• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

İBB Başkanının rezil konuşması ve düşündürdükleri

11 Şubat 2021
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, yaptığı toplantının ardından, bir grup köşe yazarı ve TV yorumcusuyla buluşmalarında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cuma günü okutulan hutbeyi eleştirmesi beni bu yazıyı yazmaya mecbur etti. İmamoğlu’nun: “Gençlerimize denmeyen kalmadı. Öğrencilere dönük bu tür lafları, kınıyorum. Ben, o gençlerin hiçbirisinin, öyle küfürler ya da hakaretler yapmadığını biliyorum ve inanıyorum. 

(İspat edildiği halde, hemen herkes TV’de buna şahit oldukları halde yalan söyleyip inkâr edebiliyor.) Boğaziçi’deki öğrencilerin dertlerinin, sıkıntılarının anlaşılmaya çalışıldığı bir haftada gençlere, edep ve ahlak dersi verilen bir Cuma hutbesi okunmasını da manidar buluyorum. Yani Diyanet, 7/24 siyasete devam ediyor. ‘İşimi yapmaya, sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum.’ (Diyen adama bakın, aldığı emri uygulayarak işini yapıp sorumluluğunu yerine getiriyor.) ‘Gençlerimiz, kendi özgün ve hakkı olan protestolarını yapmaya devam etsinler, etmeliler de. Yanlarındayız.’ (Demeyi de ihmal etmiyor. Kime ne için, nasıl uşaklık yaptığını da. ‘Hakkı olan protestolarını yapmaya devam etsinler, etmeliler’ diyebiliyor.) ‘Orada haksızlığa uğrayan Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencilerinin, akademisyenlerinin özgürlük hakları, seçim hakları, demokratik hakları’ Başta milletvekillerimiz olmak üzere, siyasi sorumluluğu olan bazı arkadaşlarımız, elbette ki yanlarında duracaklar, takip edecekler. Onlara destek olacaklar. Biz onların, yanlarındayız. Bizi sakın kendilerinden uzak düşünmesinler’ ifadeleri bana okuduğum şu hadis-i şerifi hatırlattı. Bugün söylenmişçesine tazeliğini koruyor. Rasûlullah Efendimiz: “İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” buyurdular. (Buhârî, Edeb)

“Bir atasözü halinde nesilden nesile aktarılarak gelen “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” hikmeti, utanma duygusunun insanı fenalıklara dalmaktan alıkoyduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Şu halde Allah’tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her hareketi yapması mümkün değildir. Utanma duygusuna sahip olmayan bir kimsenin ise önünde hiçbir engel yoktur; dolayısıyla öyle bir kimse her türlü çirkinliği kolayca yapabilir. “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözü, yukarıda belirtildiği şekilde, hayâ duygusundan yoksun olan birinin her şeyi yapabileceğini ifade etmektedir. Bu söz, “İstediğin fenalığı yap bakalım; bir gün bunların hesabını tek tek vereceksin” anlamına gelmektedir. Bir diğer mânası da, “Yapacağın işe iyi bak! Şayet bu iş Allah’tan ve insanlardan utanılacak bir şey değilse, onu gönül hoşluğu ile yap! Eğer yaptığın takdirde Allah’tan ve insanlardan utanacaksan, onu kesinlikle yapma!” demektir. Bu sonuncu mânasıyla bu söz insana bir davranış ölçüsü vermektedir. Yapılacak bir iş, neticede insanın utanmasına yol açacaksa ondan sakınmalıdır. Utanılacak bir durum mevcut değilse, onu yapmakta herhangi bir sakınca yoktur.” Buraya kadar bu meşhur hadis-i şerifin yorumu. (Riyazü’s Salihin, 7. Cilt) Utanma duygusu iyi ile kötüyü, haram ile helâli birbirinden ayırmada önemli bir ölçüdür. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri üzerinden beyan edilen taleplerin Gezi Parkı talepleri ile birebir örtüşmesi tesadüf değildir. Siyasîlerin Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle kavga ettiği yönünde bir algı oluşturmaya çalıştıkları, eylemlerde örgütlü yapıların organizesi de ortada. Zihinleri istilaya ve işgale uğramış gençlerin hali bu! Batılılar, Türkiye’yi dünyanın ruhu, mazlumların umudu ve kendileri gibi emperyalistlerin, haydutların kâbusu olarak görüyorlar. Türkiye’nin düşmanı olan emperyalist ülkelerin bakışı bu!Ya bu ülkenin ekmeğini yiyip, her türlü nimetinden istifade edenler, bunlar kadar bile düşünemez hale gelmişler/getirilmişler. Türkiye; lider bir ülke haline gelirken, emperyalist sistemin kırılmasına gayret ederken, bundan rahatsızlık duyup nankörlük yapanlarda insanlık kalmış mıdır? Türkiye’nin kendi gençleriyle kavga ettiği yönünde bir algı oluşturarak her zaman ezberlettikleri, ‘demokrasi, insan hakları, laiklik, vs.’ kavramlara sığınıp zulüm, katliam ve caniliklerini kapatan devletlerle birliktelik bu ülkenin insanına yakışır mı? Boğaziçi Üniversitesi bahçesinde bütün Müslümanların mukaddes mekânı Kâbe ile alay eden, o sembolün üzerine LGBT ve PKK’nın sembol örtülerini atan öğrencilikle alakası olmayan militanların yaptıklarını ‘öğrencilerin hakkı’ gibi sunan bu Belediye Başkanı ve onun gibi ‘şer ittifakı’nda birleşen devlet ve millet düşmanlarına ne denir? Bu saldırının o okul öğrenciliğiyle bir ilgisi var mı? Gençlere: ‘Üniversitelerin dinî ve millî değerlerimize saldıracak yerler olmadığı, vatanına, devletine, milletine ve insanlığa hizmet edecek idealist gençlerin yetiştiği/yetiştirildiği yerlerdir’ denilmesi gerekmez miydi? Bunlar, terör listesinde bulunan on sekiz farklı örgütün teröristleri. 108 şüpheliden 101’i öğrenci değilken onlara sahip çıkmanın izahı var mı? (Sadece 7 kişi öğrenci.) PKK’lı teröristlere ‘arkadaşlar’ diye seslenen, şimdi de Boğaziçi’deki provokatörlere ‘evlatlarımızı derhal serbest bırakın’ diyenler, nasıl bizim ülkenin siyasileri olabilir? Bu teröristlere sahip çıkanlar; ‘şer şebekesi’nin Türkiye’deki mensupları! Ne kadar Türkiye düşmanı varsa (Avrupalısı ABD’lisi) Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemleri desteklemeleri, bunlarla beraber hareket eden ülkemizdekilerin ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanlığı’ ortak paydaları! Hepsine yazıklar olsun. Batı’nın gönüllü uşaklarında tükürülecek yüz bile yok. Allah ıslah etsin. Tabii kabilse…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Uyanmadiktan sonra istediğini yaz.

maho

Bu gavuroğlunu istanbulun başına bela edenleri ÂLLAHA havale ediyorum
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23