• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Akben
Ali Akben
TÜM YAZILARI

İki püsküllü bela

05 Ocak 2020
A


Ali Akben İletişim:

Ülkemiz adeta iç ve dış belalara karşı mücadele etme arenası. Gün geçmiyor ki, yeni bir tartışma alanı oluşmasın.

Bizim nesil için 5186 sayılı yasa ne kadar bela ise, yeni nesil için de 6184 sayılı yasa daha da beter bir bela.

Avrupa Birliği müktesebatına İstanbul Sözleşmesi olarak geçen bu yasa maalesef yuva dağıtmaya ve yıkmaya hız kesmeden devam ediyor.

5186 sayılı yasa düşünceyi yasaklarken, 6184 sayılı yasa aile müessesesini darmadağın etmeye devam ediyor. Böyle giderse aile maile kalmayacak. Evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak da hayal olacak.

Bu iki meseleye dikkat çekmemin asıl nedeni elbette yaşanmışlıklar ve kötü anıları olan hastalarımızın sayısının her geçen gün artıyor olması.

Yaşı benden biraz daha ileri bir bey, muayenehaneme unutkanlık yakınması ile gelmişti. Geçmişten günümüze aktardıkları içerisinde 5186 sayılı yasadan dolayı bir süre cezaevinde tutulduğunu ve cezaevi anılarını aktarırken yaşanmışlıklarını nerede ise dakikası dakikasına hatırlıyor ve anlatırken de ağlıyordu.

Yakın zamanda başka bir bey de eşinden uzaklaştırılma hikâyesini ağlayarak aktarıp yaşadığı travmayı uzun boylu paylaşınca; kanun yasa gibi toplumun tümüne şamil olan durumlarda yasa koyucuların dikkatli olmaları gerekliliğini bir kez daha anladım.

Yasa yapıcıların siyasetten çok psikolojik ve sosyal alanlarda kendilerini yetiştirmeleri ve empati kültürüne riayet etmeleri gerekliliğine inanıyorum.

Feminist beyinlerin dümen suyuna kapılarak savrulmanın bedelini, yıkılan yuvalar ve bu yuvaların enkazının altında kalan körpe yavrular ödüyor.

Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir sözünün özüne cukkadan oturan bir gerçeklik feminizm. Başlangıcı iyi niyet olabilir amenna ancak yaşanılan cinayetler ve trajikomik olaylar hepsinin özünde masum görünüşlü feminist hezeyanın etkisi var.

Durumdan vazife çıkarıcı güruh feminizmi, İslam’ın karşısında bir tez olarak ortaya çıkarmasa amenna diyebiliriz. Nasıl Darwinistler aklını başına alıp hatalarından dönememeye yeminli iseler, feministler de bir o kadar yeminli İslam’la mücadele etmeye.

Bu bakış açısı sadece kadın fıtratına değil, insan psikolojisine, aile yapısına ve toplum sosyolojisine de ters ve yabancı. Öyle bir yabancı ki, kadınların kul köle olmaları gibi bir gerçekliği bile özgürlük adına hak sayacak kadar paradoks içinde olduklarından bîhaberler.

Kısaca feminist akımın tarihine bakarsak resmin tamamını görerek objektif olabilir ve esas amacın bağcı dövmek olduğunu kolayca anlayabiliriz.

Bu iki püsküllü beladan toplumumuzu kurtarmanın çare ve çözümüne gelince.

Çözüm çok kolay aslında. Kadın ve erkek kendi biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak nerede durması gerektiğini bilse veya öğrenmeye gayret etse sorun kendiliğinden hallolacak.

İnsan kendi fıtratının zıddı bir uzun süre rol yaparak olsa bile yaşayamaz.

Erkekler ve kadınlar her ikisi de aynı özelliklerde yaratılmış gibi görünse bile anlam aramada ve kendini bulmada birbiri ile nerede ise taban tabana zıt karakterlere sahipler.

Beynimizi ele alırsak bu zıtlığın sadece sebep sonucu ile değil hikmeti ile de anlamak mümkün.

Kadın naif, zarif ve duygusaldır. Her ne zaman olursa olsun incitilmeye, itilip kakılmaya, hor görülmeye karşı kırılganlığı ve hassasiyeti düşünülerek iletişimde dikkatli olunmalıdır.

5186 sayılı bela yasanın yaşattıklarının çözümüne gelince bir an önce kaldırılıp mağdur olanların da mağduriyeti giderilmelidir derim.

Bugünlük de bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Essenevi

Sayın yazar bahsettiğiniz aile yasası 6184 değil 6284 tür, saygılarımla

Mustafa

Ali abi doktorum o tatlı dilinle harika yazın bizi mest etti. Ancak yasa no 6284 olacaktı. Inşallah devletimiz endişelerimizi dikkate alır
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23