• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Seçim vahdet gerektiren hayati bir fırsattır

28 Mayıs 2018
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Bir şirket yönetiminin kaosa düşmesinden, millet yönetiminin zaafa ve kaosa düşmesi, bin beter bir felakettir. Seçim, milletin, nasıl yönetilmek istediğine karar vererek, düşmana ve düşmana uyanlara aldırmadan, Hak yolda devam etmektir. Laf üretenle değil, hizmet üretenle olmaktır. “Son pişmanlık fayda vermez” onun için yıkıcı ile yapıcıyı ayırarak seçmek, imkandır, fırsattır. Gafletle kaybedilirse, acı doğar. Gören gözler için ibretlik olaylar, felaketler ortadadır. BAAS Partisinin temelini atan kim? Mişel Eflak! Arap milliyetçileri ile birleşip, bütün Arabistan’da İslam’a karşı, “Arapçılık” körüklediler. Irak, Suriye ve Mısır’da darbelerle ve dış destekle işbaşına gelip ülkelerini, cennet vatanlarını cehenneme çevirdiler. 

Görülen tavır, duyulan söz, işbaşına gelmeden, yapmak yerine yıkmak nutukları atanlar var. Seçilme ümitleri olmadan konuştukları için midir? Yıkımda güç, daha süratle ortaya çıkar diye, güç gösterisi mi yapıyorlar. Yoksa Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen bir oy potansiyeli mi düşünüyorlar? Türkiye’nin kalkınmasını istemeyenlere mesaj mı atılıyor? Muhalefette desteksiz atma alışkanlığı mı? Hani Kılıçdaroğlu Çin’e gidince, “Biz sosyalist grupta sizi destekliyoruz” deyince? Adamcağızlar şaşırıp kalmışlardı. “Biz sosyalist grupta yokuz” derken nezaketen sesleri kısılmıştı? Her ne hal ise? 

Bu desteksiz atışlara yeni bir tür eklediler. Milletle alay eder gibi, bir tür bu? Ak Parti döneminde yapılmış, işleri ilerde hayata geçirmeyi vaad ediyorlar. Örneğin, “Üniversite bitinceye kadar, sağlık hizmetlerini ücretsiz yapacağını” müjdeliyor. Bunları, Ak Parti hükümetleri yapmış. Hem de, Ak Parti bu sağlık hamlesini yaparken, Siz, gülümseyen edalarla, feryat eder gibi ses veriyor, “Bu güç nerde? Yolda kalacak. Milleti perişan edecekler. Beceremeyecekler” diyordunuz. Her halde, “Dediğimiz işte oldu! Söz dinletemedik” denecekti? 

CHP, yıllardır millet iradesiyle, bir iktidar imkanı bulamadığı için seçimde, millete söyleyecek söz bulamıyor gibi bir hali var. Ya Ak Parti iktidarlarının yaptığı eserleri yıkacağını söylüyor. Yahut da Ak Parti’nin yaptığı hizmetleri göremediği, bilemediği için, ileride iktidar olabildiği takdirde bunları yapmayı vaad ediyor. Yıkım bölümünü kaldırırsak, elbette bu vaatler de memnuniyet vericidir. Çünkü seçime gelinceye kadar, CHP, Marmaray’dan Havaalanına, Yüksek Hızlı Trene, hatta iki sene çalışarak TBMM’de grubu bulunan dört partinin de kabul ettikleri Anayasa maddelerinin dahi kabulüne karşı çıkmıştır.

Aslında yanılgı, CHP’nin parti anlayışının yanlışlığından kaynaklanmaktadır. Çeyrek asır tek parti hükümranlığı ile yaşadıktan sonra, değişmez bir ana muhalefet olarak da, yeni partilere yanlış bir muhalefet hocası olduğu için, Türkiye demokrasisi, iktidar ve muhalefet örneği olarak sağlıklı bir yapı bulamamıştır. CHP’nin muhalefet anlayışı, “Doğru-yanlış” nasıl olursa olsun fark etmez. Muhalefet itiraz etmeli, hem de toptan itiraz etmeli ki, iktidar başarısız olsun, düşsün, boşalan koltuğa kendi otursun. Oysa demokrasilerde iktidar partileri, muhalefet partileri diye bir ayrım yoktur. Bütün partiler, iktidar olmak için kurulur. Ömür boyu muhalefette kalmak için parti olunmaz. Partilerin kendilerine model ve hedef tayin edeceği bir muhalefet de yoktur. Bütün partiler iktidar olmaya göre yapılanmak zorundadır. Hiçbir partinin önünde, “muhalefet” diye bir hedef yoktur. Muhalefet olarak yaşamayı hedefleyen partileri millet siler. Veya kulüp gibi yaşayarak, ismi istismar ederler. 

Bu konuda CHP istisnadır. Yalnız Türkiye’de değil, CHP dünyada, siyasi partiler kanununa rağmenimkanlara sahip tek partidir. CHP, kanuna rağmen banka sahibidir. Farklı ve imtiyazlıdır. “Muhalefet, doğru-yanlış iktidarın yaptığı her şeye itiraz etmelidir” şeklinde bir, muhalefet tipi de olamaz.

Seçim, milletin iktidar ve yönetim oluşturma, yani istikrar ve hizmet kadrosu kurma sorumluluğudur. Dağınıklığa düşerek, milletin, istikrarı kaybettiren seçimler yapma durumuna, Allah hiçbir milleti düşürmesin. Böyle bir durumun, en hafifi milletin, kendi kendine darbesi olur. Nitekim, Amerika, Hollanda, Fransa ve Almanya’da seçimlerdeki dağınıklık, istikrarı duraklattı. Sonu nasıl gidecek? O da belli değil? Kaldı ki, Türkiye gibi bir dışdüşman yok. Sınırlarına dayanan tehdit yok. İslamofobi gibi dertleri yok. Yok da yok. Bu seçim darbesi tahribatını atlatamadan yola devam ediyorlar. Nereye gidiyorlar? Görene ibret!

Türkiye için bu seçim, hiçbir seçimle kıyaslanamayacak derecede hayati önemdedir. Hududumuz, silah deposu yapıldı. Bütün bölge ülke ve yönetimleri ayrı, ayrı silah deposu yapılmaya devam ediliyor. 

Ortadoğu sahte gerekçeyle, besleme terörle, yangın yerine döndürüldü.Felaketler doğdu. Medeniyetler diyarında, taş üstünde taş; baş üstünde baş kalmıyor? Hâlâ fitne körükleniyor? Yalnız dıştan olsa, yine gam değil. Teröristten ordu kuruluyor. Teröristin ismini değiştiriyor. Kendi oynattıkları kuklaya Müslüman adı verip, “Vahşeti doğuran İslam!” diye bağırıp, saldırıyorlar. 

Darbe yangınından çıkmış; terör ve komşulardaki yangınlarla savaşan bütün zorluklara rağmen, OECD ülkeleri içinde, 7.4 ile en yüksek kalkınmayı sağlayan  Türkiye’ye, yine de, kuklacı ve kuklaları, bir taraftan ekonomi notunu düşürmek olmadık aşağılıklara düşerken, diğer taraftan da kurlarla oynayıp yorum yapmaktan utanmıyorlar. 

Bu dar geçitte Allah’ın lütfu ile milletimiz, istikrarı kaybettirmeyecek. Bütün tahminlerin üzerinde bir çoğunlukla, “İstikrar!” diyecek ve Türkiye’de istikrar istemeyen dış ve iç mihrakların, ümitlerini yerle bir edecektir. Zaman, milletçe ve ümmetçe, birlik içinde, doğru kararı verme zamanıdır. 

Hamd Allah’a! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23