Ahilik anlatılmak yerine yaşanabilir mi?
Başlıktaki sorunun birinci derecede muhatabı şahsımdır.
Çünkü ahiliği hem anlatıp hem yazan birisi olarak, diğer anlatan ve yazanlar gibi ben de hep dinleyenlerden ve okuyanlardan hareket bekledim ve beklemekteyiz.
Bir kere bu meseleyle hemhâl olan cümlemiz, böyle bir yanılgı içerisindeyiz. Yani ahiliği bilenler ve anlayanlar olarak yalnız da kalsak bir ahi gibi hareket edebiliriz oysa.
Bu bir şikâyet değil, durum tespitidir. Ahiliğin ilkelerine sahip çıkan kimse, her şeyden önce alçak gönüllü olmak zorundadır.
Tabii günümüzde böyle bir zorunluluğa katlanacak kişinin tek eksiği iki kanadı olmamasıdır. Yani imanını nefsinin üzerine oturtması lazımdır. Geçelim.
¥
Aslında söz böyle sürmeyecekti. Ahilik üzerine farklı bilgiler paylaşacaktım ama lafın başlangıcı işin seyrini değiştirdi.
Ahiliğin ne anlama geldiğini kime sorsanız bilir ve tebessüm ederek, güçlü bir ses tonuyla “kardeşlik” der. Bu cevabın arkasından kişiye sorsanız, deseniz ki;
-“Çarşıyı, pazarı, köyü, kenti, arkadaşı, komşuyu bırak, kendi ailenden kaç kişiyle samimi şekilde görüşmektesiniz, kendi kardeşlerinizle, akrabalarınızla Allah rızasını gözeterek, ne kadar iletişim ve ilişki içerisindesiniz” deseniz (ki demeyin) başınıza dert alır ve aile problemlerini dinlemek zorunda kalırsınız. Geçelim.
¥
Ahiliğin temeli Kur’an merkezlidir. Ahilerin her işi zaten Kur’an ve Sünnet kökenlidir. Kardeşliğin yasası da bu çerçevede belirlenmiştir.
Tabii insanın bu satırları okuyunca şöyle diyesi geliyor.
-“Peki, neden hiç tatbikata geçtiğini görmüyoruz”?
Mesela böyle diyenlerin sayısı çoğalıp, kardeşliği onlar başlatsa, beni de yanlarına alsalar ya. İyi de sen neden başlatmıyorsun arkadaş? Haklısınız.
Laf ile yol gidilmez, ekmek yenilmez, su içilmez, çalışılmaz. Hareket ister. Hareket için de insanın; cehdi, azmi, gayreti ve bütün bunların bekçisi “inancı-imanı” olması gerek.
Neyse lafı uzatmayalım. Bir ahide olması gereken asgari özellikleri sıralayarak sözü bugünlük hitama erdirelim.
¥
Ahiliğin yasasında, kardeşliğin hukukunda ahiler şöyle tarif edilir:
Bir ahinin ancak 18 dirhem gümüşe denk gelen bir sermayesi olabilir. Fazlasını ihtiyaç sahiplerine paylaştırmalıdır. Ahiler mutlaka helalinden kazanmalı ve kazandırmalıdır.
Her ahinin bir sanatı olmalıdır. Ahiler bedenen, sözle ve tatbikatla, cömert-cesur olmalı, dul-yetim ve yoksulları gözetip kollamalıdır.
Ahiler çevrelerine örnek olacaklarından, muhatap oldukları kimseler; sözünü, özünü bilen, giyimine kuşamına dikkat eden kimseler olmalı ve onlarla sohbet etmelidir.
Ahiler namazını asla kazaya bırakmazlar. Devlet büyüklerinin, toprak veya sermaye sahiplerinin kapısına gitmezler.
Ahinin gözü harama, ağzı günaha, eli zalimliklere kapalı olmalıdır; kapısı misafirlere, kesesi ihtiyacı olan kardeşlerine ve sofrası herkese açık olmalıdır.
¥
Ezcümle:
Böyle bir kardeşlik tesis edilemez mi? Edilir elbet! Nasıl? Cevap herkesin kendisinde!