• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Kazakistan/Gök Ekini Biçer Gibi

12 Ocak 2022
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Azerbaycan esir bekler tuzakta

Kırgız, Özbek, Uygur yetim uzakta

Neden hürriyet yok Tatar, Kazak’ta

Yılana sarılan benim gardaşım.

Kiminin sırtına güçlüler binmiş

Kiminin sırtına haçlılar binmiş

Kiminin sırtına suçlular binmiş

Altında yorulan benim gardaşım. Abdurrahim Karakoç 1990.

Merhum Abdurrahim ağabeyin yazdığı “Gök Ekini Biçer Gibi” şiiri bu kadar kısa değil elbet. Oldukça uzun ve Müslüman ülkelerin hepsine seslenmiş.

Dün de söylemeye çalıştığım gibi Kazakistanlılar 30 yıldır ektikleri gök ekinleri olgunlaşmadan biçtiler ve biçtiriyorlar. Şiirin ikinci kıtası çok şey anlatıyor. Yazık oldu!

Türk Dünyasının birleşmesi, Amerika ve Rusya’yı şaşırtmıştı. Bu birleşme engellenmeliydi. En geniş topraklara sahip olması hasebiyle Kazakistan karıştırılmalıydı.

Çünkü Kazakistan’ın manevi sahibi Hoca Ahmed Yesevi Hz.leri bütün bir Türk dünyasının hocasıydı ve hâlâ etkinliği sürmekteydi.

Ayrıca Türkiye olarak yüzyılı aşkın bir süre önce, tabii havzamız olan Orta Asya ile kapıları kapatmıştık. Hatta coğrafya kitaplarımızda bile isimleri Rusça geçiyordu.

Bu kapanma dönemi, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın millet iradesiyle iş başına gelmesi neticesinde nihayete erdikten sonra ve özellikle son on yıl içerisinde; büyük bir heyecan ve şevkle, yüzyıldır görülmemiş ana yurdumuzla buluşmuştuk.

Bizim anayurdumuz Orta Asya’dır. Doğuda Kingan Dağları, batıda Hazar Denizi, güneyde Himalaya Dağları, kuzeyde Sibirya arasında kalan coğrafya. Geçelim.

Amerika ve Rusya, Türk Cumhuriyetlerinden elbet ürkeceklerdir. Niye ürktüklerine dair biraz gerilere gitmek gerekir. Belki Kazakistan meselesi daha iyi anlaşılabilir. 

“Türkiye ve Türkistan” anlamları aynı iki kelimedir. Demek ki yeryüzünde “Türklerin ülkesi” demek için tek kelime yetmiyor!

Bu tarih ve coğrafyanın ortaya koyduğu bir sonuçtur.

Bizanslılar 6. asırda, Orta Asya’ya/Türkistan’a “Türkiye” diyordu. 9-10. asırlarda Volga’dan Orta Avrupa’ya uzanan Hazar ve Macar ülkeleri “Türkiye” idi. 12. asırdan itibaren Anadolu Türkiye’dir.

Marko Polo’nun hatıratında Anadolu “Küçük Türkiye’dir”. Orta Asya ise “Büyük Türkiye’dir”. Bugün ülkemize “Küçük Asya” denilmesinin sebebi bu olsa gerektir.

Türkistan, şimdi fiziki olarak bizim olmayan, bizim uzaklaştığımız Türkiye’dir aslında. Horasan, Semerkand, Buhara, Hive, bütün Türk dünyası için birdir.

İlmin, bilimin ve sanatın doğduğu bu topraklardan nice âlimler, şeyhler, evliyalar ve alperenler çıkmış ve hepsi birliğimizin çimentosunu karmışlardır.

Ezcümle:

Orta Asya’nın bütününde ırki temel yerine; “dini, milli, tarihi ve kültürel” değerler ön plana çıkmış ve bu birlikteliğin sonucu olan İslam, 70 yıllık Sovyet döneminin her türlü baskı ve ötelemesine rağmen bu toplulukları bir arada tutmuştur.

Asırlardır “Türk” adı altında ifade edilen topluluklar, farklı kimlikler taşımakla birlikte hepsinin ortak noktası İslamiyet olmuştur.

Umulur ki, 30 yıl öncesi esaretine dönülmez. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ferdun KAMURAN

ey fani !! iyi güzelde çare nedir?? biçare kimdir? onu söyle...malum!! belli fiilde aşikar!1 failde??

ata

rusyanın korkusu bu... eeö sen libyalara giderken arkanı da kollayacaktın....
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23