• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Bir de yurt dışından bakalım...

01 Nisan 2023
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Ülkemiz; kimilerine göre kalkınmış, kimilerine göre de çok, çok gerilerde kalmış, hatta batmış ve yabancılara satılmış durumda. Acaba hangi taraf doğru söylüyor? Ülkemiz kalkındı mı? Yoksa battı veya satıldı mı?

Önemli olan meseleye parti gözlüğü ile bakarak, taraflı olarak lehte veya aleyhte konuşmak değildir. Konuya tam objektif olarak ve tarafsız olarak bakmaktır. Bu yönde doğruları görmek ve söylemektir.

İnsan doğruluktan ayrılıp meselelere parti gözlüğü ile baktığında ne hikmetse siyahı beyaz, beyazı siyah olarak görüyor. Her zaman bardağın boş tarafına bakıyor, bir türlü bardağın dolu tarafına bakamıyor. İnsaflıca bardağın dolu tarafına bakarak hakkı teslim etmek lazımdır.

Ülkemize bir de yurt dışından bakalım. Ülkemize yurt dışından bakıldığı zaman nasıl görülüyor? Yurt dışında yaşayan birçok gurbetçi vatandaşımızın ülkeye bakışı elbette ki farklıdır. Ancak büyük bir bölümü bazı noktalarda birleşmektedirler.

  Önceleri Türk pasaportunun bütün dünyada ve özellikle Almanya’da hiçbir değeri yoktu. Uçaktan inip kapılara geldiğimizde büyük bir çile başlardı. Polislerin önlerinde uzun, uzun kuyruklar oluşur, polis önüne gelen Türk vatandaşının elinden pasaportunu alır, bir pasaporta bakar, bir, bir pasaportun sayfalarını çevirir. Bir de pasaportun sahibine bakar, eğilir, çaprazdan bakar. Bir nevi Türk vatandaşına eziyet olurdu.

Şimdi dünyanın birçok ülkesine Türk vatandaşları vizesiz gidebiliyor. Avrupa ülkelerinde de adam gibi ezilmeden, eğilmeden, hakarete maruz kalmadan işçilerimiz dolaşabiliyorlar.

Buradan herhangi bir Shengen ülkesinden vize alan bir Türk vatandaşı keza bütün Avrupa’yı bir medeni insan gibi dolaşıyor... Bu durumlar biz gurbetçiler için bardağın dolu tarafındadır.

Eskiden ülkemizde olmadığı için izne gelirken biz gurbetçiler çok, çok elektrik ampulleri arabalarımıza koyarak getirmişiz... Daha neler neler? İğneden, ipliğe aklınıza gelen her şey arabalarımıza yüklerdik. Saymakla bitmez ki, arabalarımızın bagajlarına doldurur getirirdik. Şimdi ülkemizde var olan, birçok gıda ve tüketim maddeleri o zamanlar yoktu.

Şunu çok, net ve rahat olarak söyleyebiliriz ki, ülkemizdeki sağlık hizmetleri şu an Avrupa ülkelerinden çok ileridedir. Ülkemize sağlık turizmi yani tedavi için gelenlerin sayıları yüz binleri aşmıştır. Bir kısım ülkeler Türkiye bunu nasıl başardı diye ülkemize inceleme heyetleri göndermektedirler. Artık ilaç kuyruğu yok. Maaş kuyruklarında saatlerce bekleme yok. Hastane kapılarında rezil gibi beklemek yok. Hastanelerde rehin kalma ve borç karşılığı, senet imzalama yok çok şükür.

Devletimiz öyle bir hale gelmiş ki, şayet anan, baban veya bir yakının hasta ise, sen de ona bakıyorsan, devlet sana bir de bakım parası veriyor.

Devletimiz birçok hastaya ücretsiz evde bakım yapıyor.

Her kademedeki talebelere burslar veriyor, şimdi bir de yeni evim, yeni işyerim, yeni arsam hizmetleri eklendi.

Bayram ikramiyeleri, emeklilerin maaşlarının iyileştirilmesi, asgari ücretin belli bir seviyeye gelmesini nasıl görmezden gelelim?...

Devlet doğalgazda sübvanse yapıyor. Rakamın büyük bir kısmını vatandaşa yansıtmıyor..

Ülkemizde şu an için benzin, mazot, ilaç ve Sana yağı kuyrukları yok. Hemen hemen şehirde ve köyde her ailenin en azından bir özel arabası var.

Birçok ailenin (çiftçinin traktörü var.) Amma bunlar dün yoktu...(Pek tabi önce pandemi, sonra Rusya-Ukrayna savaşı, şimdi de ülkemizin onbir vilayetinde meydana gelen korkunç deprem felaketi.

Şu an için ülkemizde; benzin, mazot ve bir kısım gıda maddeleri aşırı derecede fiyatlanmıştır. Ancak bu sadece Türkiye’ye mahsus bir hal değil, bütün dünyada pahalılıklar var. Bazı ülkelerde istenilen mallar da bulunamıyor. Amerika’da bir kısım büyük bankaların battığını hepimiz TV’lerden izliyoruz..)

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, dünyanın hiçbir ülkesi bizde olduğu gibi, depremin vurduğu bölgeyi devlet-millet işbirliği yapılarak kısa zamanda ayağa kaldıramaz. Türk milleti şehirlisi ile köylüsü ile işvereni ile işçisi ile devleti ile yekvücut olmuş tabiri caizse bir destan yazıyor…

Eskiden bizler gurbetten izne geldiğimizde;

Türkiye’nin yollarına çok üzülürdük. Ah!... Ne olurdu bizim ülkemizde de, Avrupa’da olduğu gibi otobanlar olsaydı derdik. Çok şükür şimdi ülkemiz bir baştan bir başa bölünmüş yollarla, otobanlarla donatıldı... Nice tüneller yapıldı. Asya ile Avrupa deniz altından birbirine bağlandı....

Fatih, Yavuz ve Osmangazi köprülerinin yanında ülkemizin birçok yerinde çok güzel tüneller, viyadükler ve köprüler yapıldı.

Birçok şehrimizde kilometrelerce son sistem metrolar hizmette…

Birçok ilimizde havaalanı var. İstanbul Havaalanı dünyanın sayılı hava alanları arasına girmiş. Her ne kadar birileri biz iktidara gelirsek(!) kapatacağız deseler de…

Birçok vilayetimizde şehir hastaneleri var, birçok vilayetimizde de inşaatları devam ediyor.

Doğrudur ülkemizden birçok yabancılar mülkler aldılar. Bunu bazı siyasilerimiz ve bazı vatandaşlarımız tenkit ediyorlar. Ülkemiz satıldı mı diye?...

Demek ki, bunların hiçbir yerden haberleri yoktur. Dünyayı hiç bilmiyorlar… Bugün Avrupa ülkelerinde özellikle Almanya’da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın büyük bir bölümü ev ve işyerleri satın almışlardır. Bu mantığa göre Alman hükümeti ülkesini yabancılara, yahut Türklere mi sattı?.. Elbette ki hayır.... Bazı küçük Avrupa ülkelerin de gayrimenkul satışı teşvik bile ediliyor. Oralarda mülk alanlara vatandaşlık veya süresiz oturum hakkı veriliyor.

Bir gurbetçi olarak biz herkesin görüşüne ve fikrine sayılıyız....

Elbette ki bütün siyasi partilerimiz koşacaklar, iktidar olmak için oy isteyecekler... Bundan yirmi sene önce üniversite ve liseye giden kız çocuklarımız başörtüleri ile okula gidecekler, başörtülü öğretmen, başörtülü avukat, başörtülü milletvekili, başörtülü doktor, başörtülü polis, başörtülü subay olacak, Ayasofya açılacak Taksim’e, Çamlıca’ya cami yapılacak denseydi kim inanırdı?

Burada yıllar yılı (İhlas ehlini tenzih ederim) din diyenler, iman diyenler, ezan diyenler, Kur’an diyenlerin bunca insanın vebalini nasıl taşıyacaklarına gerçekten hayret ediyorum?!....Yıllarca savunduğunuz(!) mukaddes değerleri makam için, üç günlük dünya menfaati uğruna nasıl terk eder de, bayrak düşmanlarının, bebek katillerinin yanında yer alırsınız?...

Bundan daha acısı bir kısım tasavvuf ehli yıllarca savundukları Ehli Sünnet itikadını ihya vaatlerinden vazgeçip teşkilatlarını nasıl olur da alnı secdeye gelmeyenlerin emrine, hizmetine verirler?... Yazıklar olsun… Sizlere asla! Haklarımızı helal etmeyeceğiz… Huzurullah’ta sahtekârlık yapanların hepsinden davacı olacağız…

Davalarına ihanet edenlerin yanında Allah’a hamd ve senalar olsun ki, yukarda saydığım, dün hayal dahi edemeyeceğimiz hizmetlerin birçoğu; çok şükür hepsi yapıldı, hepsi günümüzde var...

Bundan yirmi sene önce orta dereceli okullarda Kur’an-ı Kerim seçmeli ders olarak okutulacak deselerdi kim inanırdı? Ancak şimdi okullarımızda, Mevla’mıza sonsuz şükürler olsun ki, Kur’an seçmeli ders olarak okutulmaktadır.

Peki, 14 Mayısta gurbetçiler olarak, vatanımızda iskân edenler olarak Türkiye için ne yapacağız? Kime oy vereceğiz? Yahut kimi destekleyeceğiz? Bunun için; yurt içinde olan vatandaşlarımız, yurt dışında olan gurbetçilerimiz çok iyi bir analiz yaparak, vicdani muhasebe yaparak istikrardan yana mı oy kullanacağız, yoksa ülkemizin istikrarını bozarak ülkeyi batılı düşmanlarımızın istediklerini yaptıracaklara mı, batılılardan “aferin almak için” can atanlara mı teslim edeceğiz? Ülkemizde milletimizin eski tabirle dişini tırnağına takarak meydana getirdiği birçok hizmetleri durduracak ellere mi teslim edeceğiz?

Bazı siyasetçiler; eserlere eserler katacağız diyecekleri yerde, ‘eserleri kapatacağız’, bir kısım medya kurutuluşlarından, ülkemizin zengin iş adamlarından da hesap soracağız diyenlere mi bu güzel ülkeyi teslim edeceğiz?.. Her Türk vatandaşı elini vicdanına koyarak, particilikten önce ülkemizin kaderini etkileyecek vatandaşlık görevini icra edecektir... İnanıyorum ki, milletimizin feraseti çok, çok ileridedir. Ülkemiz için oynanan oyunları sezdi, yahut en kısa zamanda sezecek, yazılan senaryoları okudu. Anladı. % 99’u Müslüman olan ülkemizin insanlarının başlarını önlerine düşürmeyecektir. Milletimiz hangi partiden olursa olsun, kesin Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozarak, kararını ona göre verecektir. Böylece bütün dünya özellikle Türk düşmanları milletimizin kararına karşı bir defa daha hayret edeceklerdir....Bunca yalan, bunca nefret, bunca iftira propagandasına , çeşitli vakıflar aracılığı ile içerdeki satılmışlara bu kadar dolarlar akıtılmasına rağmen, Allah’ın (cc) izniyle yine de başaramayacaklar.

Yeni hangardan çıkan Türk savaş uçağı damarında Türk kanı olan herkesi sevindirir, Türk’e düşman olanları da üzer…

Dış düşmanlarımızın uykularının kaçmasına esas sebep de; Türklerin bir, bir zincirleri kırarak özellikle savaş sanayiinde, görenleri hayrete bırakan gelişmelerdir.

İnşallah bu kefereler yakın zaman sonra milletimizin vatanlarını koruma lehinde verecekleri kararlarını görecek, küçük dillerini tabir caiz ise yutup,

 Sonunda eyvahlar çekip ellerini ovuşturmaya devam edeceklerdir inşallah.

İnşallah 14 mayış seçimleri ülkemizin birliğine, dirliğine istikrarına, ve kardeşliğimizin daha da pekişmesine sebep olur..

Şimdiden 14 Mayıs seçimleri şehit kanlarıyla sulanmış her karışında kefensiz bir şehit yatan, güzel, ülkemize, milletimize hayırlı olsun... Allah (cc) milletimizi, vatanımızı her türlü kötülüklerden, tuzaklardan ve hilelerden korusun inşallah. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

hocam şöyle:

Ramazanda top oynayan …; top oynamak için oruç yiyen …., tüm takımlar yağni..

AKINCI 1453

....cahillerimiz bile onlardan cok,nankörüz nankööööör !
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23