• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Akben
Ali Akben
TÜM YAZILARI

İyi okunmayan hastanın bedeli

04 Mart 2018
A


Ali Akben İletişim:

Değerli okurlarım, hekimlik mesleği sanatı ile icra edildiğinde başarılı sonuçları ile yüz güldürür. Sadece kitaplarda yazılanlarla meslek icra edilmeye kalkılırsa hastalığın tedavi edilmesi gibi bir gerçek karşımıza çıkar ki, sonuçta genellikle hastanın tedavisinde başarısız oluruz.

Mesleğe ilk adım attığımız yıllarda bizlere öğretilen hastalık yok, hasta var algısının gerçekliği ile her gün yüzleşen bir hekim olarak hastalarımızı iyi okuyup iyi değerlendirme yapmadığımız için bugünkü kaotik durumla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.

Mevcut sistemde diplomalı reçete memurları ordusu ile bir yere kadar hastalarımıza çare ve çözüm üretebiliyoruz. Meslektaşlarımızın büyük bir çoğunluğunda, iyi hekim hasta diyalogu için, ne zaman ne de özveride bulunacak enerji kalmadı desem yalan olmaz.

Sistem her gün yeni yeni hastalıklar üreterek işimizi zorlaştırıyor. Klasik kitaplarımıza giren o kadar çok hastalık türetildi ki, hangi birisini öğrenelim ve çözüm üretelim. Zaten üretilen çözümlerde kısa bir süre sonra çözümsüzlük üretmeye başlıyor.

Peki, hekimlerimiz ne yaparsa bu engebeli koşudan hastalarımızı kârlı çıkartır dersiniz?

Kimsenin incinmesini istemeden acizane kanaatimi aktarmak istiyorum. Hastalarımızın hastalığını iyi okumalıyız. Onların her biri ayrı bir kitap. Her hastanın hastalığı sebepleri ve sonuçlarla ilgili detaylara ve dehlizlere rahatça girerek kişiye özel hastalığı bulmalı ve ona göre tedaviyi düzenlemeliyiz.

Daha üniversite sırasında öğrenci iken hekimlerimiz, bu mesleğin olmazsa olmazı olan psikiyatri, psikoloji ve iletişim alanında ciddi bir eğitime tabi tutulmalı ve mesleki eğitim bu omurga üzerine dokunarak doktorluktan hekimliğe doğru geçişi sağlanmalı.

Bu şekilde donanımlı bir hekim ancak her hastada farklı seyreden hastalıkları birbirinden ayırt ederek çözümün bir parçası olabilir. Hastanın anlattıklarını iyi değerlendirip tecrübe hamurumuzda ile iyi yoğurarak şifa hedefini on ikiden vurma şansı yakalayabilir.

Mevcut sistem ile buraya kadar hatırı sayılır mesafeler kat edildi. Kantitatif olarak çok şey kat etsek de kalite için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Ak ve pak görülen zarfın içindeki mazruf bir sürü olumsuzluklarla dolu. 

Sonuç nedir? Daha çok hastane, daha çok doktor, daha çok bütçe ve daha daha devam eden bir zincir. Hastalarımız her türlü tetkikleri yapılmış olarak hekimlerimizin karşısına çıkabiliyor. Beklenilen şifa ise bir türlü gelmiyor. Bu zinciri birkaç yerinden kırmadığımız sürece hastalar üretilen hastalıklar denizinde boğulmaya devam edecek. Buna ne bütçe ne doktor ne de ilaç dayanır.

Zaten de dayanmıyor. Sağlığa son on yılda ayrılan bütçenin hesabını bilen yok. Sonuç ortada. Daha çok hasta ve daha çok hastalık.

Son çıkarılan acil yönetmeliğin çare olmayacağını söylememizin bir kıymet-i harbiyesi olmadı. Zaten beklemiyorum da. Çünkü üst düzey sağlık bürokratları 1 Kasım seçimlerinden sonra bu mesele halledilecek demiş ve inanmıştım ama hâlâ körler sağırlar birbirini ağırlar kabili ipe un sermekle meşgul olduklarını görmem umudumu ciddi olarak azalttı.

Bürokratik oligarşinin dayanılmaz ağırlığı

Üst düzey bürokrasinin birçok hayırlı işe freni sayesinde 2023 hedeflerine doğru yolculuğumuz kör topal da olsa devam ediyor. Bu fren olmasa daha fazla üretecek hatta daha fazla büyüyerek dosta sevinç, düşmana da korku salacağız.

Bürokrat olmadım ve olmaya da özenmedim. Zaten de olamazdım da.

Cumhurbaşkanımız ve başbakanımız nerede ise her gittiği yerde yatırımcı babayiğitlere seslenerek onlardan karşılık bekliyor. Tek tük kalmış babayiğitler bu olumlu yaklaşıma destek vermek için yatırım yapmaya niyet ediyor. Gerisini ben devam etmeyeyim. Sahada bu işe yeltenenler devam etsin. Yaşadıkları olumsuzlukları eften püften bahaneleri vs. bizzat sahada yaşayanlar aktarsın. Duyduklarım beni ciddi olarak endişelendirdi.

Birkaç kez TMSF’de görevden el çektirilen Mehmet Ali Gökçe beyin durumunu kamuoyu ile paylaşmış, sebebini bu satırlardan sormuş ve üst düzey bürokratlarımızdan anlamlı, mantıklı cevap beklemiştim. 

Bir Allah’ın kulu bu konuda doğru düzgün bir gerekçe gösteremediği gibi, onu çok yakından tanıyan yüzlerce üst düzey kamu görevlisinden de beklediğim cevap bir türlü gelmedi.

Cumhurbaşkanından başbakana hatta birçok bakanın bilgisi dahilinde olan bu mesele ile ilgili geçen hafta yeni bir gelişme oldu.

Mehmet Ali Gökçe Beyin Kartal Anadolu İmam Hatip lisesinde okuyan kızı okulunu ziyaret eden üst düzey bir kişiyle yaşadığı mağduriyeti arz ederek, körpe dünyasında açılan yaradan bahsedince konuya vakıf olmadığını ve ilgileneceğini söylemiş.

Gerçekten de araştırmış. Üst düzey birçok bürokratla konuşulmuş ve böyle bir yaftanın mümkün olmayacağı kesin bir dille ifade edilmiş. Ama burası Türkiye yanlışında ısrar eden bazı üst düzey bürokratlar devreye tekrar girerek efendimli, amalı, mamalı kelimelerle ipe un serip bir kez daha gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyebilecekleri için endişeli olduğumu belirtmek isterim. 

Gökçe Beyin sevgili babası Zeki amca, oğlunun niçin görevden alındığını öğrenemeden geçen hafta ahirete irtihal eyledi. Bir yılı aşkın bir süredir nerede ise her gün oğluna bir gelişme olmadı mı daha diye merakla soru soran da yok artık. Bu yaftayı yapıştıranlara inşallah hakkını helal etmiştir.

Gecikmiş adaletin adalet olmayacağının bilincinde olan çok sayıda üst düzey yöneticimiz ve bürokratımız var. Sözüm sizlere. Adaleti daha fazla geciktirmeyin. Bir gün geciktirenlere de lazım olabilir. Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.

Şehitler ölmez, vatan bölünmez

Bu gerçeğe rağmen peygamberimizin ağuşuna irtihal eyleyen şehitlerimizle içimiz kan ağlıyor. Rabbim devletimize ve milletimize zeval vermesin. Şehitlerimize rahmet yaralı gazilerimize şifa diliyorum. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23