• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Fatih Ayasofya’da

13 Haziran 2020
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Fatih’in Ayasofya’ya girişini konuşuyorduk…

Gencecik Padişah Ayasofya galerilerine girdi, kubbelere çıktı. Her adımda şükrediyor, dualar mırıldanarak yürüyordu. Mutluydu. Nihayet Peygamber müjdesi tahakkuk etmiş, mucize gerçekleşmişti.

Meşhur Bizans tarihçisi Dukas (d. yaklaşık 1400–ö. 1462 sonrası) fethin Ayasofya’sını ve Ayasofya’nın içindeki Fatih’i haset içinde şöyle tasvir ediyor:

“Mâbetteki zenginlikler gözlerinin önüne serilince, Padişah, hayret etmekten kendini alamadı. Mâbedi tutan 107 sütun, en nadir mermerden döşemeler, yılan şeklindeki mermerler, Sina’dan getirilmiş gül rengindeki çizgili mermerler, Lakonya’nın yeşil mermerleri, Libya’nın mavi, boğaziçinin beyaz mermerleri, Tesalya, Epir ve Mısır’ın benekli granit taşları, sekiz porfir sütun, Baalbek’te Mark Otelien’in yaptırdığı Güneş Mâbedinden, Efes’ten vs. gibi yerlerden getirilmiş taşlarla, çeşitli renklerde yapılmış cam mozaikler Fatih’i hayret ve hayranlık içinde bıraktı.”

Padişah derin bir huzur, adeta huşu içinde Ayasofya’yı dolaşırken, bir yeniçeri, kilisenin en kuytu yerine çekilmiş, hem sevinçten ağlıyor, hem de hançerinin ucuyla yerden bir mozaik parçası koparmaya çalışıyordu. Niyeti bir küçük parçayı fethin hatırası olarak saklamaktan ibaretti.

Genç Padişah, durumu gördü. Görür görmez yeniçerinin üzerine yürürdü. Elindeki kamçıyla yere vurarak bağırdı:

“Bırak! Bu size verip bağışladığımız ganimetlerden değildir. Binalar bize aittir.” (Hammer, s. 382).

“Tasvirleri (resim ve heykelleri) örtünüz!” diye emretti yanındakilere, “Cuma namazını inşallah burada eda etmek isteriz. O vakte kadar mabedi namaza hazırlayınız.”

Tarih mirasını korumakta öylesine dikkatli, öylesine titizdi. Oysa bir zamanlar Bizans İmparatorunun davetiyle Selçuklu tehdidine karşı kullanılmak üzere, İstanbul’a gelen Haçlı Ordusu kiliselere kadar her şeyi yağmalamış, hatta Ayasofya’nın kubbesindeki altın haçı bile sökerek çalmışlardı. Grandük Notaras bu farkı çok iyi değerlendirdiği içindir ki, “Bizans surlarının önünde Latin şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih” etmişti. Ve yine bu farktır ki, Bizans ahalisi Feth-i Mübin’i bir kurtuluş olarak görmüş, fetih ordusunu alkışlamıştır. 

Aslında bu fark “işgal” ile “fetih” arasındaki derin farktır. Birincisinin maksadı yakıp yıkmak ve yağmalamak, ikincisinin maksadı ise inşa-imar ve ihya etmektir. Bu bakımdan Osmanlılar hiçbir zaman işgalci olmamış, yani yakıp yıkmamış, tam tersine, girdikleri beldeleri imar ve inşa etmişlerdir. Yerli halkı adaletleri, şefkatleri ve himmetleriyle korumuş, mutlu etmişler, bu sayededir ki, kendilerini sevdirmişlerdir. 

Osmanlı fetihleri gelip geçici bir heyecan dalgası değil, İslam hâkimiyetini tahkim edici bir zaruret, bir “beka” meselesiydi. 

Fetihler “Devlet-i Ebed Müddet”in bir parçası, “İlâ-i Kelimetullah” prensibini ihyanın son çaresiydi.

Fatih, Ayasofya’yı gezene kadar vakit ikindiye devrilmişti. İkindi namazını Ayasofya’nın bir köşesinde kıldı.

“Bu suretle Hıristiyanların Ayasofya Kilisesi’nde ilk olarak Muhammed Dini’nin ibadeti yapıldı” diyen Avusturyalı tarihçi Hammer, kim bilir ne derin bir elemin tesiriyle ekliyor: “Rum ve Lâtinler arasında süre gelen din ayrılıkları, İslâmiyet’in gelişi ile sona ermiş oldu: ‘Allah’tan başka ilâh yoktur!’”. Yani “Lâilahe İllallah!”

Ayasofya artık “kılıç hakkı” bir cami idi. Fethin sembolü ve Fatih’in vakfiyesi olarak tam 481 sene Müslüman alınlar bu camide secdeye gitti. Sonra, aslı bir türlü bulunamayan tartışmalı bir Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrildi.

Gelecek yazımızda müzeye çevriliş hikâyesini inceleyelim inşallah. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

H.Y.E

Ah hocam ah! Eskiden onlar:"latin şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğliyorlardı şimdi bizim içimizden birileri de :"Müslüman kılıklı birini görmektense gavur kirveli birini görmeyi."tercih ediyor.Eh ne edelim dünya bazan tersine de dönüyor.

Okur

Az kaldı hocam Osmanlıya isinlayac@klar.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23