Daha kötü ya, Perinçek bile dua ediyor, siz arkadan hançerliyorsunuz!
AK Parti’nin iktidara gelişinin 20. yılında konuşan konuşana..
Rakamlarla değil, soyut anlatımlarla, “Yandık, bittik, kül olduk” diyen, diyene..
Dün sabah, Akit TV’deki manşetlerin dili programına çıkmadan önce, çok basit, çok sıradan, sizlerin de yapacağınız türden araştırma ile örneklemeye giriştim..
AK Parti iktidara geldiğinde, asgari ücret ne kadarmış?
Asgari ücrete kaç kat zam gelmiş.
Bir de günlük ihtiyaç malzemelerimize kaç kat zam gelmiş.
Beceriksiz Ekrem’in, daha üç ay önce açtığı ekmek fabrikasının dört bandının üçünün çalışmadığı bilgisi üzerinden. İBB’nin basın sözcüsü Murat Ongun’un açıklamasındaki “arızalı parçalar yeni geldi, taktık, şimdi üretime başladık” ifadelerinden sıfır fabrikanın % 75’inde arızalı parçalar olduğu tartışmaları üzerinden, “ekmek” gündemde ya..
AK Parti iktidara geldiğinde ekmek kaç lira..
Bugün kaç lira..
Yine, anormal zamlar gelen günlük tüketim ürünlerinden süt, medyada sıkça yer aldığı için, ikinci ürün olarak da sütü aldım..
Gerçekten anormal zam gelen yumurtayı da üçüncü ürün olarak aldım.
Ekmek 25 kuruş imiş. Bugün 5 TL.
Ekmek 20 kat artmış..
Sütün litresi 1 TL imiş. Bugün 15 TL.
15 kat artmış..
Yumurta 10 kuruş imiş. Bugün 2 lira 20 kuruş. 22 kat artmış..
Ekmek fiyatı sabit de..
Süt ve yumurta fiyatları biraz değişken.
Yani sütün litresi 18 TL de diyebilirsiniz.
13 TL de diyebilirsiniz..
Yumurta da, 2 TL’ye de var, 2,5 TL’ye de var..
Ama en yüksek fiyatları bile alsanız..
Asgari ücretteki artış, bunların hepsindeki artıştan daha fazla..
Asgari ücret 180 TL imiş.
Şimdi ise 5.500 TL.
Yani 30 katı..
Verdiğim üç üründe, 15 kat, 20 kat, bilemediniz biraz abartayım, 25 kat zamlanan var..
Ama asgari ücret 30 kat zamlanmış..
Derseniz ki, dövizden bahset..
Ondan da bahsedelim..
1 dolar 1.4 TL iken..
Bugün 1 Dolar, 18,6 TL.
Burdaki artış ne kadar?
13 kat..
Yani döviz hesabı da yapsanız, asgari ücret daha fazla artmış..
Bu ne demektir..
AK Parti iktidarı döneminde, geriye gitmek sözkonusu değildir.
Yeterli bulmayabilirsiniz..
Milli gelirimiz, 15 bin dolar olacaktı, en iyimser rakamlarla şu an 11 bin dolar diyebilirsiniz..
“İki yıl önce, 4 yıl önce, biraz daha iyi gibiydik” diyebilirsiniz..
Ben de kısmen size hak verebilirim..
Ama “Geriye gittik” derseniz, yanlış söylersiniz..
Şu kesin, ileriye gitmişiz..
“Daha iyi olmalıyız” derseniz de, itiraz etmem..
Bu tartışma bir yana..
Sol cenahın yaptığı çarpıtmalar bir yana..
Sırf dindar bir cumhurbaşkanı var diye, “her şey kötü. Her şey düne göre çok kötü” diyenler bir kenara..
Düne kadar Tayyip Erdoğan’ın yanında olan isimlerin, Brütüs’lüklerini gizlemek için, gerçekleri çok iyi bilmelerine rağmen, olayları çarpıtmaya kalkışmaları..
Beni delirtiyor..
Somut bir örnek vereceğim..
CHP tarafından, rant ekonomisi politikası yürütmekle suçlanan AK Parti’nin 14 yılında aktif görev yapmış ve eski yıllarda bizzat CHP’liler tarafından suçlanan Ali Babacan, şimdi kalkmış diyor ki:
“Bugün 20 yılını dolduran hikâyenin kaybedeni Erdoğan oldu. Onların hikâyesinde bir zafer mafer yok. Başka partilerin desteğine muhtaç kaldılar.”
Ak Parti 2002’de % 34 oy almış.
Son seçimde % 42 oy almış. Oyunu artırmış.
Sanki bir gerileme varmış gibi, Ali Babacan efeleniyor..
Yalan söylüyor.
Ya da sayı saymasını bilmiyor.
Devamında söylediği, daha çok hasetkarlığından bu çarpıtmayı yaptığını gösteriyor. Ali Babacan konuşuyor:
“Cumhuriyetin ilk yüzyılında ülkeyi batıran iki krizin mimarını, 28 Şubat’ın destekçisi Perinçek’i almış; ‘ortaklarım bunlar’ diye gösteriyor.”
Ali Babacan, utanıp, “Perinçek bile, Erdoğan’ın yanında saf almış. Türkiye’nin gururu olan bir otomobil fabrikasının açılışında, ellerini açıp dua etmiş. Ben niye orda yokum. Ben niye Brütüs’lük yapıp, o duaya katılma hakkından uzaklaştım” diyeceğine..
Sanki AK Parti’nin oyu, 2002’den daha düşük oranlara inmiş, Perinçek’in de % 15’lerde oyu var, o oya ihtiyaç duyulmuş gibi algı oluşturuyor..
Perinçek’in oyu, % 1 bile değil..
Ama, 28 Şubat’ta dindar insanları karaladığı halde..
İmam hatip düşmanlığı, dindar insan düşmanlığı, başörtü karşıtlığı yaptığı halde..
Bugün, “Başörtülüye de, imam hatipliye de.. Dindar hiç kimseye” itiraz etmeyip, emperyalistlere karşı, Erdoğan’a yardımcı olmak istiyor ise..
Ali Babacan, kendisini sorgulaması gerekmez mi, “Ben niye orda yokum?”
Kendisine sorması gerekmez mi, “Niye Brütüslük yaptım”
Sorması gerekmez mi, “Erdoğan bana hangi kötülüğü yaptı ki, ben onu arkasından hançerlemeye kalkıştım. 2018 seçimleri öncesinde, AK Parti milletvekili olduğum halde, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığı için CHP ile ilişkiye geçtim?”
Devam ediyor Babacan:
“Krizlerin Ortağı istedi; 2015’te, 2018’de erken seçime gitti. Krizlerin Ortağı istedi; rejim değişti. Krizlerin Ortağı istedi; mafyayı dışarı saldı. Krizlerin Ortağı istedi; şaibelerin ortasındaki bakanı yanında tutmak zorunda kaldı. Dünkü grup başkanvekilini bir günde kovdu. Krizlerin Ortağı ‘tak’ dedi, ‘şak’ diye oldu. Sayın Erdoğan, milletin kendisine emanet ettiği anahtarı Bahçeli’ye kaptırdı.”
Eğer anahtar Bahçeli’ye kaptırıldı ise..
Ki, 2008’deki başörtü yasağının kaldırılmasında, MHP’nin verdiği desteği hatırlayarak, ben bu tespite büyük oranda iştirak etmiyorum..
Ama bir anlığına, Babacan’ın dediğini kabul edelim..
Soralım kendisine:
Perinçek 28 Şubatçı da. Senin şimdi ittifak yaptığın CHP 28 Şubatçı değil mi.”
Bir soru daha:
“AK Parti bugün MHP’ye muhtaç ise.. Bunun baş sorumlusu, Erdoğan’a ihanet edenler, Ali Babacan’lar, Ahmet Davutoğlu’lar, Abdullah Gül’ler, Abdüllatif Şener’ler değil mi?”