Benim Olmadığım Yerde Türkiye Yoktur
Devletimize ve milletimize karşı sadakat gösteren ve sadakatine sahip çıkan her insanımızın düsturu, “Benim Olmadığım Yerde Türkiye Yoktur” inancıdır.
Devletimiz; Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet ve TBMM’nin yarıdan fazla milletvekili ve sadakat sahibi milletimizin topraklarımızı sahiplenmesiyle, dik ve güçlü durmakta, iç ve dış tüm mihraklara karşı mücadelesini sürdürmektedir.
ABD başta olmak üzere, Batı’yı en çok rahatsız eden de bu halimizdir. Başka rahatsız olanlar da bizdeki Tanzimatçılar gibi hırsızlıklarının üstünü örterek, ruhlarını ve petrollerini Batı’ya peşkeş çeken münafıklığın zirvesindeki Arap liderlerdir.
•
“Benim olmadığım yerde Türkiye yoktur” inancı, bekamızın ebedi bekçiliğidir. “Türkiye’nin beka sorunu yoktur” demek, millete-devlete ihanetin dik alasıdır.
Böylelerinin tuzu kurudur. Devletimizin-milletimizin başına ne gelirse gelsin, her şartta kendilerinin kurtulacağına inanmış, ataletlerini iman esası sayan kimselerdir. Bunlareylemdeki terör örgütlerinden daha tehlikelidirler.
Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini, ancak iman ve aksiyon sahipleri koruyabilir. Devlet kademesinde ve milletimizde iman ve aksiyoninancızaafa uğramamalıdır.
Bugünümüze baktığımızda iman ve aksiyon sahibi olarak en önde Cumhurbaşkanı Erdoğan gözükmektedir.
Hükümette, TBMM’de ve bürokraside de elbet böyle kimseler vardır lakin Erdoğan’daki azim, gayret, inanç tam olarak görülmemektedir.
•
Bu hususa değinmemin sebebi, devletin işleyişini yakından bilen amentüsü sağlam bir grup dostla yaptığımız istişarede gündeme gelen meselelerdi.
Güçlü liderler ve yönetimler, asla dış düşmanlardan sarsılmazlar. Dışarıdan gelen saldırılara içeriden kapı açılmaz veya fırsat verilmezse, dış tesirler akamete uğrar.
Bu minval üzere konuşurken, dostlara, Üstad Necip Fazıl’ın, “İman ve Aksiyon” kitabından, Almanya üzerine örnek verdiği bir pasaj okudum.
Şimdi aynı paragrafı buradan paylaşalım:
•
“Bir millette herkes sağındakine, solundakine bakarak, “O varsa, ben de varım! Bu varsa, ben de varım” diye düşünür, yanındakiler de aynı şeyi hesap edecek olursa, milyonlarca kişi birden, “Kim var” diye ararsa, kimse yoktur!
Fakat her şeyin mahvolduğu bir yerde, tek başına; “Mademki ben varım, Almanya vardır” diyen adam, bu varlığını bütün cemiyete sindirmiş olarak davayı kurtarmıştır.
Bize de düşen, “Varım” değil de, “Benim olmadığım yerde Türkiye yoktur” deyip ona göre hareket etmektir.
Prens Bismark, dalkavuklarla etrafları çevrili idare ve siyaset adamlarının, memleket dertlerini görmeyen hallerini bir sözüyle ne güzel izah eder! Der ki:
- “Devlet büyüklerinin ilk dikkat edeceği hususiyet, yakınlarının yanlış tasvir edeceği, yanlış anlatacağı dünyaya inanmamaktır”. Ve bir misal getirir:
- “Onlar, hilekâr cücelerdir, gözbebeğinin önüne bir kibrit çöpü getirirler ve o kibrit çöpü, ufuktaki ormanı gizler”.
•
Ezcümle:
İktidarları tökezletenler, kibrit çöpü taşıyan hilekârlardır. Ülkemizin selameti için hilekârların temizlenmesi elzemdir.