Güzel kul olma mücadelesi vereceklere örnek
Hatıralar, belgesel gibi yaşananlar, ‘demokrasi ve laiklik’in kutsallaştırıldığı, devlet memurunun (hangi memuriyet olursa olsun) verilen emirlerin uygulattırıldığı, uşak muamelesi gördüğü, inancını yaşayabilmenin zor olduğu, yaşamaya çalışanların suçlu olarak lanse edildiği, inanılanın yaşanmasının yasaklanıp yaşanılan gibi inanılmasının istendiği bir zeminde yazılmış bir hatıra okuyorum.
‘Güzel kul olma mücadelesi’ veren bir imamın orijinal hatıraları. Nasıl ve kim?
Devlet memuru olsa da Allah’ın memuru olduğunu unutmayan, âyet ve hadisi gölgede bırakmayıp dinimizin bir hayat nizamı olduğunu gösteren imam. Hiçbir hususta boşluk bırakmamış, bireyin, toplumun, milletin, ümmetin, insanlığın kurtuluş reçetesi bir din; bu şartlarda nasıl temsil edilir? Vicdanlara hapsedilmekten hayata nasıl taşınır? Süleymaniye Camii gibi muhteşem bir eser. İstanbul’un göz bebeği, yapısıyla, konumuyla, mâzi hal istikbal çizgisini taşıyan bir mabed. İstanbul üniversitesinin hemen yanında bu mabedde imamlık!
Ali Rıza Demircan da genç yaşında oranın imamı. Çıkarılan zorluklara, her türlü riski göze alarak verdiği mücadele ve mücahede, mazeretlere sığınmadan engelleri aşarak ‘örnek olma’ peşinde koşarak Kur’an-ı Kerim (vahiy) diliyle “üsvetün hasenetün” Peygamberimizin izini sürmeye çalışma ve gayret. Hedefe kilitlenme, idealini gerçekleştirme, devlet memuriyetinde Allah’ın memurluğunu unutmama, mesuliyet ve mükellefiyetin gereğini yerine getirme! Çıkarılan her türlü zorluğa ve zorbalığa, ‘buna rağmen ne yapabilirim?’ sorusunu sorup ‘Allah’ın Rızası’ kazandıracak salih amellerle dolu dolu bir imamlıkla cevap!
Nasıl mı? ‘Bir Kuşluk Vakti’ Güzel Kul Olma Mücadelem’ -Hatıralar- kitabında; düşünerek ‘nefs muhasebesi’ yaparak, şimdi sağlanan rahatlığın getirdiği ‘rehavet ve dünyevileşme hastalığı’ndan nasıl kurtulabiliriz?’in cevabını usul ve üslubuyla bulabilirsiniz.
Batı’nın kavramlarıyla yetişmiş/yetiştirilmiş insanımıza kendi değerleriyle düşünme, onların ufkunu açma, meselelerdeki çareyi (çözümü) müracaat kaynağımızda arama/bulma ve pratiğe (uygulamaya) dönüştürmenin yapılabileceğinin de ispatı.
‘Mü’minler imanlarını nasıl yitiriyor? Kâfirlere bakışımız ve görevlerimiz, İslâm ve demokrasi, İslâm ve cumhuriyet, İktidar alanlarımızı İslâm’laştırmalıyız, Araçlar da amaçlar gibi meşrû (helal) olmalıdır, Her alanda Müslümanın referansı İslâmdır, İslâm dışılığa saygı değil, ancak tahammül gösterebiliriz, İslâm’la çatışanlar saygıdeğer olamazlar, hayırları ve hayırlıları tercih etmeliyiz, televole kültürü şeytanidir, vs.
Süleymaniye Camii’nde okuduğu hutbe başlıklarının bazıları bunlar. Şimdi bile okunması/okutulması çok zor. Müslümanlara özgürlüğün tanınmamasının âdeta kanunlaştırıldığı (şimdi kaldırılan 163. Maddeye bakabilirsiniz) önemli bir zaman ve mekanda bir metin haline getirilerek ‘Cuma Hutbesi’ okunmasını, sırf kabiliyete bağlamak yanlıştır. İrademizi kullanırken zarafeti, nezaketi, basireti, feraseti, gayreti aşk ve şevkle yaşayarak bize düşen yapılırsa; takdir ve muvaffakiyet Allah’tan beklenmiş, ‘Allah Rızasını kazanma/kazandırma!’ hedefi de yapılan faaliyetlerle gösterilmiş olur.
Bu duygular içinde günümüz diyanetinin bu hatırat kitabının verdiği ve vereceği mesajları günümüze taşımalı. Yüzlerce din hizmetleri görevlisi olduğu halde bu kötü gidişattan ‘bizlerin de irşad, emri bil ma’ruf, nehyi anil münker, vs. vazifeleri’ni lâyıkıyla yapmadığımız da ortadadır. Hocamızla röportajlar yapılmalı, belgesel gibi programlar çekilmeli. Böylece ‘özgüven, şahsiyet, kimlik, kazandırılmalıdır. Aşağılık kompleksinden de kurtulmalı/kurtarılmalıdır. Böyle yapılan hizmetlerin semeresi özgüvendir.
Sefih, seküler ve tek dünyalı Batı kültürünün karşısında dimdik duracak yegane dinamik olan İslâmi kimliğin yaşaması/yaşatılması düşüncesini hiç kaybetmeyen, rejimin talimatlarına ‘dur!’ diyen bir imamın neler yapabileceğinin ispatını bu hatırat kitabında bulabilirsiniz. Ali Rıza hocanın bazı söylediklerini, fetvalarını, hal ve hareketlerini beğenmeyebilirsiniz. Ancak İslâm’ı laikliğin içine sokmanın (laikleştirmenin) bu toplumu bitireceğini, çürüteceğini, dine uymak yerine dini kendilerine uydurmayla mücadele edilmesinin şart olduğunu da kitaplaştırılmış hutbelerinde pek güzel anlatmıştır. Ayrıca bu hutbelerin nasıl câzip hale geldiğini/getirildiğini ‘hatıralar’ kitabından okuyabilirsiniz.
Rabbim, hepimize ‘güzel kul olma’yı, ‘imtihan dünyası’nı kazanarak öbür âleme gitmeyi ve rızasını kazandıracak salih ameller işlememizi de nasip etsin.