• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Resmi tarihin yalanlarına artık son verilmeli değil mi?

19 Mayıs 2022
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Belki de dünya üzerinde bir resmi, bir de gayrı resmi tarihi olan tek millet bizizdir. Niye bir devlet milletine yalanlarla dolu tarih okutsun ki?

Demek ki doğrular yazılmayacak ve okutulmayacak kadar bile isteyerek yapılmış ciddi hadiseler mevcut ki, hâlâ resmi tarih ile gayrı resmi tarih arasında uçurumlar var.

Bu uçurumun artık kapatılması gerekmez mi? Resmi tarihin yalan kısımları, doğru taraflarla tespit edilerek, özellikle Cumhuriyet devri yeniden yazılamaz mı?

Aslında Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın böyle bir şeyi candan istediğine kaniyim. Devlet eliyle yazılmaması için hiçbir engel yok.

Mesela şimdi size merhum Orhan Okay’ın, daha önce Ötüken Neşriyattan, sonra da Dergâh Yayınlarından çıkan “Silik Fotoğraflar” kitabından, rahmetli Hüseyin Avni Ulaş’ı anlattığı yazısının ilk paragrafını paylaşmak istiyorum.

“Türk parlamentosunun en şerefli ve yüz akı yılları, Büyük Millet Meclisinin ilk dönemidir. Üç yıldan biraz fazla bir ömrü olan bu Birinci Meclis, Milli Mücadelenin, belki hiçbir milletin başına gelmemiş olağanüstü sıkıntılarını, acılarını, akıl almaz yokluklarını yüklenmiş, en az milleti kadar, belki milletinden daha fazla mahrumiyetlere katlanmış gerçek bir Millet Meclisi idi”.

Her iki güzide insanımızı rahmetle analım. Şimdi Birinci Meclis ile ilgili resmi tarih, yukarıdaki paragrafta zikredilen hakikatleri ne kadar yazmıştır?

Örneğin, Hüseyin Avni Ulaş’ın, Halid Paşa’nın, Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in hakkında resmi tarihten tek doğru satıra rastladınız mı? Rastlayamazsınız!

Mehmet Akif Ersoy, Birinci Meclis’in en büyük kahramanlarındandır. İstiklalimiz, bütün bir milletin dini ve milli duygularının harekete geçirilmesiyle kazanılmıştır.

Birinci Meclisin tarihi ve meclistekilerin mücadeleleri yeniden yazılmalıdır. Şimdi bir başka örneği paylaşmak istiyorum.

Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünden emekli Mehmet Akif Işık ile karşılaşmıştık, Cumhuriyetin kuruluşuna dair bir düşüncesini aktardı ve şöyle dedi:

“Bazı yol kenarlarında, “Cumhuriyeti Böyle Kurduk” veya “Cumhuriyeti Böyle Kazandık” gibi yazılar bulunan ve cephane taşıyan kadınların fotoğraflarının da içinde yer aldığı büyük tabelalar görüyoruz.

Bu ifadeler tamamen yanlış ve kasıtlı bir söylemdir. Tabelanın altında; “Vatanı Böyle Kurtardık” veya “Vatan Böyle Kurtuldu” yazılmalıdır. Şöyle ki:

İnebolu’ya getirilen silahları sırtlarına alarak Kastamonu’ya, oradan da Anadolu’ya taşıyan elleri öpülesi kadınlarımız ile cephelerde şehit düşen vatan evlatları, önce Cumhuriyeti kurmak için değil, önce ‘Vatanı kurtarmak için’ meşakkatli yolları kat ettiler, şehit oldular.

Vatanı olmayan bir toplum, Cumhuriyeti nasıl kurabilir? Önce vatan kurtulur, sonra halk hangi rejimi isterse onu kabul eder.

Nitekim böyle oldu, vatan kurtulduktan sonra Cumhuriyet ilan edildi”.

Ezcümle:

Vatanımızın sahiplenilmesi, doğru tarih şuuruyla mümkündür. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Resmi-gayrıresmi

Vatanı kurtarmak için çarpışmak başka,,kendi k...nı kurtarmak için başka..birbirine karışınca işlerde karışıyor,,,bunu çok güzel ifade etmişsiniz....!?

Umut Özkan

5816 kalkmadan hakiki tarihi öğrenmek çok zor..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23