• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İskilip Atıf Hocayı anlamak

08 Şubat 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“İnsanoğlu nankördür” denilir. Nankörlüğün göstergelerinden birisi de karşısındaki kişiyi tanımadan, anlamadan, şahsın inandığı değerlere hınç duymak, düşmanlık beslemektir.

İskilipli Atıf Hoca bir İslâm âlimidir. Hayatı boyunca ilminin ve amelinin gereklerini yerine getirmekten ve anlatmaktan öte bir şey yapmamıştır.

Mehmet Atıf hocamızı anlamayan veinancına düşman olanlar, halkımıza da; “Sizin de sonunuz böyle olur” dersi verme adına idam etmişlerdir.

İskilip Atıf hocamızın şehadetinin üzerinden 93 yıl geçmiş. Âlimimiz 93 yıldır hâlâ aramızda yaşamaktadır. Ya onu idam edenler nerede ve nasıl anılmaktadırlar? Geçelim.

Atıf hocamızdan söz edeceğim ama tarihe not düşülen ve benim de tuzum olan “Kelebekler Sonsuza Uçar” veya “İskilipli Atıf Hoca” filmini çekildiği döneme bir uğrayalım.

Hocamızın insani ve imani değerlerine karşı mücadele edenlerin hız kazandığı dönemlerden birisi, malum ihanet yüklü 28 Şubat senelerinin başlangıcıdır.

İsrail ve Amerika’nın çeşitli aralıklarla ülkemiz ve milletimiz üzerinde sergilemek istedikleri zulüm senaryolarının yazıldığı ve faili meçhullerin yılıdır.

İşte İskilipli Atı Hoca filminin çekimleri, bu nankörlüğe karşı “Biz buradayız” denilmiş ve harekete geçilmişti.

Milli sinemanın öncülerinden ve inandığı değerleri beyaz perdeye aktaran Senarist-Yapımcı-Yönetmen Mesut Uçakan, büyük bir cesaretle filme başlamıştı.

Yimpaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar da maddi olarak destek vermişti.

Bir tarafta 28 Şubatçıların zihniyetini, diğer tarafta yalan söyleyen tarihi aydınlatacak ve gerçekleri anlatacak film yapılmaktaydı.

Kolay iş değildi. 28 Şubatçılar tüm hınçlarıyla ülkeyi karanlık bir tünele sokarken, öte yandan inanmış üç beş adam, daha bu ve benzeri tünellerde şehit edilmiş âlimlerimizden birisinin amelini ve ilmini anlatmaktaydı.

Bu nasıl bir cesaretti hâlâ anlamış değilim. Gece gündüz demeden, istirahatimiz de uykumuz da setlerde geçerek, hızlı ve kararlı bir şekilde film tamamlanmıştı.

Dursun Uyar ve beraberindeki yürekli insanlar ile Mesut Uçakan’a böyle bir üstadımızın hayatını sinema diliyle anlattıkları için vefa borcumuz vardır.

İskilipli Atıf hocamızın şehadete yürüme sebebini genç nesillerimiz bilmeyebilir. Bilenlerimiz de unutmuş olabilir.

Önceki gün yazımın başlığıydı. “Unutursak Unutuluruz” demiştik.

Malum “hız ve haz çağındayız”. Hız ve haz çağı, günümüz insanını sadece dünyaya bağlamakta ve ötesini görmezden gelmektedir. Görenleri de “yaban” ilan etmektedir.

Bu hız ve haz dünyasının, sınırlı ömürlerin sonunda bitebileceği gerçeğinden, yine haz ve hızla uzaklaşılmaktadır.

Oysa Müslümanlar için esas dünya, öteki âlem dediğimiz “ebedi olan hayatımız” değil midir?

İşte Mehmet Atıf hocamız, insanımızı ebedi âleme “inanmaktan”, “iman etme” noktasına geçirmek için ilmiyle, ameliyle mücadele etmiş bir âlimimizdir.

Pazartesi günü bir kitabından söz edelim İnşaallah.

Ruhu şerifleri için El-Fatiha.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23