• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Barış Pınarı’nda büyük temizlik

11 Ekim 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Dünyanın hangi deniz, kara ve ada parçasında olursa olsun, sadece soytarıların; “bayrağı, vatanı, aidiyet duyduğu değerleri ve milleti” olmaz.

Yine değişik ülkelerde böylelerine, karanlık yüzlerini ve karakterlerini gizlemek için ya “aydın” yaftası vurulur ya da “sanatçı” derler.

Normal bir insanın “aydın” olabilmesi yahut sanatçı olarak toplumda değer görmesi için, üzerinde yaşadıkları vatanlarına, içinde beslendikleri milletine, o vatanın ve milletin bayrağına, kutsallarına saygısı ve bağlılığı olması gerekir.

Oysa tam aksine milletin sırtından kene gibi inmeyen bu güruhlar, sömürdükleri insanların ne vatanlarına ne bayraklarına ne devletlerine zerre saygı duymadıkları gibi devlet ve millet düşmanlarının yanında yer almaktalar.

Bir kimsede devlet ve millet terbiyesi olabilmesi için “aile terbiyesi” almış olması şarttır. Aile terbiyesi almış kimseler; üzerinde beslendikleri, barındıkları, çalıştıkları topraklara ve millete ihanet etmezler.

Devletine, milletine, bayrağına karşı aidiyet duygusuyla yaşayan herkese göre hangi şekil ve şart altında olursa olsun, devlet paylaşılamaz, bölünemez, rekabet kabul etmez.

Bizim devletimizin tartışılamaz vasfı budur. II. Bayezid Devleti Aliye’yi paylaşmayı teklif eden kardeşi Cem Sultan’a, bunun için “Devlet-i Osmani taksim kabul etmez” demiştir.

İki muhtarlı köy olmayacağı gibi iki Sultanlı devlet de olmazdı. Bu niyetle devlete karşı işlenen suçlar en ağır suçlardı ve cezası idamdı.

Cihan devleti Osmanlı, yüzlerce yıl hâkimiyeti altında tuttuğu kavimleri dillerinden dinlerine kadar serbest bırakmıştı. Bunun tek istisnası vardı, devlete isyan edenin “katli vacip” idi!

Bizim bin yıllık tarihimizde, “fasıla-i saltanat” denilen devlet boşluğunun olmamasının sebebi budur. “Ya devlet başa ya kuzgun leşe”.

Devlet-millet bütünlüğü geleneğimizde, devletsiz bir vatan ve millet düşünülemez, devlet zayıfladığı yahut yabancıların hâkimiyetine girdiği anda kuzgunların başına üşüştüğü bir millet haline gelinir ve vatan da harabeye dönüşür.

Yine bizde devletin varlığı, vazgeçilmezliği, tartışılmazlığı ve daimiliği, kutlu bir değerdir ve bu değerin korunması-yaşaması varlığımızın sebebidir.

Tarihimiz göstermiş ve şahitlik etmektedir ki, bizim milletimiz başında daima kudretli bir devlet isteyen topluluk olmuştur.

Orta Asya’dan devlet kurmak üzere göçün başladığı günden bu yana böyledir. Kuruluşun temeli, millet-ordu mizacında neşvünema bulmuştur.

Bugüne geldiğimizde yine tarihimizdeki millet-ordu bütünlüğüne kavuşulduğunu görmekteyiz. Bunun için de güçlü bir şekilde milli şahsiyet, milli güven tesis edilmiştir.

Ordumuzu milletimizden, milletimizi ordumuzdan ayırmak isteyen güçler, ordudan temizlendikçe milletimizle ordumuz etle tırnak gibi olmuştur, başka türlüsü de zaten hiç düşünülmemiştir, düşünenler de helak olup gitmişlerdir.

Millet-devlet sadakati bizim halkımız için asla vazgeçilmez bir inanç meselesidir. Bu inancımızı ortadan kaldırmak isteyenlerle ise tarihimiz boyunca mücadele edilmiş ve edilmektedir.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ünal

Ağacın gövdesi ana omurgası imralidayken dalları budamak onlara yeni can verir

ORHAN İNAN

BU KÖKTEN KESİM..BUDAMA DEĞİL VE BUNCA HAİNİN VE DÜNYA EGEMENLERİNİN AYAKLANIŞI DA ONDAN..NETİCE KESİN ZAFER ,İNŞALLAH..PKK BİTTİ..YENİSİNE BAKSINLAR ARTIK..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23