması ve yaşatılması konusunda üzerine düşeni yerine getirmesi, hem milli, hem de manevi olduğu kadar, vicdanı bir görevidir.
Bu değer ve kurallar bir milleti millet yapan toplumsal sözleşmelerdir.
Ayrıca, medeniyetimizin vazgeçilmez temel esaslarıdır.
Bu değerler, kavram ve kuralların başında ise insanın bütün davranış ve eylemlerinin özünü ve temellerini oluşturan ahlak felsefesidir.
Sonuçta; bu devlet ve milleti temsil iddiasındaki siyasi adaylarda özellikle ve de öncelikle beklenen, onların ahlaki kavram ve kurallar başta olarak üzere milli ve manevi değerlere sahip olmalarıdır.
Çünkü Türk Milletinin temsilcisi olmanın ilk koşulu, milletimize ait değerler ve kurallar ile var olan ahlaki çerçeveyi kabul etmektir ve ona uymaktır.
Toplum içerisinde kökleşmiş olmaları nedeniyle bu değerlere bağlı kurallara uymayan kişi veya siyasi yapılar ile Cumhurbaşkanı adayları, toplumda kitlesel kabul bulmazlar.
Yarın yapılacak olan seçimlerde bu gerçek kendini gösterecektir.
DEVLET VE MİLLETİMİZİ
KİM TEMSİL EDEBİLİR?
Bugün adayların vermeye çalıştığı görüntü ve söylemler üzerinden değil, geçmişte bugünü; siyasi mensubiyet, zihniyet, tavır ve davranışlar ile eylem ve söylemlerin yanında başarı övgüleri, temsil kabiliyetleri nazari dikkate alınmalıdır.
Türk devletini ve milleti temsil iddiasıyla yola çıkan adaylar için şu sorulara cevap aranmalı.
Bu milleti millet yapan değerlerle kim barışık, kim kavgalı?
Adaylardan hangisi, milli ve yerli olduğu kadar bizi biz yapan değerlerin yeniden ihya edilmesi konusunda bir gayreti içinde olmuştur?
Aday olan kişinin; ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda toplum tarafından takdir edilen başarıları var?
Şimdiye kadar, bir sivil toplum kuruluşunu bir partiyi veya kurulan bir hükümeti yönetmiş veya yönlendirmiş midir?
Cumhurbaşkanı, Başbakan veya bir icra bakanı olarak, uluslararası bir toplantıya veya bir zirveye ülke ve milletimizi temsilen katılmış mı?
Hangi Cumhurbaşkanı adayı, devlet idare etme, ülke ve milleti temsil etme konusunda, yetenek, beceri, birikim ve başarılarıyla temsil gücüne sahip olduğunu göstermiştir?
Şimdi herkes başını iki avucunun arasına almalı ve bir vicdan muhasebesi yaparak, ülke ve milletimizin geleceği adına bu soruların cevapları üzerinden doğru bir karar vermelidir.
Ben şahsen, bu konularda yaptığım tüm araştırmalarım ve tespitlerimde Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan dışındaki adayların bu ilke ve kurallara uymadıkları ve de milletimizi var eden değerlere layıkıyla sahip olmadıkları kanaatindeyim.
Meral Akşener, çok zayıf kaldı ve yarışta üçüncü sırada kaldı.
CHP’nin adayı Muharrem İnce, bu milletin değerleriyle kavgalı, cinsel tacizci, küfürbaz, vaatleri karşılıksız çek gibi projeleri ise hayalperest ürünü olan ve hiçbir başarı öyküsü yok.
İnçe, bu ülke ve milletimiz temsil vasfına, kabiliyeti ve gücüne sahip olmadığı gibi misyon ve vizyon sahibi bir kadroya da sahip değil.
Ülkemizin beka meselesi olan FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda gizli ittifakları nedeniyle tavır alamayan ve seçim bildirgelerine dahi yer verme cesareti gösteremeyen bir aday olarak bu ülke ve milleti temsil edemez inancındayım.
Terör örgütleriyle mücadele ve vatan müdafaasındaki başarılarıyla gurur duyduğumuz şanlı ordumuzun şerefli mensupları olan paşalarımızın apoletlerini sökme tedibinde bulunan kişi bu orduya başkomutanlık yapamaz, bu ülkede Cumhurbaşkanı olamaz.
ERDOĞAN İLE YOLA DEVAM
Şahsen ben; 16 yıldır tüm iç ve dış ihanet saldırılarına rağmen her seçimde milletin teveccühüyle iktidarın meşru sahibi olmayı başaran, ülkemizi ve milletimiz en iyi temsil etmiş ve halen Cumhurbaşkanımız olan Sayın Erdoğan ile yola devam edilmesi ülkemiz ve milletimizin âli menfaatleri, istikbal ve istikrar için en doğru seçenek olacağı görüşündeyim.
O, diğerleri gibi hayal projeler ve boş vaatler tekrarlamıyor. Tamamlanmış hizmetlerini ve halen devam etmekte olan mega projeleri ile bundan sonra yapmayı planladığı hizmetlerini sıralıyor.
Ve ben inanıyorum ki; Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında AK Parti ve MHP’den oluşan ‘Cumhur İttifakı’ ile 24 Haziran sonrası başka bir dönem başlayacak ve çok daha başka bir Türkiye olacak.