• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Bugün son gün: Bakalım ABD sözünde duracak mı?

22 Ekim 2019
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Tarih boyunca taraf olduğumuz anlaşmalar arasında, taleplerimizi tümüyle karşılayan bu kadar mükemmel bir “uzlaşma” metni daha görmedim desem abartmış olmam…

ABD ile yapılan “uzlaşma”nın maddelerini defalarca okudum. Yıllardır savunduğumuz her şey madde madde yazılmış. Muğlaklık yok, esneklik yok, kaçamak yok… Süre belirtilmiş, yöntem konulmuş, saati saatine yazılmış.

Kâğıt üzerinde her şey lehimize gözüküyor. Lâkin “Gâvur dönektir!” (Macaristan’ın saldırmazlık andlaşmasını bozarak kalelerimize saldırması üzerine, o tarihte 12 yaşlarında olan Sultan II. Mehmed’in söylediği sözdür). Fırsat bulur bulmaz verdiği sözü unutur. ABD Başkanı’nın çelişkili tavırları da buna eklenince, kuşkulanmamak elden gelmiyor. 

Öteden beri savunduğumuz “Güvenli Bölge” konusunu oyalama taktikleriyle geçiştiren ABD, ne oldu da istediğimiz her şeyi verdi?

Tamam, siyasi iradenin, özellikle de Cumhurbaşkanımızın dik duruşu en başa not edilmeli…

Ordumuzun kararlı tutumu karşısında panikleyip, etkili Amerikan silahlarını bile kullanamayan terör odaklarını da bir köşeye kaydedelim…

Yine de bunlar, ortaya bu kadar “mükemmel” bir metin çıkarmaya yetmez!

“Pişmiş aşa su” katmak gibi olmasın, ama ben bu işten fena halde kuşkuluyum. Umarım metindeki sözler tutulur da, ben kuşkulandığımla kalırım. Neticeyi bugün göreceğiz.   

Şimdi tarihe gidelim: Tarih 20 Temmuz 1795. Osmanlı Devleti’ne bağlı Cezayir donanması, İspanya’nın Cadiç Limanı açıklarında seyreden Amerikan bandıralı Maria gemisine el koyuyor…

Bunun Amerika’daki yankıları büyük oluyor. “Osmanlı’ya savaş açalım” filan diyorlar, ancak o tarihte Osmanlı ile savaşmak öyle kolay değil. Derken Cezayir, Akdeniz’e izinsiz çıkan on bir Amerikan gemisine daha el koyuyor.

Bunun üzerine “Ne pahasına olursa olsun Osmanlı ile savaş” kararı veren Amerika, 688.000 altın dolar harcayarak hatırı sayılır bir donanma kuruyor…

Hatta Cezayir Beylerbeyliği donanmasıyla birkaç kez savaşıyor, ne var ki, her seferinde yeniliyor. Sonunda Cezayir Dayısı (Osmanlı’nın bölge valilerine o tarihte “Dayı” deniyor) “Palabıyık” “Aslanlı” ve “Gazi” unvanlarıyla meşhur Hasan Paşa (d. 1713-ö.1790) ile bir “barış andlaşması” imzalamak zorunda kalıyor.

Sultan III. Selim, “Amerika denilen küçük bir beylikle” muhatap olmak istemediği için, onun adına andlaşmayı imzalamak Hasan Paşa’mıza düşüyor. 

Amerikan elçisi Joseph Donaldson ile karşılıklı oturup, 05 Eylül 1795 günü anlaşmayı imzalıyorlar. Buna göre, Osmanlı Devleti Amerikan gemilerin koruyacak, buna karşılık Amerika bir kereye mahsus nakden 642.500 Amerikan doları “haraç” ödedikten başka, her yıl 12.000 Cezayir altınına denk gelen 21.600 dolar verecektir.

Amerikan Kongresi, anlaşmayı 07 Mart 1796’da onaylıyor. Böylece ABD, Osmanlı Devleti’nin resmen vergi mükellefleri arasına girmiş oluyor!

Andlaşma açık bir Türkçe ile yazılmıştır. Amerikan tarihinde İngilizceden başka bir dille yazılmış ikinci (ilki Fas’la yine ABD arasında 1786’da Arapça olarak yazılan anlaşmadır) anlaşma metnidir.

Amerikalılar İngilizce yazma hususunda başlangıçta mırın-kırın ediyorlar, ama bizimkiler fena bastırıyor: “En büyük biziz, şartları biz koyarız, kendi lisanımızdan başka da lisan tanımayız” diyorlar.

Andlaşma metni “besmele” ile başlayıp şöyle devam ediyor (Bugünün Türkçesi ile): “Bu anlaşma dünyanın hâkimi, denizlerin ve karaların hükümdarı, kralların efendisi, sultanlar sultanı, imparatorlar imparatoru, Sultan Mustafa Han’ın oğlu Sultan Selim Han’ın dikkati nazarları altında imzalanmıştır. Allah, O’nun hükmünü daim kılsın…” 

Zamanla meblâğ artıyor. Kongre Kütüphanesi kayıtlarına göre, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1800 yılı bütçesine haraç ödemeleri için tam tamına 2 milyon dolar konuyor ki, bu para o günkü Amerikan bütçesinin yüzde 20’si kadardır.

On iki maddelik (şimdiki on üç) andlaşmada belirtilen meblâğ, 1812’ye kadar muntazaman ödeniyor. Ancak Osmanlı zayıflamaya başlayınca, yan çiziyorlar. 

Batı sadece paradan ve güçten anlar! 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İZMİRLİ

Nalına da mıhına da ,pek isabetli bir makale olmuş.. Teşekkür...

Hayrettin Hatunoğlu

Dünyanın en kalleş çıkar oluşumu ABD'dir verdiği sözü tutmak erdemdir. Kimse Amerika'dan böyle bir mertlik beklemesin. Amerika'dan beklenen kalleşliktir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23