• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Vehbi Kara
Vehbi Kara
TÜM YAZILARI

Türkiye’nin Savunma Endüstrisi ve Hain Naumların Engeli

22 Ekim 2019
A


Vehbi Kara İletişim: [email protected]

Türkiye, savunma sanayi alanında çok önemli başarılara imza attı. Özellikle silahlı insansız hava araçları ( SİHA) konusunda dünyanın en ileri ülkelerinden bir tanesi olmuş durumdadır. Elbette bu durum öyle kolay olmadı. Özellikle aç sırtlanlar gibi ekonomiyi yiyip bitiren ABD gibi ülkeler ile ciddi mücadele edildi.

Bu makalemizde SİHA’dan ziyade özel sektör-devlet işbirliği üretimine başlanan Altay tanklarından bahsedeceğiz. Zira son aşamada Türkiye’nin savunma endüstrisinde çok önemli bir aşamaya ulaştığı görülmektedir. ABD’ye bağımlı bir savunma endüstrisi yerine kendi milli sanayisini kurmuş bir ülke haline geliyoruz. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Serbest piyasa ekonomisinin önemi herkesçe malumdur. Devletçi ekonomiler özellikle Sovyetler Birliği gibi komünizmin sembol toplumları, ekonomik olarak iflas edip tarihin çöplüğüne atılmıştır. Buna karşın özel sektörün dinamik gücünden istifade eden Batı toplumları ekonomik olarak giderek zenginleşmiştir.

Eğer ürettiğiniz bir silahı satamıyorsanız bunun silah endüstrisinde değeri ve anlamı yoktur. İşte Altay tanklarının üretimi de her türlü yolsuzluğun ciddi rakamsal boyutlara ulaştığı devletçi bir sistemle yapılmayacak. Katar gibi yabancı ülkelerin de bulunduğu çok uluslu bir ortaklık tarafından hem üretilecek hem de ihracatı yapılacak. Tabii ki bunu bizim kafası devletçilikten başka bir şeye çalışmayan faşistlerin anlaması güçtür.

Bu maksatla öncelikle Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte çalışacak Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi (ASFAT) kurulmuş BMC firması ile birlikte çalışmaya başlamıştır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yeni talepleri doğrultusunda geliştirilen Altay tankının ilk prototipleri de nihayet üretime başlamıştır. 2021 Yılında inşallah ilk tankları TSK'de görmek mümkün olacak. Bu güzel haberi, Türkiye'nin en büyük teknoloji etkinliği olan TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'nde görmek mümkün oldu. Altay ana muharebe tankının seri üretim sürecindeki ilk konfigürasyonu olan Altay T1 sergilenerek büyük bir adım atılmış oldu.

Daha önce savunma sanayisi fuarlarında sektördeki profesyonellere tanıtılan Altay, böylece ilk kez geniş halk kesimlerine açık bir etkinlikte sergilenmiş oluyor. Seri üretim görevi alındıktan sonra şu çalışmalar gerçekleştirilmiş:

TSK'nin şu andaki istekleri daha farklı olduğu için seri üretim ihalesi sonrasında ilk prototip üzerinde tekrar geliştirme çalışmaları yapılmıştır.  Türkiye'nin büyük bir çok firması ile ortak çalışılarak tankın yeni prototipleri de üretilmeye başlanmış. 1500 beygirlik, şanzımanıyla beraber motoru yerli bir motor üretimi planlanıyor ve bu motor 2023 tarihinde tankta kullanılmaya başlayacak. Tankın zırhı içinde özel bir çalışma sürdürülüyor. Fakat çok yeni bir teknoloji kullanılacağı için bu konuda ser verip sır verilmiyor.

Başlangıçta yurt dışından temin edilen sistemler bir müddet sonra tamamen yerli olacak. Artık yüzde 100 yerli, tamamen kendi milli imkânlarımızla üretilen tanklara kavuşacağız. Bu konu çok önemli zira geçmişte çok başımızı ağrıttı. Bakın neler oldu:

Almanya’dan vakti zamanında tank almıştık. Lakin Almanya gavurluğunu yapıp “Kuzey Irak’ta PKK’ya ve teröre karşı kullanamazsınız” diye şart koştu. Geriye kaldı ABD tankları. Bunlarda 2. Dünya Savaşından kalma M48 model külüstür tanklar. Çarnaçar ABD’den M60 tanklarını aldık lakin modernizasyonlarına ve yedek parçasına servet ödedik. ABD; bu tanklar yüzünden ekonomimizin canına okudu.

Bu konuda acı bir hatıra şöyledir: “ M60 tankının namlusunun altında yakın emniyet için makineli tüfek silahı bulunur. Tank alım heyetinde bulunan zabitler “nasılsa elimizde eski tanklardan kalma makineli tüfeğimiz var, bunların makineli tüfeğine gerek yok” der fiyat düşürmek maksadı ile bunlar alınmaz.

Tanklar gemilerle geldikten sonra eski makineli tüfeklerin uyumsuz olduğu görülür. Boyu, ebatları ve şekli farklı olduğundan adapte edilemez. Bu sefer ABD’den istenir, fakat verilmez. Gerisin geri gönderilir. Öyle büyük maliyetler çıkar ki; öyle bildik miktarlarda değil. Sonunda İsrail ile büyük paralar ile anlaşmalar yapılır. Bu durumu en iyi bilenlerden birisi Çevik Bir'dir. Zira birçok anlaşmanın altında imzası vardır. Kısaca ekonomimiz bu ABD tankları yüzünden çok sıkıntıya girer. ABD’nin sömürü çarkları böyle işlemektedir.

Türkiye'nin savunma sanayisi bu yıllarda birkaç şirketin elindedir. Hain Naum denilen Lozan hezimetinde rol alan Yahudi varya; işte onun torunları iş başındadır. Nasıl Lozan sayesinde Türkiye Cumhuriyetini iliklerine kadar sömürdüler son demde bu Sabetay Yahudileri devreye girip ülkeyi resmen yağmaladılar. Nasılsa hesap soran yok. Birisi sesini çıkardı mı; kesintisiz darbe süreci devreye girip kellesini uçururlar. Şimdiki Mısır’ın düştüğü acınası duruma biz yıllar önce maruz kalmıştık.

Bu Sabetaycı hainler, tank meselesi yüzünden başımıza öyle çoraplar ördüler ki sonunda Erdoğan olaya el koymak zorunda kaldı.  Milli tank üreteceğim diye devleti oyalayıp durdular. Halbuki aynı otomotiv fabrikalarında olduğu gibi üretim yerine montaj yapıyorlardı.  Namlu bir yerden geliyor motor başka yerden alınıyor resmen önceden olduğu gibi devlete ağır bir hesap ödettiler.

İşte motor dahil milli tank üretiminin gün yüzüne çıkmayan kirli çarkları böyle işlemişti. Bu gidişata son vermek için BMC firması devreye sokuldu. Katar ile ortaklık anlaşması yapılarak sermayesi güçlendirildi.

Sıfırdan Tesis kurmanın maliyetleri çok fazla yükseltileceği göz önüne alınarak tank bakım fabrikası bu işe tahsis edildi. Fakat bundan sonra hain Naum’lar tekrar devreye girerek kızılca kıyameti kopardılar. Karanlık odalarla beraber her türlü yalanı servis ettiler. Bunlardan bir kaç tanesi şöyleydi:

Cumhurbaşkanı kararıyla özelleştirilmesine karar verilen Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi'ne (ASFAT A.Ş) devredilmesini kendi medyaları aracılığı ile  “askeri fabrikalar peşkeş çekildi” diyerek kamuoyunu yanıltma girişimine başladılar. Altay tankının seri üretimi ihalesini kazanan BMC şirketine Tank Palet Fabrikası’nın 25 yıllığına tahsis edilmesini bu şekilde yansıtan medya kurumlarına CHP’de eklendi.

Yerli tankın seri üretimi için düğmeye basan Türkiye’nin hamlelerini gölgelemek için Tank Palet Fabrikası üzerinden yürütülen yaygaranın altından hep bu hain Naum’un torunları çıkıyordu. Altay tankının seri üretimi ihalesini 2011’de kazanan ve üretimi yapamayan Otokar firmasının bu beceriksizlik nedeni ile 2018’deki ihaleyi kazanamaması üzerine yalan furyası başlamış oldu. Öyle ki 18 Kasım 2018’deki ihalede 250 tank için 7 milyar dolar fiyat öneren Koç’un Otokar firması; tekrar eski yağma günlerine dönmek istiyordu. Elbette 4 milyar dolar fiyat sunan ve 3.5 milyara inen BMC’nin ihaleyi kazanması sürpriz olmadı.

Hala Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın “milli tank üssü” haline dönüşmesinin önüne geçmek isteyen bir kısım CHP milletvekilleri Hain Naum’ların iş takibini yapmaktadır. Bir sendikayı da bu maksatla amaçlarına alet eden CHP; bir yandan işçileri kışkırtırken diğer yandan da akla ziyan milliyetçilik söylemine devam etmektedir.

Altay muharebe tankıyla ilgili 2016 yılında açıklama yapan Otokar Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, “Bizde hiçbir sıkıntı yok. Bunu ben söylemiyorum silahlı kuvvetlerimiz söylüyor. Böyle bakıldığında bunun başka bir firma tarafından yapılması projeyi en az 3 ila 5 sene erteleyecektir” demişti. Fakat üstü örtülü tehditleri kararlı bir şekilde bu yağmayı durdurmak isteyen Ak Parti hükümeti tarafından durdurulmuş oldu.

Türkiye Suriye’de PKK, DAEŞ ve Doğu Akdeniz’deki enerji meselesiyle mücadele ederken devamlı devleti oyalayan Otokar firmasının keyfini bekleyemezdi. Sonuçta sadece tank konusunda değil diğer savunma alanlarında da yerlilik oranı süratle artmaya başlamıştır.  Savunma sanayimizin yerli kaynaklarıyla karşılama oranını yüzde 20’den yüzde 70’lere çıkmıştır.

Serbest Piyasa düzeninde devletin herhangi bir üretimde yer alması kabul edilemez bir durumdur. Evet, kalkınmamış bölgelerde yatırıma girişmesi üretim yapması mümkündür fakat bu durum istisnaidir. Asıl maksat üretimin özel kuruluşlar aracılığı ile yapılarak dünya çapında büyük firmalar meydana getirmektir. Devlet özel sektörün ödediği vergiler ile ayakta durmaktadır. Bunu asla unutmamak gerekir, vesselam…

 

Koç ve Otokar'dan açıklama 

 


https://www.yeniakit.com.tr’de 20.09.2019 tarihinde, https://www.yeniakit.com.tr/vazarlar/vehbi-kara/turkivenin-savunma-endustrisi-ve-hain-naumlarin-engeli-29804.html URL adresinde yayınlanan, Vehbi Kara tarafından kaleme alman “Türkiye’nin Savunma Endüstrisi ve Hain Naumların Engeli” başlıklı içerikte Müvekkiller ile ilgili olarak yer alan ifadeler gerçek dışıdır ve Müvekkillerin kişilik haklarına saldırı teşkil edecek niteliktedir.

KOÇ Topluluğu Şirketlerinden biri olan OTOKAR OTOMOTİV VE SAVUNMA SANAYİ A.Ş. Türkiye’nin en büyük savunma sanayii şirketlerinden biridir.

Bugüne kadar üretmiş olduğu 30 binden fazla askeri aracı gerek Ülkemiz gerekse Nato ve Birleşmiş Milletler envanterinde ve dünyanın dört bir yanında başarı ile hizmet vermektedir. OTOKAR firması ürün geliştirme konularında son 10 yılda toplam 1 milyar Türk Lirasından fazla AR-GE yatırımı yapmış olup bu alanda Türkiye’nin öncüsü olmakla birlikte dünyadaki sayılı oyunculardan da biridir. Türk mühendisler tarafından tasarlanan ve OTOKAR tarafından üretilen askeri araçların ülkemiz ihracatına ve savunma sanayiine verdiği katkılardan dolayı gurur duyuyoruz.

• İlgili içerikte:
• “Bu Sabetaycı hainler.... başımıza öyle çoraplar ördüler... devleti oyalayıp durdular. Halbuki aynı otomotiv fabrikalarında olduğu gibi üretim yerine montaj yapıyorlardı. .... önceden olduğu gibi devlete ağır bir hesap ödettiler.

Türkiye’nin hamlelerini gölgelemek için Tank Palet Fabrikası üzerinden yürütülen yaygaranın altından hep bu hain Naum’un torunları çıkıyordu. Altay tankının seri üretimi ihalesini 2011'de kazanan ve üretimi yapamayan Otokar firmasının bu beceriksizlik nedeni ile 2018’deki ihaleyi kazanamaması üzerine yalan furyası başlamış oldu. Öyle ki 18 Kasım 2018’deki ihalede... Koç’un Otokar firması; tekrar eski yağma günlerine dönmek istiyordu.”

“Türkiye...devamlı devleti oyalayan Otokar firmasının keyfini bekleyemezdi. ”

şeklinde açıkça doğru olmayan ve Müvekkiller’in kişilik haklarına karşı saldın niteliğinde ifadeler kullanılmıştır.

2008 yılında Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından yapılan 3+ nesil Altay Ana Muharebe Tankı projesi kapsamında üstün teknoloji ürünü silah sistemleriyle donatılmış, yüksek hareket ve beka kabiliyeti olan, uzun menzilli ve etkili ateş-darbe gücüne sahip, elektronik harekât kabiliyeti yüksek bir tankın yurt içinde tasarlanması, geliştirilmesi, prototip üretimi ve kalifikasyonu, atış kontrol ve komuta kontrol haberleşme bilgi sistemlerinin milli olarak geliştirilmesi, zırh sistemlerinin teknoloji transferi ile yurt içinde geliştirilmesine matuf ihaleyi OTOKAR kazanmış ve özgün 4 adet prototipi ihalede ve sonrasında öngörülen süreler içerisinde başarı ile üretmiş, test ve kalifiye etmiş ve ihale şartlarına uygun şekilde teslim etmiştir. Ülkemizin bu projede Otokar tarafından oyalandığı, özgün üretim yerine montajcılık yapıldığı iddiaları asılsızdır.

Altay Ana Muharebe Tankı seri üretim ihalesi 18 Kasım 2018 tarihinde sonuçlanmıştır. 2011 yılında yapılan ve OTOKAR'ın üstlendiği sorumluluklarını yerine getirmediği herhangi bir seri üretim ihalesi yoktur. Bahsi geçen dönemde gazetenizde de yer alan farklı haberlerde görüleceği gibi, OTOKAR testlere hazır ilk prototipleri 2012 yılı Kasım ayında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla kamuoyuna tanıtmış; arazi kabiliyeti ve atış testlerini takiben Altay’ın 2015 yılında kalifikasyon testlerine başlanmıştır. Böylesi hayali bir seri üretim ihalesi üzerinden Müvekkiller’e karşı; beceriksizlik, ihanet, oyalama ve yağmacılık gibi gerçek dışı isnatlarda bulunulmuştur. Tüzel kişi tacir Müvekkiller’in iş yapma yöntemleri onların kişiliklerine dahildir. KOÇ Topluluğu Şirketlerinden biri olan OTOKAR firmasının günümüz itibari ile ülkemiz savunma sanayiinin en önemli firmalarından biri olup ürettiği askeri araçları ile 5 kıtada 30’dan fazla ülkede dünya piyasası oyuncuları karşısında başarıyla rekabet etmektedir. Müvekkiller’in bu şekilde elde ettiği haklı ticari itibarının asılsız ithamlarla zedelenmesine izin verilmesi mümkün değildir.

Haberde Otokar’ın Altay seri üretimi için gerçekle örtüşmeyen şekilde 7 milyar Dolar teklif önerdiği belirtilmektedir; ancak ne Otokar’ın ne de başka herhangi bir firmanın teklif ettiği ileri sürülen fiyatlar kamuoyuyla paylaşılmamış olup, bunlar son derece gizli bilgidir. Otokar seri üretim için nihai teklifini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin acil ihtiyaç planına zamanında cevap verecek şekilde maliyet bakımından etkin, gerçekçi ve rekabetçi şekilde sunmuştur.. Gazetenin bu gizli rakamlara ulaşması söz konusu değilken, yanlış ihale teklifi rakamlarının aleyhimize haber konusu yapılması nedeniyle ilgili mercilere başvuru hakkımız saklı tutulmaktadır,

OTOKAR şirketinin, savunma sanayii alanında faaliyet gösteren bir başka şirket aleyhine kara propaganda yapılması için birtakım faaliyetler içerisinde olduğuna ilişkin asılsız ithamlar ve ihaleye ilişkin gerçeği yansıtmayan bilgiler kabul edilemez. Müvekkiller bugüne kadar hep hukukun sınırlan içerisinde faaliyet göstermiş ve bununla hem ülkemizde hem uluslararası ticaret çevrelerinde haklı bir itibar elde etmişlerdir. Müvekkiller’i suç içeren davranışlarla bir arada gösterme çabasına ilişkin bu gerçek dışı isnatların Müvekkiller’in kişilik haklarına ve itibarlarına karşı bir saldın teşkil ettiği açıktır. Müvekkiller bu asılsız ithamları reddetmektedirler.

• İlgili içerikte:
“Altay muharebe tankıyla ilgili 2016 yılında açıklama yapan Otokar Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, ‘Bizde hiçbir sıkıntı yok. Bunu ben söylemiyorum silahlı kuvvetlerimiz söylüyor. Böyle bakıldığında bunun başka bir firma tarafından yapılması projeyi en az 3 ila 5 sene erteleyecektir ’ demişti. Fakat üstü örtülü tehditleri.... ”

Sayın Yıldırım Ali KOÇ 2016 yılında OTOKAR firmasının Altay Ana Muharebe Tankı üretimi için gerekli alt yapı ve planlamayı hazırladığını, savunma sanayiinde üretimin uzun bir planlama ve deneyim gerektirdiğini göz önüne alarak seri üretimin bir başka firma tarafından yapılacak olması halinde belirli bir süre gecikme yaşanabileceğini ifade etmiştir. Ülkemizin milli güvenliğini ilgilendiren bu önemli projeyle ilgili olarak, ülkesi için var olan Koç Topluluğu mensubu Müvekkiller’in teknik ve ticari tespitlerin dile getirilmesinden oluşan beyanını tehdit olarak yorumlamak ancak kötü niyetli bir düşüncenin eseridir. Tehdit Türk Ceza Kanunu düzenlemeleri ile suç kapsamında olup, Müvekkil’in ifadelerini suçla özdeşleştirme çabanızı reddediyoruz.

Anılan proje milli güvenliğimizi ilgilendirmekte olup bu açıdan duruşumuz ülkesi için çalışan ve ülkesi ile var olan KOÇ Topluluğu etik ve değerleri içerisinde şekillenmektedir. Yapılmış olan açıklama ihale süreci ile ilgili menfi bir açıklama değil ülke menfaatleri çerçevesinde gerçeğin dile getirilmesidir.

Sayın Yıldırım Ali Koç bugüne kadar ifade etmek istediği her hususu kamuoyu önünde açıkça konuşmuştur. Hayatı boyunca her zaman hukukun sınırları içerisinde dürüstlükle hareket etmiş olup hiçbir hususta ima, kinaye ve tehdide ihtiyaç duymamıştır. Müvekkil’in kişilik haklarını ihlal eden ifadeleri reddediyoruz.

• İçeriği hazırlayan Vehbi Kara adlı yazarın kullanmış olduğu öz ve biçim arasındaki dengeyi tamamı ile ortadan kaldıran; “Hain Naum’un Torunları”, "Sabetaycı Hainler”, ”Hain Naum denilen Lozan hezimetinde rol alan Yahudi’nin Torunları” gibi Müvekkiller’e yönelen ifadelerin ifade özgürlüğü içerisinde değerlendirilemeyeceği ve yalnızca hakaret kastı ile içeriğe yerleştirildiği açıktır.

• Anılan proje Ülkemizin Müvekkiller ile birlikte bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük, en önemli ve somutlaşmış projelerden biridir. Milli güvenliği ilgilendiren bu konuda KOÇ Topluluğunun milli duruşu aynı şekilde devam edecek olup, sözleşme gereği gizlilik taşıyan hususlarda ve ihale içeriği ile ilgili hiçbir menfi müspet görüş bildirmeyeceğiz ve bu milli meseleyi ayağa düşürmeye çalışanlara, internet ortamında yapılan yanlı yayınlara prim vermeyeceğiz. Bu sebeple KOÇ Topluluğu olarak bu projeye yıllarca emek vermiş ve seri üretime hazır başanlı prototipi devletimize teslim etmiş olmanın haklı gururunu taşıyor, istenen vasıf ve miktarlardaki Altay tanklarının bir an önce ordumuz envanterinde yer almasını her Türk vatandaşı gibi dört gözle beklediğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.

Saygılarımızla. 14.10.2019

Koç Holding A.Ş. - Yıldırım Ali KOÇ-Otokar Oto. Ve Sav. San. A.Ş.
Vekili Av. Uğur Çapkın

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

mert

Değerli Vehbi Hocam Allah sizden ve sizin gibi gerçekleri bilen ve bunu saklamayan kahramanlardan razı olsun.Aziz milletimizin en büyük düşmanı sebetaycı siyonist yahudiler ve onların içimizdeki acentası masonik kişi ve mahvillerdir.

abdulmetin

Evet her taşın altından siyonlar çıkıyor, işlerine gelmeyen şeyleri bir şekilde engelliyorlar, sabote ediyorlar.. buna mukabil içimizdeki bazı aklıevveller hala bu duruma ses çıkarmıyorlar yada onlardan taraf oluyorlar, bu durumun izahında ise insan bayağı bir zorlanıyor yani..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23