• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Şikâyetin Çok Olduğu Yerden Şükür Kaçar

22 Ocak 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Hangi hususta olursa olsun, şikâyetlerimizin önemli kısmı, şükürsüzlüğümüz sebebiyledir. Şikâyetin fazla olduğu yerden şükür kaçar.

Şükür, kişinin sorumluluk sahibi olduğunun göstergesidir ve kendisini sorgulama biçimidir.

Kendimizi sorgulama gücünden yoksun kaldığımız sürece, daha doğrusu beceremediğimiz yahut sorgulamaya cesaret edemediğimiz müddetçe bunalırız.

Kolayı seçip başkalarını sorgulayarak şikâyet ettiğimiz gibi haklılığımızla övünmekten de geri durmayız.

Bizim medeniyetimizin ve inancımızın temeli, “şükür ve hamd” merkezlidir. Bu merkezden hareketle dünyaya bakan her insanın vazifesinin şükretmek olduğu açıktır.

Şükürsüzlük bir hastalık halidir ve tedavisi yoktur. Ne hastanesi ne de ilacı vardır. Ancak can bedenden uçunca hastalık son bulur. Ya sonrası? Bilemem.

Eğer önce kendi halimize, sonra da çevremizdeki insanların şikâyet ettiği hususlara bakarsak, her birimizin böyle bir hastalığa müptela olduğunu rahatlıkla görebiliriz.

Dıştan bakınca çok basit gibi duran ama esasında pek önemli hususlardan biri üzerine gözlemlerimi aktarayım.

¥

Önce şu sorularla başlayalım:

- “Patlıcan, domates, biber, salatalık, kabak, taze fasulye, kış sebzesi midir, yaz sebzesi midir?” Elbet aklıselim sahibi insanlar, “yaz sebzesi” diyecektir.

Diğer iki soru:

- “Yaz sebzesi kışın yetiştirilip fıtratına müdahale edildiğinden, aslında dışı sebze içi zehir değil midir?” Bu soruya da yine aklı başında kimseler “evet” diyecektir.

- “Bundan 40 yıl öncesine kadar; kışın marketlerde, manavlarda, pazarlarda bu sebzeler var mıydı ve yiyor muyduk?” El-cevap hayır!

Dedim ya çok basit gibi duruyor ama şükürsüzlüğümüzün, kanaatsizliğimizin, vurdumduymazlığımızın, kendimize soru soramadığımız için problem fabrikası gibi çalıştığımızın göstergesi olarak, şimdi bu sebzelerin fiyatları üzerinden şikâyetlere bakalım.

Patlıcanın fiyatı 14, domatesin 9-10, biber 13, salatalık 8, kabak 11, taze fasulye 17 lira. Belki bazı yerlerde fiyatlar bir iki lira farklılık gösterebilir ama gördüklerim bunlar.

İnsanlar marketlerden, yarın kıtlık çıkacakmış gibi hem çantalarını dolduruyor hem de medyanın çirkin tezgâhına gelerek, “Bu fiyatlar ne yahu böyle” diyerek şikâyet ediyor.

Yaz sebzesini kışın zehirlenmiş olarak yiyebilecek gücü olanlar, hiç olmazsa şikâyet etmeyip deseler ki:

- “Kış sebzesi tabi pahalı olacak, ben alıyor ve yiyebiliyorum, hiç olmazsa alacak gücü olmayanları düşünerek susmalıyım”.

Tabi daha şükürsüzlüklerimizin binde birini söyledim. Bu hususta medyanın sorumsuzluğu hiç yazılacak gibi değil.

Sebze haberini üçüncü dünya savaşı çıktı gibi sunmak, hainlikten başka bir şey değildir. Bunlara aldanmak da aynı kategoriye girer.

¥

Ezcümle:

İnsan hayatının her anını, “hayra mı şerre mi hizmet ediyorum” diye sorgulamalıdır.

Sorgulamak, kalbimizle yüzleşmektir. Dilimizi ve zihnimizi süzgeçten geçirmektir.

Sorgulamak, niye var olduğumuzun cevabını bulmamıza yardım eder. Bu konuda başkasından yardım beklenilmemelidir. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23