Trabzonspor’un ‘eksiği’ nerede?..
Bordo-mavili ekip, Büyükşehir Belediye Erzurumspor deplasmanında 2 puan bırakınca, adeta ‘Şampiyonluk yarışında ben yokum’ dedi. Abdullah Avcı’nın başarılı yönetimiyle umut yeşerten bordo-mavili ekip, Aytemiz Alanya ve Fenerbahçe yenilgileriyle sarsıldı, bardağı taşıran (şampiyonluğu unutturan) son damla ise Erzurumspor karşılaşması oldu. Büyükşehir Belediye Erzurumspor, ligde kalma yolunda varını yoğunu ortaya koyan güçlü bir ekip. Futbol beceriksizliği ise, sergilediği oyunun karşılığını alamaması. İşte böyle bir rakip karşısında yapmanız gereken sahadan galip ayrılmak. Karadeniz ekibi bunu başaramadığı için ligin zirvesinden uzaklaştı. Ligin ilk üç sırasında yer alan takımların yenilgi hanesine baktığınızda, ne demek istediğimiz sanırım anlaşılacaktır. Bordo-mavili ekibin bu dezavantajı avantaja çevirememesinin nedeni, oynadığı 29 maçtan 7 beraberlikle ayrılması. Kaybedilen 14 puanın ne manaya geldiğini, lider Beşiktaş’la arasındaki 11 puan farktan anlaşılacaktır…
GOLCÜLERİNİ ARAR OLDU…
Trabzonspor’un ligde arzuladığı performansa ulaşamamasının en önemli nedenlerinden biri de, gol yollarındaki sıkıntı. Bordo-mavili ekip, geride bıraktığı 29 maçta 35 golle, son 4 sezonun en az gol attığı dönemi yaşıyor. Bu durum araştırmalara da o kadar net yansıyor ki. Bordo-mavililer geçtiğimiz sezon bugün (29 hafta sonunda), tam 65 gol kaydetmiş. Karadeniz ekibinin bu sezon en golcü ismi devre arasında transfer edilen Anastasıos Bakasetas. Aytemiz Alanyaspor’dan takıma kazandırılan oyuncunun toplam (her iki takımda kaydettiği) gol sayısı 12. Bu gollerin yarısını, Alanyaspor’da kaydetmiş. Bunun ne demek olduğu, Norveçli oyuncu Alexander Sörloth’un geçen sezon (2019-2020) bordo-mavili forma altında 24 golle gol kralı olmasından daha iyi anlaşılacaktır. Bu tablo, Trabzonspor’un neden zirveden koptuğunun apaçık yansıması. Bunlara değinirken, Fransa Liginde forma giyen Yusuf Yazıcı ve bordo-mavili formayı giyerken 2011-2012 sezonunda 33 golle gol kralı olan Burak Yılmaz’ı hatırladık. Tabii bizim hatırlamamamız bir yere kadar, asıl hatırlaması gereken Trabzonspor yönetimi ve teknik direktör Abdullah Avcı. Futbol dendiği vakit, ilk akla gelen Karadeniz’in yetenekli isimlerini Trabzonspor ve Türk futboluna kazandırması önemli. O bugün olmayacaksa ne vakit olacak. Yunan futbolcunun golcülüğüyle kendinizi avutursunuz, bir gün gelir Norveçli oyuncunuz Sörloth gibi sizi yarı yolda bırakır giderse, sakın şaşırmayın!.!
RİZESPOR’DAN AYRILAN SUMUDİCA
Vaktinde söz daha etkili olur, der atalarımız. 27 Ocak 2021 tarihinde, Gaziantep Futbol Kulübünden olaylı bir şekilde ayrılan Rumen teknik direktör için ‘Kovulan Sumudica, Çaykur Rize’de’ başlıklı yazımızda, şöyle demişiz; “Her defasında sporda değerler eğitimi, sporda centilmenlik diyoruz, fakat ekmeğini yediği kulübe bir nevi ‘ihanet’ eden (Ben artık bir Türk kadar güçlü değilim sözlerinden anlıyoruz) bir teknik direktör olan Marius Sumudica’ya Çaykur Rizespor nasıl anlaşma sağlayabilir, anlamış değiliz…”
Aynı çalıştırıcı, takımı başında çıktığı 7 maçtan galibiyet yüzü göremeden Rize’den de gönderildi. Takımdan ayrıldıktan sonra sarf ettiği ‘Morinho da gelse bu takımı kurtaramaz’ onun ikinci gafı oldu.. Oysaki aynı Çaykur Rizespor, Bülent Uygun’un baba ocağı dediği şehirde takımın başında çıktığı ilk karşılaşmada Atakaş Hatayspor’u yenmesini bildi. Bir yanda, ekmeğini yediği takıma adeta nankörlük yapan Rumen Teknik Direktör, diğer tarafta kendi içimizde yetişen değerler. İşte, futbolumuzda doğruya nasıl ulaşılacağına/yol ayrımı olacak, güzel bir örnek!.!