• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Akben
Ali Akben
TÜM YAZILARI

Şu gâvurun yaptığına bak hele…

01 Nisan 2018
A


Ali Akben İletişim:

Gâvur gâvurdur. Hangi ölçü aleti ile ölçerseniz ölçün ayarı ne çıkarsa çıksın yeri ve zamanı geldiğinde gâvur olduğunu ispatlayacak bir yumurtlama ile sizi mahcup etmez. Bu defa da etmedi. Birkaç gündür top çevirip paslaşan iki gâvur aktörü evvelsi gün aynı günde birbiri ile bağlantılı iki açıklama ile enayi zannettikleri ülkemiz ile yakından ilgisi olan açıklamalar yaparak bizi yanıltmadılar.

Amerika başkanı düğün bayram olmadığı halde her zamanki gibi anlık bir kararla ‘Suriye’de işimiz bitti ve ayrılıyoruz’ dedi. Daha esbabı ile ilgili düşünme ve akıl yürütmeye fırsat olmadan bu kez de Fransa Suriye’ye giriyor ve Türkiye ile teröristlerin arasını bulacağız anlamına gelecek işkembe-i i kübra orijinli bir açıklama ile durumdan vazife çıkarıcılığa soyundu. 

Allah Allah.. Bu ne menem bir şey dostlar. İkisi birden bizi öpme yarışına girdiler. 

Nasıl yazılır? Nasıl okunur?

Kısa sürede yaşadıklarımız bana yine rahmetli büyükbabamın hatıralarını çağrıştırdı. Büyükbabam Fransızların Maraş’ı işgalini, öncesini ve sonrasını fırsat buldukça anlatır ve çocuk aklımıza gâvurun ne demek olduğunu yerleştirirdi. 

Osmanlı döneminden beri komşu ve akraba oldukları Ermenilerle aralarına sokulan fitneden bahisle nasıl kan-kin düşman hale getirildiklerini ve birbirlerini boğazlayacak kadar da işin şirazeden çıkarılışını ibret alacağımız bir şekilde anlatır ve körpe hafızalarımızda iz bırakırdı.

Fransız gâvuru, Maraşlı dedelerimiz kazma kürekle kovalayarak arkalarına dahi bakamadan bugünkü Suriye topraklarına kadar kaçmışlar. Bizim zayıflatılmış ve tüketilmiş olmamızın boşluğundan yararlanarak yıllarca Suriye’yi sömürüp iliklerine kadar tüketmişler. Fırsat versek bugün de aynısını yapacaklar ama şükür bugün böyle bir şansları yok.

Dostlar tarihin tekerrürü üzerine proje üstüne proje üreten gâvurlar güruhu, bizi hâlâ eski günlerdeki gibi zannediyor. Kurdukları oyunlar ve paslaşmalar ile yine kalemize gol atacaklarını düşünerek alçakça ve kalleşçe tertipler düzenliyorlar. 

Kalemizin ve kalecimizin sağlam duruşuna rağmen de bir punduna getirip kalemize gol atma hayali ile yaşıyorlar. Hevesleri kursaklarında kalacak. Türk Milleti, tıpkı dedeleri gibi dünya mazlumlarını bağrına basarak aldığı dualar ile analarından emdikleri sütü burunlarından getirecektir. Mazlumun ahına inanmayanlara mazlumların şamarı çok yakınlarda. Birlikte göreceğiz inşallah.

Atatürk’ün dini

BBC’de 1965 yılı seçimlerinden önce yayınlanan 6 dakikalık bir belgesel izledim. Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü ve cumhuriyetimizin kuruluş yıllarını konu alan belgeselde Atatürk ile ilgili çarpıcı ifadeler karışık olan kafamı daha da karıştırdı.

Hilafeti kaldırma amacından, şapka kullanmaya ve kılık kıyafet devrimine kadar halkta karşılık bulmayan devrimlerin amacının agnostik bir din kurmak olduğu belirtilerek bunu başarmış olması övülüyor. Menderes ile akamete uğrayan devrimlerin bedelinin idam olduğu belirtilerek o günlerin favori iktidar adayı Süleyman Demirel’e aba altından sopa gösteriliyor.

Dostlar, ne günlerden geçtiğimizi unutarak bugünlerin kıymetini bilmeden yaşamaya devam edersek tarih yine tekerrür edebilir. Benim hatırladığım dönem içerisinde (1970-2000) 3 kez tarih tekerrür etti. Müslümanlık tu kaka aut olurken dinsizlik naraları atmak in oldu. Nerede ise camiye dahi gidemez olduk. Başörtülü hanımlar İstanbul’da bazı semtlerde gezemez oldu.

Olmaz demeyin lütfen. Olmaz olmaz. Olur olmaz. Olmaz olur.

Burası Osmanlı toprağı. Dedelerimizin korkusundan hâlâ altına yapan içerden ve dışardan mebzul sayıda gâvur var. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız, sözde yerlilik, demokrasi, hak, hukuk gibi evrensel kavramların arkasına sığınarak pusuda bekleyen irticacılar var.

Kedinin namusu fareyi görünceye kadardır deyimini teşbihte hata aranmaması temennisi ile hatırlatıyorum. Anlayana tabi. Gezi kalkışmasının sebepleri ve o günden bugüne hâlâ doğrulamayışımızla ilgili tahlillerde hataya düşmeyelim. Devletimize sahip çıkarak boşluklardan yararlanacak fırsatçılara eman vermeyelim.

Fakirliğin en kötüsü

Fakirlik edebiyatında mahiriz gibime geliyor. Kime sorsan yokluk kıtlık, öldük bittik ile başlayan klişe laflar. Herkes tutturmuş bir yol. Telefonuna bakıyorsun, kıyafetine bakıyorsun, arabasına, evine velhasıl söylemle uyuşmayan varlık içinde yüzüyoruz desem abartı olmaz. Varlık fakirliğinden çok kanaat fakirliği çekiyoruz gibi bir his var içimde.

Elbette çok zor durumda olan gerçekten yokluk çeken insanlarımız var tabi. Devletimiz eskisi gibi duyarsız değil. Mümkün mertebe zorluk içinde olan garip gurebaya destek olarak sosyal devlet olmanın şartlarına uymaya gayret ediyor. 

Halkımız da alicenap bir halk ve zor durumda olan eş dost akrabaya yardımda gizli açık birçok güzelliğe imza atıyor. Fakirlik imtihanını başarı ile veren gerçek fakirler birçok konuda fakirlik edebiyatçılarına göre daha şanslı. Bu şans sadece bu dünyada değil öbür dünyada da işlerine yarar inşallah.

Rabbimiz miskinlikten, fakirlikten, görünür görünmez kazalardan korusun ve zorluklarla imtihan etmesin duamıza amin diyorum. Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23