• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Batı’nın bitmeyen Türk ve İslam düşmanlığı

07 Şubat 2018
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin yaptırdığı araştırmaya göre; vatandaşlarımızın yüzde 87’sinden fazlası Avrupa’nın Osmanlı gibi Türkiye’yi de bölüp parçalamak istediği görüşünde.

Bunun en büyük sebebi, Avrupa ülkelerinin Türklere ve İslam dinine karşı geçmişten bu güne var olan kin ve nefret duygularının hâlâ aşılamamış olmasıdır.

Geçmişteki ihanetler ve Bizans entrikaları maalesef hâlâ devam ettirilmektedir.

Sömürge yarışı, rekabet ve nüfuz mücadelesi sebepleri ile Batılı devletler, kendi aralarında çekişmeler ve problemler yaşasalar da Türkler ve Müslümanlar söz konusu olduğunda anında ‘Ortak Cephe’de birleştikleri görülmüştür.

Osmanlı’ya karşı haçlı seferlerinin bir devamı olarak 1. Dünya Savaşı’ndan önce başlatılan Türk ve İslam karşıtlığının asıl hedefi Osmanlı’yı parçalamak ve topraklarını bölüşmekti. 

1882’de Osmanlı’ya karşı başlatılan yıpratma, itibarsızlaştırma ve zayıflatma politikalarının öncüleri olan İngiltere, Fransa ve Rusya 1907 yılında ‘Üçlü İtilaf Devletler’ adı altında yeni bir gücü inşa ettiler. 

‘Sykes-Picot gizli antlaşması’ o gücün eseridir.

TARİHİ İHANET

‘Sykes Picot’ antlaşması’ ‘İtilaf devletler’in öncülerinden İngiliz ve Fransız hükümetleri adına Mark Sykes ve General Picot arasında (St.Petersburg)’da 9 Mayıs 1916 tarihinde tarihin de imzalandı. 

Antlaşmanın hedefi; Osmanlı’nın parçalanması ve topraklarının bölüşülmesi idi. 

Son Rus Çarı II. Nikolay plandan haberdardı ve o gizli anlaşmayı onaylamıştı.

Çarlık Rusya’sı çöktükten sonra Bolşevikler’in anlaşmanın bir metninin Rus Dışişleri Bakanlığı arşivinde bulmaları ve bütün dünyaya yayınlamaları ile bu gizli anlaşma deşifre olmuştu. 

İhanetten son anda haberdar olan Osmanlı, 12 Ocak 1920 tarihinde toplanan Meclisi Mebusan’ı 28 Ocak 1920 tarihinde Misâk-ı Millî’yi kabul ederek vatan topraklarının kalan kısmını kurtarmak için direndi.

Gizli anlaşma Bolşevikler tarafından deşifre edilse ve Misak-ı Milli kararı alınmış olsa da planın gerçekleşmesi bir türlü önlenemedi.

O tarihi ihanet planı ile Osmanlı parçalandı ve toprakları emperyalist devletler tarafından bölüşüldü.

Parçalanmış Osmanlı’dan sonra Anadolu’da milletimizin büyük fedakârlıklarıyla oluşan Kuvayı Milliye milis güçlerinin zaferleriyle kurtarılan vatan toprakları Mudanya Mütarekesinden sonra Lozan’da kurulan kurtlar sofrasına taşındı.

Lozan’da ihanetler devam etti ve zor şartlar içinde kurtarılan toprakların bir kısmı yine emperyalist güçlerin oyun ve entrikaları sonu Lozan’da kaybedildi.

DÜNDEN BU GÜNE 

Biz millet olarak bize yapılan bunca ihanetlere rağmen, yeniden bir arada huzur ve güven içinde yaşamak uğruna üzerimizde düşeni fazlasıyla yaptık ve de yapmaktayız.

Kurtuluş Savaşı verdiğimiz emperyalist devletlerle yeniden ilişkiler kurduk hatta NATO şemsiyesi altında müttefik olduk. Avrupa Birliği’ne tam üyelik için mücadele ettik.

Ancak, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu gayretlerimiz ve samimi yaklaşımlarımızın karşılığı olmadığını gördük.

Üreten değil, tüketen bir ülke olmamız istendiği için ekonomik kalkınma ve sanayileşmemiz sürekli engellenmiştir.

İnsan hakları ve demokratikleşme yolunda bize destek yerine köstek olundu.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi AB’ye tam üyelik konusunda yarım asrı aşkındır oyalandık ve ülkemizi tehdit eden terör ve bölücü örgütler, müttefiklerimiz tarafından hem himaye edildi hem de bize karşı kullanıldı. 

Yakın tarihte Batılı emperyalist devletlerdeki Türkiye karşıtlığı ile İslam düşmanlığı zaman içinde karşılıklı restleşmelere dönüştü. 

Onlar gelinen noktada önlerinde diz çöken, yani teslim olan bir Türkiye istemektedirler. 

Her alanda kalkınmış güçlü Türkiye maalesef hazmedilemiyor. 

Bütün baskılara rağmen Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan yönetimindeki Türkiye üreten ve kalkınmış bağımsız bir ülke olma yolunda ilerlemekte kararlı, bunun için de egemen güçleri ciddi anlamda rahatsız etmiştir.

Türk toplumunda en fazla kırılmaya yol açan olayların başında ise 15 Temmuz, ‘FETÖ işgal girişimi’ oldu.

Başlatılan Türkiye karşıtı politikaların yol açtığı krizler ve FETÖ üzerinden ülkemize yönelik bir işgal hareketi bu ihanetlerin son perdesi oldu. 

İşte bu sebeplerden dolayıdır ki; vatandaşlarımız Batılı emperyalist devletler ve onların kurum ve kuruluşlarına güven duymamaktadır.

Bunun sebebi yaşanan üzücü gelişmeler, düşmanca tavırlar ve bölücü teröre verilen destektir. Ayrıca Batılı emperyalist devletlerin, Osmanlı gibi Türkiye’yi bölme arayışı içinde olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23