• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Soykırım Enstitümüz olsaydı!..

03 Haziran 2021
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Soykırım kavramı 1940’lı yıllarda türetildi. Mazlumların kanıyla, diliyle, teninin rengiyle bir alıp veremediği olmadığı için Türkiye’nin soykırım kavramını anlaması hayli uzun zaman aldı. Bu nedenle, sözde soykırım iftirasına karşı yıllardır yalnızca Türk Tarih Kurumu’nun açıklamalarıyla yetinmek zorunda kaldık. Bu alandaki eksiliği fark eden YÖK, geçtiğimiz ay “Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü”nün kurulması için çalışma başlatıldığını duyurdu. YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın müjdesini verdiği enstitüde, sadece Ermenilerle ilgili asılsız soykırım iddiaları değil, dünyanın neresinde olursa olsun insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin araştırmaların gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Böylece, emperyalist ülkelerin mazlum milletlere yönelik katliam, sürgün, asimilasyon ve dini yaşayışlarına müdahale gibi suçlar, artık akademisyenlerimiz tarafından ele alınarak gerçekler gün yüzüne çıkarılacak.

22 Mayıs’ta duyurusu yapılan enstitünün kurulacak olmasının ne kadar isabetli bir karar olduğu, önceki gün Kanada’daki kilise okullarının bahçelerinden fışkıran 1000’e yakın çocuk cesedi bir kez daha ispatlamış oldu. 

Şayet enstitü zamanında kurulmuş olsaydı…

1996 yılında sözde “Ermeni Soykırımı” iftirasını tanıdığını açıklayan… 

Karabağ Savaşı nedeniyle SİHA’larımıza takılan optik göze ambargo koyarak, ülkemize satışını durduran…

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daki 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’na yönelik düzenlenen saldırı girişiminde kullanılan maket uçaklardaki çoklu frekansa sahip beyin kartlarını PKK’ya satan Kanada’nın, gerçekte nasıl soykırımcı bir devlet olduğunu öğrenmemiz için, öğrenci ceset kalıntılarının fışkırmasını beklememiz gerekmeyecekti. 

Sözde Ermeni soykırımını tanıdığında, enstitümüz devreye girerek, Kanada’ya haddini bildirecekti.

Evet!..

Bundan sonra ülkemize yönelecek her türlü “soykırım” iftirası, akademisyenlerimiz tarafından çürütülecektir. Fakat ben bu yazıda enstitünün kuruluşunu beklemeden, PKK sevici Kanada’nın çirkin yüzünü yeniden hatırlatmak istiyorum.

2010’da, Toronto kentindeki Anglikan Kilisesi’nde düzenlenen ayine, bir rahip çoban köpeği ile katıldı diye ortalığı ayağa kaldıran Kanadalılar, esasında Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın bedenini temsil eden kutsal ekmeğin köpeğe verilmesinden rahatsız olacak insanlar değil…

Bilakis, onlar 1840’ta açtıkları Katolik okullarında 10 binlerce Kızılderili çocuğunun bedenini istismar edecek kadar kana susamış insanlardır. Türkiye’ye soykırım iftirası atan majestelerinin ülkesi Kanada, iki asır önce açtığı kilise okullarını, “yerlileri çocukken yok etme” merkezleri haline getirmişti.

Yaşları 7 ila 15 arasında değişen tüm yerli çocuklarının bu okullara verilmesini şart koşan Kanada, 150 binden fazla çocuğun masum bedenini bu sapkın merkezlerde istismara tabi tutmuştu.

“Tarihten gizlenen: Kanada Soykırımı” kitabının yazarı Kevin Daniel Annett, kilise okullarında öldürülen çocuk sayısının 50 bin olduğunu açıklamıştı. 

Devlet–kilise işbirliği ile okullara toplanan Kızılderililere sistematik ırkçılık uygulandı. 

Kendi dillerini konuşmaları yasaklanan çocuklar, beyaz kimliğine asimile edildi.

Ontario, British Colombia, Alberta ve Nova Scotia eyaletlerindeki yatılı kilise okullarında kalan binlerce çocuk, gıda deneylerinde kobay olarak kullanıldı.

“Eğitilecek” diye anne babalarının kollarından koparılan çocuklar, yatılı kilise okullarında defalarca çıkan yangınlarda yanarak öldürüldü.

Tabii!..

Tüm dünyadaki Katolik kiliselerine bağlı yatılı okullarda kalan çocukların başına gelen rezalet, Kızılderili çocuklarının da başına geldi. 139 yatılı kilise okulunda kalan çocukların kahir ekseriyeti ‘sübyancılık şebekesi’  kuran sapık Katolik papazların istismarına uğradı. Mağdurlardan birinin intihar etmeden önce yazdığı mektupta, papazlarının yıllardır çocuklara tecavüz ettiklerini ortaya çıkardı. Kanada’nın Ontario eyaletine bağlı Windsor şehrinde ikamet eden Kanadalı sapkın papaz Charles Sylvestre’ın tek başına 47 çocuğa tecavüz ettiği tespit edildi. Kanadalıların zulmünden Kızılderili kadınlar da payını aldı.

1980’den bu yana dört bin Kızılderili kadının öldürüldüğü ya da kaçırıldığı iddia edildi.

Ana dilleri, dinleri ve kültürlerini öğrenmekten men edilerek asimilasyona tabi tutulan..

Yıllarca, Kanadalıların fiziksel şiddet, cinsel istismar ve ölümcül deneylerine maruz kalan Kızılderililer, kiliselere dava açmışlardı. Çocuklarının cenazelerini bile almaktan aciz yerliler, katil devlet Kanada karşısında kendilerini savunurken, “Bizim tarihimiz yazılı bir tarih değil, dolayısıyla yazılı bir belgemiz yok, ama sözlü bir tarihimiz var” demişlerdi.

Kanada mahkemeleri de “yazılı bir şey yoksa, o tarih de yoktur” demeye getirerek, “Kızılderili Soykırımı”nın üzerini örtmüştü.

Hasılı!..

Şayet Türkiye, zamanında erkeklerin şapkasıyla,  kadınların başörtüsüyle zaman kaybedeceğine, bir “Soykırım Enstitüsü” kurmuş olsaydı.

Bugün PKK’ya silah veren Kanada, 1996’da sözde soykırım iftirasını tanımaya kalkıştığında…

Kızılderililerin maruz kaldığı soykırımı belgeleyerek, Kanada’yı kendi iftirasında boğardı. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Soykırım kavramı söylediğiniz üzere 1940'larda üretildi. Amacı da Almanyayı mahkum edip uluslararası Yahudi bankerleri güçlü kılmaktı. Soykırım kavramı baştan beri işte böyle uyduruk ve kötü niyetli bir kavram, işe yaramaz ve yanıltıcı bir kelimeydi ve daima ama daima öyle kalacaktır. Uyduruk soykırım kavramını kullanarak kendi hizmetimize veremeyiz, sadece Yahudi bankerlerin ve onların kontrolündeki yabancı profesörlerin elinde oyuncak oluruz. Yani YÖK uzak durması gereken kötü niyetli bir kelimenin adına enstitü kurarak kendi kendimizi baltalayıcı bir diğer çalışma daha başlatmış. Ne de olsa "uluslararası üniversite"nin hizmetkârı sözde-yeni YÖK.

cuma

güzel abim "deveye demişler niye boynun eğri nerem doğru ki demiş" Hadi ermeni soykırımı iftira peki Dersim Katliamı da mı yalan.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23